Takdim ve değerlendirme

Kent, Cemaat ve Hocaefendi

19. yüzyılın Alman sosyoloğu Ferdinand Tönnies’in kuramına göre modern toplum cemaatlerden cemiyete doğru evreler geçirmektedir. Yani kan ve akrabalık bağına dayanan cemaatler yok olacak bunların yerini toplum projesi alacaktır. Dolayısıyla modernleşme geliştikçe yani endüstri toplumu ortaya çıktıkça demokrasi, iş bölümü, uzmanlaşma, sanayi devrimi tamamlandıkça cemaatler ortadan kalkacak ve yerini cemiyet toplum alacaktır. Ancak Tönnies teorisinin sonunda (İbn-i Haldun’dan büyük ölçüde mülhem alarak söylemiştir) diyordu ki cemaatten cemiyete doğru gidiş belli bir noktaya geldiğinde cemiyet tekrar cemaatlere bölünecektir.

İşte 21. yüzyılda Tönnies’in doktrinin bu ikinci bölümünün özellikle Türkiye’de gerçekleşmekte olduğunu görüyoruz. Türkiye ve İslam dünyası tekrar cemiyetten cemaate doğru bir evrim geçirmektedir. Türkiye çerçevesinden baktığım zaman Fethullah Gülen ve cemaatini diğer cemaatlerle mukayese etmeye çalıştığımda; Türkiye’de cemaat tipolojileri şu beş gruba ayrılıyor.

1. Politik cemaatler; bunların karakteristik özelliği politize ve doktrinel olmaları ve misyon sahibi olmalarıdır.

2. İktisadi faaliyet endeksli alan cemaatler; bunların karakteristik özellikleri ise pragmatik, uzlaşmacı ve rasyonel davranmalarıdır.

3. Lider eksenli cemaatler; kurtarıcı fikrine dayalı kültürü merkeze alırlar. Meselâ bir cemaatin lideri Mehdi olduğunu düşünüyorsa cemaat sayısını 300’ün üzerinde tutmuyor, çünkü hadiste belirtildiği gibi Mehdi’nin müntesipleri 300 kişiden ibarettir.

4. Türkiye’ye has cemaat tipi; bunun da karakteristik özelliği içe dönük, iddiasız olması. Gündelik hayata vurgu yaparken anti-modernist bir tarzı benimsemesi. Tamamen apolitiktir. Kendisi hakkında yazılan ve çizilenlerle dahi ilgilenmez.

5. Hocaefendi’nin cemaat tipolojisi; bu, fikir ve lider eksenli cemaattir. Bunu da ikiye ayırmak gerekir: Kitaba dayalı cemaat, bir de kitap ve lidere dayalı cemaat. Bununda karakteristik özelliği sosyal olması, millî olması ve küresel açılıma yatkın olarak organize olmasıdır.

Bu noktada şunu söylemek gerekir; cemaat tarikat değildir. Türkiye’de çoğu zaman böyle zannedilir. Oysa cemaat lideri şeyh değildir. Cemaatlerin örgütlenme modeli tarihseldir. Tarihsel olarak cemaat, tarikat mirasından muhakkak ki etkiler almıştır. Fakat tarikat değildirler. Meselâ Hocaefendi’nin tarihten aldığı en önemli miras; ahilik, fütüvvet ve alperenliktir. Meşruiyet çerçevesi değildir. Motivasyonu; kente uyumdur, modern hayata katılımdır, merkezde yer alma veya merkezi etkileme çabasıdır. Beşeri ve toplumsal bir tecrübedir şüphesiz. Artı ve eksileri, avantaj ve prestijleri vardır. Ama İslam dünyasının içte güçlenerek devam eden en önemli realitesidir. Post modern zamanın ruhuna uygun bir gelişme modeli söz konusudur. Cemaat, tamamıyla kente aittir.

Türkiye’de özellikle 1950, 1970 ve 1994 yıllarında 3 büyük göç dalgası yaşandı. Milyonlarca insan demografik bir hareketlilik gösterip bulundukları yerden ayrılarak büyük kentlere doğru aktılar. Ve burada siyaset, kültür ve iktisadi hayat adeta yeniden şekillendi ve yeni bir örgütlenme modeli ortaya çıktı: Cemaatleşme.

İşte bu anlamda cemaat; kentin içinde ortaya çıkan, dinden ve tarihten ilham alan fakat tarihi tekrar etmeyen yeni bir örgütlenme modelidir. Cemaat, modern sosyolojinin –ve bizim pozitivist aydınlarımızın– zannettiği gibi ataerkil değildir. Hiyerarşik bir örgütlenmeye de dayanmamaktadır. Tam aksine cemaat tam olarak sivil toplum sayılmasa bile gönüllüdür, özerktir, iradîdir. Ayrıca hükümet dışıdır. Zaten onu anlamlandıran ve mobilize kılan temel özellikler de bunlardır.

Hocaefendi, diğer cemaatler ve diğer gruplarla mukayese edildiğinde farklılığı ortaya çıkmaktadır. Benim kanaatime göre bu farklılık şu üç noktada toplanıyor:

Birincisi; Kur’an ve sünnete son derece bağlıdır. Önemli düşüncelerini ve fikirlerini İslâmî usûle göre yapmaktadır. Yani ilahiyatçılar gibi kullandığı üst dil, seküler bir dil değildir. Türkiye’de ilahiyatçılar dil olarak seküler bir dil kullanıyorlar. Bilgiyi elde ederken, fikri geliştirirken akademik yöntemi takip ediyorlar. Oysa Hocaefendi’nin dili dinin dilidir, İslam’ın dilidir. Kullandığı usûl İslâm’ın usûlüdür. Yani Serahsi’nin usûlüdür. Şatıbî’nin usûlüdür. İslam tarihinde kullanılan usuldür. Yani paradigmasına bağlıdır. Paradigması ise Kur’an ve sünnettir.

İkincisi; geleneğe uygun gelişme modelliği takip etmektedir. Bu son derece önemlidir. Geleneğe uygun gelişmeden kasıt yani hem bir gelişme modeli vardır, aynı zamanda da geleneğe bağlı olarak bunu sürdürmektedir. Dolayısıyla reformist veya modernist bir hareket değildir. Aksine 19. yüzyıldan bu yana tüm İslam dünyasında söz konusu olan tecrit veya bir ihya hareketidir.

Üçüncüsü Hocaefendi’nin genel yaklaşımından sevâd-ı a’zamla beraber yol aldığı görülür.

Hocaefendi’nin İslamî ilimlere vukûfiyeti var. Temel İslâmî ilimlerden tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf ve kelam’ı iyi biliyor. Ayrıca modern dünyaya vukûfiyeti var. Bu durum onu Bediüzzaman Hazretleri’nin anlattığı doğrultuda iki kanatlı yapıyor. En çok ihtiyaç hissettiğimiz liderlik profili de budur. Çünkü bizim geleneksel eski âlimlerimiz sadece metinleri nakledip, modern dünyayı da bilmezlerdi. Aydınlarımız ise İslamî ilimleri ve İslam kültür mirası konusunda okuma yazma bilmeyen ümmilerdir. Çünkü Arapça bilmiyorsanız, Farsçadan anlamıyorsanız, Osmanlıcaya yabancıysanız ne İslami ilimleri bilebilirsiniz ne de tarihten anlarsınız. Mesela Farsça bilmiyorsanız Selçuklular hakkında konuşamazsınız, çünkü bütün literatür Farsçadır. Maalesef bizim hem akademik çevrelerimiz, hem bilim adamlarımız, hem de aydınlarımız İslam ve İslami ilimler ve İslam tarihi konusunda bu anlamda ümmilerdir. Fakat Hocaefendi’nin çizdiği aydın ulema profili –İslam dünyasında da benzerleri vardır– her iki dünyayı, tarihi, bugünü ve geleceği potansiyel olarak algılama gücüne sahiptir.

İşte elinizdeki kitap bunun bir ürünü. “Ölümsüzlük İksiri”; onun hem İslamî ilimlere derin vukufiyetini hem de modern dünyayı iyi okuyuşunun bir örneği.

Ayrıca hislerini, duygularını ve ağlamalarını kitabı okurken zaten hissedebiliyorsunuz.

Pin It

Kırık Testi

  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.