Hikmet Gözünde Yalan
Yalan, kâfirce bir lâfızdır. İnsanı, burada, vicdan-ı umumînin ona er-geç muttali olmasıyla değersizliğe, ötede de Cehennem'e mahkum eder.
Yalan, müdahaneci; hakikat, ciddî ve müstağnî; yalan, zevzek ve hoppa; hakikat, vakur ve muhteşemdir.
Yalanın, hilenin, hırsızlığın, iftiranın yaygınlaştığı ülkeler harap; böyle ülkelerin ahalisi fakir, askerleri de ihtilâlcidir...
Yalancılık hangi kıyafete girerse girsin, kendini mâşerî vicdandan saklayamaz. Hele Hakk'ın nuruyla bakan erbâb-ı firâset nazarında asla!..
Yalanın revaç bulduğu ve meydanlar onunla inleyip durduğu zaman hakikatin dili koparılmış sayılır.
Vicdan-ı umumî bir denize benzer; yalanlar onun tâ ortasına kadar dahi sızsalar, yine onları toplar, sahile atar.
Yalanın, inkârın, tevilin, riyânın yüzüne tükürüp onları daima tahkir eden birisi varsa; o da vicdandır.
Yalan ve gösterişler gürültülü, hakikat ve samimiyet sessizdir. Yıldırımlar, gök gürültüsünden evvel hedeflerine varırlar...
Sızıntı, Ağustos 1990, Cilt 12, Sayı 139
- tarihinde hazırlandı.