Müslüman Kalvinistler!

Merhum Ahmet Taner Kışlalı bir yazısında Kemalist yazar Ayşe Nil'den bir alıntı yapar. Bu alıntıda, laik kesimin din konusundaki ilgisizliği ve bilgisizliği eleştiriliyor:

"Kabahat bizde, hepimizde. Dine tümüyle yüz çevirmeyip ona sahip çıksaydık, işimiz daha kolay olurdu. En azından bir ağırlığımız olurdu. İnsanlara ne dediğimizi anlatabilirdik. Aynı dili konuşurduk." (Cumhuriyet, 4 Ocak 1998)

Halbuki laik kesimin "dine sahip çıkmasına" gerek bile yoktu; din sosyolojisi, din psikolojisi, din felsefesi gibi bilim ve düşünce disiplinlerini biraz ciddiye almaları yeterdi. Ama "dine tümüyle yüz çevirmek" dini hareketleri sosyoloji gözüyle okuma konusunda bilgisizlik ve irtica paranoyası yarattı. Bu da Cumhuriyet elitleriyle halk arasında hâlâ çözülememiş gerilimlere sebep oldu. Bunun yarattığı istikrarsızlıkların faturası kaç bin milyar dolardır acaba?!

İşte "İrticai sermaye" klişesi! Cumhuriyet'in özendiği Batılı düşünce Kayseri örneğinde bu sermayeye bakınca "irtica"yı değil, "Müslüman Kalvinistler"i gördü! Terim böylece bizim de gündemimize girdi.

Komplo mu?

Öte tarafta, "Müslüman Kalvinistler, Müslüman Protestanlar" denilen yeni tip dindarlıkları "Amerika'nın Müslümanları yozlaştırma projesi" diye gören klişe! Veya Kalvinizmi dindarlığın sulandırılması sanarak alkışlayan veya eleştiren klişe!

Halbuki Protestanlık ve Kalvinizm, Hıristiyanlığın sulandırılmış şekli değildir. Hatta 'Gelenekli' Katoliklere göre, kolayca daha mutaassıp olabilirler; işte Amerika'daki Evanjelik kiliseler ve cemaatler!

Tarihçi Michael Mullett'in "Calvin" adlı özlü kitabında belirttiği gibi:

- Tanrı ile kul arasında Kilise'yi aracı kabul etmezler, doğrudan İncil'e giderler. Bu hem bireyselleşmeye hem 'fundamentalizm'e yol açar.

- Nitekim Kalvin'in kendisi ve hareketi mutaassıptı. İncil'de belirtilen kadın kıyafetlerine uyulması için 'kutsal yönergeler' çıkarmışlar, tiyatro ve tavernaları yasaklamışlardır!

Modernleşmeyle ilgisi...

- Dinin sıkı disiplinine alışmış olmaları, kapitalizmin sıkı iş disiplinine uymalarını kolaylaştırdı. İbadet duygusuyla 'iş' yaptılar. Ekonomik rasyonalizm gelişti.

- Papa otoritesine karşı çıkmaları otonom cemaatler ve bireysel özgürleşme sürecini hızlandırdı.

- 'Kader'e kuvvetle inandılar ama pasif durmak için değil, risk almak için!

- Cemaat dayanışması şirketleşmeyi kolaylaştırdı.

- Eğitime çok önem verdiler, okullar açtılar, çünkü yaptıkları iş 'bilgi' gerektiriyordu.

- Bu sebeplerle, geleneksel Katoliklere göre daha başarılı oldular, modern girişimci orta sınıfın gelişmesinde büyük rolleri oldu.

- Katolikliğin 'üniform' niteliğinden farklı olarak, bireyselleşmenin gelişmesi, Kalvinist ve Protestan yorumların ve ibadet şekillerinin çeşitlenmesine yol açtı.

Özetle, Türkiye'de Kemalist geleneğin bugün "irtica" zannettiği hareketlerin pek çoğu, benzer şekilde sosyolojik modernleşmenin dinamiklerine sahiptir!

Devletçi-laiklerden daha liberal ve dünyaya açık, daha ekonomik-rasyonalist olmaları sebepsiz değil!

Bizde bu sosyolojik sürecin "İslami teceddüt" bakımından tipik örneği, Ertuğrul Özkök'e göre Fethullah Gülen hareketidir. Doğru, "modern orta sınıf dindarlığı"nın özellikleri bu harekette de açıkça görülüyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.