Ecevit ve Gülen

27 Mart'ta MGK toplantısında Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, Fethullah Gülen'i savunurken, Fethullah Gülen de aynı saatlerde İstanbul'da Türk dünyasındaki eğitim faaliyetlerine katkılarından dolayı ödül alıyor ve; "duygu ve düşünce birliği içinde olanların birbirlerine arka çıkmalarının oldukça anlamlı olduğunu" söylüyordu. Birbirlerini yakın zamanda tanımış iki insanin aynı günde bir kader denk noktasında buluşmaları tarihe nasıl kaydedilecek bilemiyoruz.

Ama siyasette ilkeli, üslubunda dikkatli ve nazik Ecevit'in sergilediği tavır "politikacı" tavrı değil, bir devlet adamı tavrıdır. İnsan hayatında ve ülkelerin kaderinde öyle anlar vardır ki, onlar bir daha yaşanmaz. İşte o anlar pek çok kişi için birer sınav donemidir.

Ecevit bize göre böyle bir sınavdan dualarla, takdirlerle, başarıyla geçmiştir. Dun özel bir TV kanalındaki canlı yayında söyledikleriyle, Ecevit'in 27 Mart'taki MGK toplantısında Gülen'e ne şekilde destek çıktığını da anlamış bulunuyoruz. Ecevit, bazı kişilerin, dindarlığın her turlusunu "irtica" olarak algılamasının yanlışlığına dikkat çekerek, Fethullah Gülen ile üç kez görüştüklerini, bu görüşmelerde tasavvuf ile din ve felsefe konularını ele aldıklarını, Gülen'in bu konuları iyi özümsediğini ve çok açık düşünceli olduğunu da açıklamaktadır. Gülen'in partileşmeyi reddettiğini, eğitime çok önem verdiğini belirten Ecevit söyle diyordu:

"Simdi bunlara kuşkuyla bakılıyor. Oysa bu dışarıdaki okulları ziyaret eden herkes, burada dini eğitim verilmediğini, laikliğe aykırı bir öğrenim sistemi bulunmadığını, Atatürk'ün resimlerinin bulunduğunu, İstiklal Marsı'nın söylendiğini kabul ediyor. Simdi irtica bunun neresinde anlamıyorum." "Yine herkes sunu kabul ediyor ki, bu topluluğun eğitimle ilgili gayretleri olmasaydı, Orta Asya'daki Türk cumhuriyetleri kolaylıkla İran kökten dinciliğini ve Suudi Arabistan'ın etkisine girebilirdi. Bunu önlemiş bulunuyor." Sayın Ecevit'in dünkü tv konuşmasından anlıyoruz ki Sayın Gülen'e kuşku ile bakanlar onun kravat takmayışına da takmışlar. Bir zihniyeti sergilemesi bakımından bu takıntıyı önemli buluyoruz. Ama Sayın Ecevit'in uyarısını daha önemli buluyoruz:

"Kuşkuculuk bilimin ilerlemesine yardımcıdır. Ama kuşkuculuk önyargılara donuştu mu o artık sakıncalı olur." Vehimlerle, önyargılarla, zanlar ve ihtimallerle herkes; ama herkes suçlanabilir. Bir donem Türkiye'de bütün "sol"cuların "komünistlik"le suçlandığı gibi... Milliyetçilerin bir donem tabutluklarda yatırıldığı gibi... Şimdiki cumhurbaşkanımız basta olmak üzere Baykal'ların, Cindoruk'ların Zincirbozan'a gönderildikleri gibi...

Sayın Fethullah Gülen'i kendisi ısrarla reddettiği halde "tarikat lideri", "Nur cemaati lideri" gibi göstermekten vazgeçmeliyiz. O, Türkiye'nin gerçeğidir ve bir toplumsal dinamizmi temsil ediyor. Hem de her turlu hırstan, gösterişten ve siyasal beklentiden uzak olarak. "Dini siyasete alet etmek en çok dine zarar verir." diyen odur. "Ben sadece bir tavsiyeci ve teşvikçiyim. Ne yapıyorsa Milli Mucadele'yi yapan milletim yapıyor." diyen odur. Böyle bir insani doğru anlayan Sayın Ecevit'in buğun verdiği destek, asil konuşması gerekenlerin sus-pus durusunu görünce daha bir anlam kazanıyor. İlkeli siyaset adamı, ayni zamanda cesur ve mert bir devlet adamı olduğunu herkese gösterdi. Buğun gönülden alkışlar Sayın Ecevit'edir...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.