Kendini Keşfeden İnsan
Katre iken derya, zerre iken güneş ve hiçliği içinde her şey olan bu babayiğitler, hiçbir zaman yalnız kalmayacak, kendini garip hissetmeyecek; kalbinin bütün kapılarını Yaratıcısına açıp O’nunla münasebete geçecek, O’na dert yanıp O’nunla hasbihâl edecek; en gizli arzularını, en derin acılarını, en içten dileklerini O’na açacak ve O’na sığınacak.. dilini kullanmasa bile, duygu ve düşünceleriyle dertlerini O’na fısıldayacaktır. İçinde O’nunla dertleştikçe, daha başka içlere, içler ötesi içlere kanat çırpıp yükselecek, nihayet, gözlerin görmediği ve göremeyeceği, kulakların işitmediği ve işitemeyeceği ve kalplerin kavrayamadığı ve kavrayamayacağı göz kamaştırıcı iklimlere ulaşacaktır.
Kendini keşfedebilmiş böyle bir Hakk erinin iç dünyası, yıldızlarla yaldızlı, semâ kadar parlak ve derin, mekânlar kadar geniş, cennetler kadar da iç açıcı ve rengârenktir. Gökyüzündeki kandiller gibi, onun sinesinde de meşaleler ışıldamaktadır. Bu meşaleler sayesinde o, bütün eşyâ ve hadiseleri aydınlanmış olarak görür ve her türlü tıkanıklıklardan kurtulur.
Her hakikat önce, kendine has soyluluk ve yücelikle bir kıvılcım gibi insanın gönlünde belirir; sonra da bir aydınlık tufanı olarak her yanı sarar. Bu pırıl pırıl iklimde kitleler, sonsuza giden yolları bulur, mesafelerin sırrını kavrar, şaşkınlık ve tedirginlikten kurtulurlar.
Ruh dünyalarında aydınlığa ermiş, varlıkla bütünleşmiş bahtiyar nesillerin, eşya ve hâdiselere yeni bir bakış kazandıracak olan bu ilâhî ışığı, dünyanın dört bir bucağına götürmeleri dileğiyle!
- tarihinde hazırlandı.