Plânlı ve Prensipli Yaşama
Daha baştan hayatımızı bir 'prensipler' mecmuası olarak takdir ve tayin edebilme ve ona göre yaşayabilme çok önemlidir. Evet 'Benim bu yılım şöyle, gelecek yılım böyle, daha sonraki yılım da şu şekilde plânlanmıştır.' diyebilmeliyiz.
Bunu diyebildiğimiz takdirde, hep tasarladığımız ve projelendirdiğimiz bir kısım malumlarla yüz yüze gelecek, rahatlıkla karar verecek ve kat'iyen şaşkınlığa düşmeyeceğizdir. Ama eğer geleceğiniz adına bir kısım karar ve prensipleriniz yoksa; yarından itibaren, şaşkınlık içinde bir kısım meçhullere sürüklenmeye hazır olmalısınız. Şöyle bir, bu yığın yığın meçhullerin birden üzerinize geldiğini düşünün; ihtimal ellerinizi dizlerinize vuracak ve eseflerle inleyeceksinizdir. Öyleyse bütün bunlar meydana gelmeden evvel mutlaka verilmiş bir kararınız olmalıdır.
Şimdi bütün bunların üzerine çıkarak birbuçuk milyar İslâm âleminin durumuna bakmalıyız. Babaların yandığı aynı ocakta ve alevleri göklere yükselen aynı ateş içinde, evlâdın, ahfadın da yandığını, biri yanarken öbürünün, olabildiğine bir umursamazlık içinde olduğunu görüyoruz. Aynı çamurun içine göz göre göre bir millet ya da milletler batarken, arkadan gelenler de tıpkı bir yığın gibi, hiç mi hiç sağına-soluna bakmadan yürüyüp aynı bataklığa batmakta, sefalete yürümekte ve hafızalarda sevimsiz bir hatıra olarak kalmakta.
Rasûlü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem), o mu'cizbeyan ifadesi ile bizi ikaz sadedinde yukarıda da geçtiği gibi şöyle buyurur:
"Sizden evvelkilerin yolunu adım adım, karış karış, arşın arşın takip edeceksiniz."[1]
Onun bu ifadesinden, "Vaziyet alın, dikkat edin, mayınlı tarlada yürür gibi yürüyün; her an bir infilakla yüz yüze geleceğiniz endişesiyle hep temkinli olun!" ikazını çıkarmak mümkündür.
Merhum Âkif'in, âlem-i İslâm'ın tasviri adına şu dokunaklı mısralarını kaydedip geçelim.
"Hayâ sıyrılmış inmiş: Öyle yüzsüzlük ki her yerde...
Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde!
Vefa yok, ahde hürmet hiç, emanet lâfz-ı bî medlûl;
Yalan râiç, hıyânet mültezem her yerde, hak meçhul.
Yürekler merhametsiz, duygular süflî, emeller hâr;
Nazarlardan taşan mânâ ibâdullahı istihkâr.
Beyinler ürperir ya Rab, ne korkunç inkılâb olmuş:
Ne din kalmış, ne iman, din harab, iman türab olmuş!
Mefahir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lâl...
Bu izmihlal-i ahlâkî yürürken, kalmaz istiklâl!"
Sadece bir yerde değil, her yerde kargaşa ve izmihlâl ahlâkı. Öyle ki bundan tedirgin olanlar bile, onun radyoaktif tesiriyle hissizleşmiş, duygusuzlaşmış gibi olup bitenlerden âdeta habersiz...
[1] Buhari, İ'tisam, 14; Enbiya, 50; Müslim, İlim, 6.
- tarihinde hazırlandı.