Fitne

Fitne zamanında ne yapmalı? Kur’an-ı Kerim, “fitnenin katilden beter” olduğunu buyurur (2/Bakara, 191).

Bugün üzerinde durmamız gereken “fitne”nin bireysel ve toplumsal ahlaki olgunlaşmanın çetin yolu olan “ateşin içinden geçmek” olan manası değil birliği tehdit eden ayrışma, insanların birbirini şeytanlaştırıp nefret objesi haline getirmesi ve bunun doğal sonucunda vukua gelen “iç karışıklık ve çatışma hali”dir.

Hadisler fitnenin bu versiyonuyla ilgili bize önemli bir perspektif vermektedir: “Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü’min olarak sabahlar, akşama kâfir olur; mü’min olarak akşamı bulur, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen, koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Adem’in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil).” (Ebu Davud, Fiten 2; Tirmizî, Fiten 33) Ebu Davud, “koşandan” kelimesinden sonra şu ziyadeyi kaydetmiştir: “Yanındakiler, ‘Bize ne emredersiniz (ey Allah’ın Resulü)?’ diye sorunca ‘Evinizin demirbaşları olun!’ buyurdu.”

Şu hadis de “fitne”nin sebepleri hakkında bilgi verir: Ebu Ümeyye eş-Şa’bânî, Ebu Sa’lebe’ye, Maide 105. ayetin anlamını sorar: “Ey iman edenler! Üzerinizdeki yükümlülük kendi nefislerinizdir. Siz doğru yola erişirseniz, sapan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.” Ebu Sa’lebe şöyle der: “Gerçekten bunu iyi bilen birine sordun. Ben aynı şeyi Resûlullah’a sormuştum: Demişti ki: “Ma’rufa (iyiliğe) sarılın, münkerden (kötülükten) kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen o zaman kendine bak, insanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibidir. O (sıkıntılı) günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir.” (Ebu Davud, Melahim 17; İbni Mace, Fiten 21)

Hadis-i şeriften anladığımıza göre “cimrilik, istifçilik, hırs, tamah, dünyaya tutkuyla bağlanmak ve yöneticilerin ehil ve bilgili kimselere danışmadan keyiflerince karar vermeleri” fitneye yol açar.

Allah’ın Elçisi, “fitne zamanı”nda Ebu Zer’e şöyle davranmasını öğütler: “Eğer kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan elbisenin kenarıyla yüzünü ört. Gelen hem senin günahınla hem de kendi günahıyla dönsün!” (Ebu Davud, Fiten, 2; İbni Mace, Fiten, 10) Bu hadisten şu sonuçlar çıkarılmıştır: “Kılıcın parıltısının galebe çalması”, kılıcı kullanmaktan kinayedir, yani kılıcını kullanma. “Elbisenin kenarıyla yüzünü örtmek”, düşmanı görüp korkmamak demektir. Yani “Onlar seninle savaşsa da sen savaşma!” Bu durumda gelenler “seni öldürmüş olmanın günahı ve diğer günahlarıyla dönerler” mânası anlaşılır.

Adem aleyhisselamın “iki oğlundan hayırlısı” Habil’dir. Kardeşi Kabil, onu öldürmek istediğinde; “Sen beni öldürmek için elini bana kaldırsan da ben seni öldürmek için elimi sana kaldıracak değilim. Çünkü ben, âlemlerin Rabb’inden korkarım.” (5/Maide, 28) demiştir. Bundan nefs-i müdafaanın meşru olmadığı anlamı çıkarılamaz, belki “zalim olmaktansa mazlum kalma”yı tercih etmeyi tavsiye eder.

Şimdi biz de çevremize bakıp koşanlara yürümelerini; ayaktakilere oturmalarını, yürüyenlerin durmalarını tavsiye edelim. Hız keselim, birbirimizi teskin edelim. Belki bu sayede öfke gazabına yakalanmış da elinde fitne ateşiyle koşar adım şehri yakmak isteyenlere engel oluruz. Olur ki merhameti bol Allah kalplerimizi telif eder, böylelikle içine yuvarlanmakta olduğumuz “ateş çukuru”ndan kurtulmuş oluruz: “Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete ererseniz diye, Allah, size âyetlerini böyle açıklar.” (3/Âl-i İmran, 103)

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.