Diyarbakır, Fuller ve Fethullah Gülen
20 Eylül tarihinde Diyarbakır'daydık. Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Medeniyetlerarası Diyalog Sempozyumu'nu izledik. İşin doğrusu, hem Büyükşehir Belediyesi'ni, hem de organizasyonu gerçekleştiren İstanbul Organizasyon'u kutlamak gerekiyor. Zira ulaşımdan salon düzenine ve simultane tercümeye kadar hemen her konuda sempozyumu izlemek gerçekten çok keyifli hale getirilmişti.
Diyarbakır'a eğer yılda birkaç kez yolunuz düşmüyorsa, şehri tanımakta gerçekten güçlük çekiyorsunuz. Sokaklar, caddeler öylesine canlı ve şehir o kadar hareketli ki, bir zamanlar akşamın ilk saatlerinde evlerine çekilen Diyarbakır'ı, artık gecenin geç saatlerine kadar gezmek mümkün.
Bu hareketliliğin temelinde, buradaki bankaların artık işlem hacmini kat kat aşan miktarlardaki "para"nın olduğunu söylüyor dostlarımız. Para, kendi kültürünü şehre taşımak için artık sınırları zorlamaya başlamış. Örneğin, İstanbul'da merkezi bulunan bazı eğlence merkezleri Diyarbakır'da şube açmak için yarış halindeler. Ancak şu ana kadar gereken yasal izinleri alamadıkları için bu açılışlar gerçekleşememiş. Bu sorunları kısa sürede halledip, açılışları bir an önce yapmak için devletin zirvesinden yardım sözü almışlar bile.
Sadece bizim katıldığımız sempozyum için değil, şehrin o yoğun ziyaretçi trafiği nedeniyle oteller tıklım tıklım dolu. Pazar günü açılışı Cumhurbaşkanı Demirel tarafından yapılan Dedeman Oteli'yle birlikte çok sayıda yeni otelin yapılacağı söyleniyor.
Organizasyonla ilgili söylediklerimizi, yazık ki orada sunulan tebliğlerle ilgili olarak tekrarlamak mümkün olmayacak. Üç gün boyunca büyük bir bölümünü izleme fırsatını bulduğumuz metinler arasında "yeni sözler" duymak kısmet olmadı. Bunun bir-iki istisnası vardı elbette. Aytunç Altındal'ın "Siyasal İslam" ve "Türkiye İslamı" tartışmaları üzerine söyledikleri, salondaki dinleyiciler tarafından büyük ilgi gördü. Bir de Ahmet Davudoğlu'nun tebliği sempozyumdaki rehaveti dağıtan bir muhtevaya sahipti. Haksızlık etmek istemiyorum, ama özellikle İslam dünyasından gelen isimlerin tebliğleri, beklenen ölçüde doyurucu değildi.
Sempozyumla ilgili değil, ama Diyarbakır'da kuşkusuz en fazla ilgi gören isimlerden birisi Graham Fuller'di. Özellikle bölgede yaşayan insanların büyük ilgisiyle ve kendisini terleten sorularıyla karşılaştı Fuller. Bunda son çalışmasının kürtler üzerine olmasının büyük payı vardı kuşkusuz. Dikkat çekici olan insanların Fuller'in bu konuda söylediklerine "ciddi bir çözümün işaretleri" gibi bakmasaydı.
Söz Fuller'den açılmışken, Türkiye'de kimlerle görüşeceği konusundaki duyumlarımızı daha önce burada aktarmıştık. Diyarbakır'da kendisiyle görüştüğümüzde Fuller'e "Türkiye'de kimlerle görüşeceksiniz" sorusunu da yönelttik. "Kesinleşmiş bir programım yok. Ama mesela Fethullah Gülen'le görüşmek isterdim" demişti.
Önceki akşam aldığım bir habere göre Fuller'in bu arzusu gerçekleşmiş ve Fethullah Gülen Hoca ile görüşmüşler. Görüşmenin muhtevası ile ilgili henüz geniş bilgim yok. Ama özellikle Orta Asya'daki ve dünyanın çeşitli bölgelerinde açılan okullarda nasıl bir eğitimin verildiği konusunda soruları olmuş Fuller'in.
Diyarbakır ve sonrasının notları şimdilik bu kadar.
- tarihinde hazırlandı.