Samimiyet ve Uzlaşı

Türkiye'nin bilinen bir süreçten geçtiğini hepimiz kabul ediyoruz. Önemli olan, bu süreçle çatışmaya girmek değil, sürecin oluşumuna sebep olan koşuları, hep birlikte ortadan kaldırmaktır.

Çünkü, bu sürece pat diye girilmedi. Bazı çevrelerin, siyasal alanda da RP'nin kışkırtması sonucu böyle bir sürece girdik. Bu noktadan sonra, "demokrasicilik" oynayarak, bu süreci düzeltemeyiz.

Bu konuda samimi olmamız ve sürecin dinamikleriyle de uzlaşıcı iletişim kurmamız gerekir. Aksi hâlde, bu süreç kalıcı olabilir.

Şunu artık kesin olarak bilmeliyiz ki, Türk halkı, geçmişte komünizme ne kadar izin vermediyse, bugün de en az o kararlılıkla bölücülüğe ve "irtica"ya izin vermeyecektir. Bu, her durum ve şartta kanıtlanmıştır.

Bu itibarla, hangi inançtan, hangi düşünceden olursak olalım, yapmamız gereken şey; bir taraftan asgari müştereklerimizi geliştirmek, bir taraftan da sistemi, dolayısıyla hayatı, daha yaşanılır hâle getirmektir.

Bu, aslında hiç de o kadar zor bir şey değildir. Bazı ideolojiler gibi, ütopik de değildir. Yeter ki, karar verebilelim, karar verme iradesini gösterebilelim.

Gülen ve Hoşgörü

Fethullah Gülen, 30 Eylül 1998 tarihli Zaman'da yer alan açıklamalarında şöyle diyor:

"Küreselleşme ile adeta büyük bir köy hâline gelen günümüz dünyasında, geleceğe dönük istihaleler (değişim ve dönüşümler) arefesinde bulunan toplumumuzun, diğer milletlerle diyaloğundan bahsediyorsak, kendi içimizde, kendi kendimizle boğuşmayı izah etmek mümkün olmayacaktır.

Bu açıdan hoşgörü, ödüllendirilmesi gerekli olan bir husustur ve bu sebeple o, toplumumuz içinde mutlaka yaygınlaştırılmalıdır.

O kadar ki, üniversiteler onu soluklanmalı, siyasiler sık sık onu dile getirmeli, sanat dünyası hoşgörü televvünlü güfteler yapmalı ve basın-yayın kuruluşları yaptıkları yayınlarda behemehal bu güzel gelişmeleri desteklemelidirler."

Ben de sözü, bu noktaya getirmek istiyordum aslında... Ama Gülen'in mesajını görünce, onu da buraya alıntılamayı tercih ettim.

Evet, toplum olarak, hoşgörülü olmaktan ve bu çerçevede uzlaşmaktan başka çaremiz, reçetemiz yoktur.

E peki, ne yapacağız, nasıl uzlaşacağız? Bunun, en önemli ayağı, "laik, demokratik cumhuriyet" ve "inançlara saygı" da birleşmektir. Dini siyasallaştıran heveslerden ve bu konudaki kışkırtmalardan kaçınmaktır.

Yineliyorum: Türk halkı, "irtica"ya kesinlikle izin vermeyecektir. Türkiye'nin dinamikleri itibariyle- doğal yapısı, zaten böyle bir şeye müsait değildir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.