Ergenekon-AKP ittifakı genişliyor

Deniz Harp Okulu Komutanlığından dört yıl önce istifa eden emekli Tuğamiral Türker Ertürk, görevi bıraktıktan sonra Cumhuriyet gazetesine verdiği mülâkatta TSK adına çok ilginç özeleştirilerde bulunmuştu.

Ve bunların en dikkat çekici olanlarından biri, ertesi günkü Yeni Asya’ya manşet olmuştu:

“Yıllarca büyük hatalar yaptık. Başörtüsü meselesine taktık. Başörtüsü meselesi, yasakladıkça, engelledikçe demokrasi mücadelesine dönüştü. TSK’nın morali bozuk.” (22.9.10)

(Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da son beyanatlarında, bu konuda hata yaptıklarını, askerlerin yemin törenlerine başörtülü yakınlarının alınmaması uygulamasıyla sınırlı tutarak, defaatle kabul, ikrar ve deklare etti.)

Ertürk’ün söz konusu röportajındaki ilginç ifadelerinden biri de, “bu kesim” diye adlandırıp ordunun aleyhine yayın yaptıklarını söylediği gazetelerde, 28 Şubat’ın mimarının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olduğu yönünde bir algı oluştuğunu belirterek, bunun sebebinin Güven Erkaya’dan kaynaklandığını kaydetmesiydi.

Türker Ertürk, “Bu yapı TSK’yı ele geçirirse darbe yapar” iddiasında bulunuyor. “Tüm kurumların cemaatle mücadelesi farzdır” fetvası veriyor. “Legal yoldan iktidara gelenlere sahip çıkılmalı” çağrısı yapıyor ve “Farklı görüşlerde olsak bile bu mücadelede sivil iktidara destek olmalıyız” diyor.

O zaman TSK’nın ve ülkenin 28 Şubat iklimine sürüklenmesinde, o dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Güven Erkaya’nın tavır ve söylemlerinin çok önemli bir rolü olmuştu.

Ertürk’ün sözleri, bu tavra ordunun içinden gelen bir itiraz ve eleştirinin mi ifadesiydi?

Üniformasını çıkarıp sivil hayata geçiş yaptıktan sonra CHP’ye giren ve ardından Aydınlık gazetesinde yazılar yazmaya başlayan Ertürk, şimdi de cemaate dair sözleriyle gündemde.

Dört yıl önce kendisini istifa etmeye mecbur bırakan sebebi “paralel yapı” olarak ifade eden Ertürk, “Bu yapı TSK’yı ele geçirirse darbe yapar” iddiasında bulunuyor. Cemaati “tam tamına bir CIA kuruluşu” olarak niteliyor. “Tüm kurumların cemaatle mücadelesi farzdır” fetvası veriyor. “Legal yoldan iktidara gelenlere sahip çıkılmalı” çağrısı yapıyor ve “Farklı görüşlerde olsak bile bu mücadelede sivil iktidara destek olmalıyız” diyor (Sabah, 22.4.14).

Böylece, cemaate karşı mevzilenen Ergenekon sanıkları Doğu Perinçek, Tuncay Özkan ve Kemal Kerinçsiz ile Balyoz hükümlüsü emekli Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok gibi isimlerin arasına Türker Ertürk de katılmış oluyor.

Ertürk’ün bir taraftan Türkiye’nin şu anki durumunu—kendisini onunla özdeşleştirdiği—M Kemal’in 95 yıl önce Samsun’a çıktığı zaman bulduğu durumdan daha elîm ve vahim olarak nitelerken, diğer taraftan “yandaş medya”da AKP’ye destek çağrıları yapmasının izahı ne?

Ne oldu da Ertürk, evvelce Suriyeli muhaliflere sarin gazı vermekle suçladığı ve 30 Mart seçim sonuçlarını yorumlarken “Artık siyaseten bitti” dediği Erdoğan’ın yanında saf tuttu?

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.