Raporunu Dövmeyen Dizini Döver!
Başbakan Ecevit'in dünkü kendi grubunda yaptığı konuşmadan anladık ki, kamuoyu bu rapor konusunda kronoloji ve kimlik yanlışları yapmaktadır... 'Her şeyi devletten bekleme' mantalitesiyle sahaya çıkan ben ve kargalarım; yine hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan yılın beyin fırtınasını gerçekleştirdik. Üşenmeden, gücenmeden... Efendim malum-u aliniz her şey Kırca Ali Bey'in tertip eylediği bir infaz meydanı ile başladı. Ardından elinde Fethullah Gülen ile ilgili malzemesi olan herkes sırasını beklemeden faş eyledi iç yüzünü... İlk resmi açıklamalarda, devlet yetkilileri şu önemli noktaya parmak bastılar: 'Ülke gündeminin bu tür emrivaki olaylarla değiştirilmesini isteyen çevreler var...' Mesut Yılmaz bir adım daha öne çıkarak; 'Devlet komplo yapmaz' cümlesiyle olaydaki komplo hissini açığa vurdu. Esas tartışma Radikal gazetesinden İsmet Berkan'ın yazısıyla başladı. Berkan, bazı 'üst düzey' yetkililerle görüştüğünü, düğmeye basıldığını ve bu olayın devamının geleceğinin söylendiğini yazdı... Aynı gün Hürriyet gazetesi manşet haberinde 'Kasetleri veren emekli komutan Kemal Yavuz'dur' dendi... Dumanlı havanın bulutu 'tavariş' Faik Bulut, Star'da ekrana çıkarak, kaseti kendisinin verdiğini, devamının geleceğini söyledi. Bulut'un demecini, Berkan'ın söylediğinin yanına koyunca, Faik Bulut'un 'üst düzey' yetkili konumuna yükseldiğini dehşetle görüyoruz... Aynı mantığı emekli komutan Kemal Yavuz için de kullanabiliriz. İlk soru şu: 'İsmet Berkan'ın görüştüğü üst düzey yetkili kimdir? Faik Bulut ya da Kemal Yavuz yetkili olarak mı addedilmektedir?'
Oyunun ikinci kısmında sahaya raporlardan oluşan takım sürüldü... Star, Sabah derken hemen her gazete ve televizyonun bir raporu oldu. Raporu olmayana kız bile vermiyorlar atasözü oluştu medya içerisinde. Biz de karşı atağa geçtik saha içinde; raporunu dövmeyen dizini döver!!! MGK toplantısı gerçekleşene kadar, içi boş, saçma sapan gerzeklikler silsilesi şeklinde onlarca rapor, binlerce iddia, bir o kadar da saçmalık yayınlandı medyada. Bir tanesi sivrildi içlerinden... Ortaya çıkarmasaydık, hiç kimse reddetmeyecekti. Nitekim İşçi Partisi bile, önceleri 'tık' demezken, raporun son kısmındaki aşağılık ifadelerin ortaya çıkmasından sonra; 'Bu raporu Fethullahçılar hazırladı, aslında 15 gündür elimizde. Ancak medyaya vermedik...' açıklamasını yaptı. İyi de İP'li biraderler, medyada yayınlanan bunca şey neydi? Suçüstü yakalanınca mı reddediyorsunuz? 'İşte MGK'ya sunulan rapor, Fethullah'ın 3 bin ölüm komandosu' şeklinde başlık atıp, bu saçmalıklar silsilesini önce devlet makamları tarafından hazırlanmış gibi gösteren medya MGK, TSK ve devletin diğer kurumlarının yalanlaması üzerine, büyük bir pişkinlik örneği göstererek, sanki o başlıkları atanlar onlar değilmiş gibi, bu sefer zeytinyağı misali yukarı tırmanmaya çalıştılar.. MGK kesin dille hem raporu yalanladı, hem de toplantıda ne Fethullah Gülen ne de raporlardan bahsedildiğini doğrulamadı. Aksine Başbakan Ecevit, Milliyet'ten Fikret Bila'ya, MGK toplantısında Gülen'in adının dahi geçmediğini söyledi. Ancak Bila'nın konu hakkındaki yazısı bazı baskılarda ve internette sansürlendi... Hürriyet bütün bu yalanlamalara rağmen daha önce Star ve Cumhuriyet'in servise koyduğu bir rapora, 'İşte gerçek rapor' diye sarıldı. Tabii devletin bu kadar ciddiyetsizliğe ayıracak vakti yoktu. İşi gücü bırakıp, her gün bir gazeteye, bu rapor da yalan, bu da yalan diyemezdi..
Şimdi gelelim sorulara: İsmet Berkan'ın konuştuğu üst düzey yetkili kimdir? Kemal Yavuz, Faik Bulut kastedilmiş olabilir mi? Bu üst düzey yetkilinin, yayınlanan raporlarla ilişkisi nedir? Son kısmı medyadan gizlenmeye çalışılan aşağılık ve deli saçması o raporu kim ya da kimler yazıp medyaya sızdırmıştır? Sorumlu aranmakta mıdır? Kırca Ali Bey ile irtibata geçen kişilerin, yani ellerindeki kaseti yargı yerine eski Marksistlerin eline verip, dumanlı hava oluşturanların kimlikleri hakkında araştırma yapılmakta mıdır? Bu tipteki zihniyetlerin ellerinden çıktığı hissedilen deli saçması raporlar ile bu kişiler arasında bir bağıntı aranmakta mıdır? Oynanan oyunun büyüklüğünün, estirilen tehlikenin boyutunun farkında mıyız? Gülhane Parkı'nda mıyız?
Salim Alparslan abi; önceki gün birinci sayfanda yayınlanan karikatürü sen eğer, kendi gazetene yakıştırıyorsan diyecek bir şeyim yok. Ülkenin geleceği için bu kadar himmetler vermiş bir insanı, bir çırpıda 30 bin kişinin katiliyle aynı kefeye koyan yaşlı karikatüristin için ayrıca bir yazı yazacağım. Üzüntüm Milliyet gibi bir gazetenin böylesi bir zevzekliğe göz yummasıdır. Saygılar abim!
AHA: Önceki gün mail serverimiz 'göçtüğü' için mailleriniz bana ulaşmadı. O mailleri tekrar istiyorum. Telefonla görüştüğüm okurlarım bir de faks numarası istiyorlar. Onu da yazının sonuna iliştiriyorum. Bir de hatırlatma: Başka yerde şubemiz yoktur, taklitlerimizden sakınınız!
- tarihinde hazırlandı.