Hikmet ve Fazilet
Fazilet, halk içinde minderde veya yerde oturur; gurur ise muhteşem koltuklara bile sığmaz. Gurur, kubbe görünümlü, tersine dönmüş bir kuyuya benzetilecek olursa, fazileti, ufka inmiş gibi görünen semâya benzetebiliriz...
Cehalet, gurura; hikmet, fazilete götürür. Gurur, cehaletin nesepsiz çocuğu; fazilet, hikmetin soylu evlâdıdır. Gurur, istibdat taraftarıdır; fazilet ise, hürriyet ve müsâvât...
Gurur, hep yalnızlık içinde dolaşır ve emsâl arar; fazilet, emsâlini bulmuşluğun huzuru içinde, sürekli halkla beraber olur.
"Zorla güzellik olmaz." derler, doğrudur. Büyüklük de zorla olmaz. Bunların her ikisini de mâşerî vicdan tayin eder.
Bazı kimseler vardır ki, onlara göre kendilerini beğenenler "nikbîn" (iyimser), beğenmeyenler de "bedbîn" (kötümser)dir. Bunlar, birincileri takdir eder, onlara bağırlarını açarlar; ikincileri de yedi köy kovarlar. Doğrusu, yedi köy kovulması gerekli olan da işte bu "hodbîn", yani bencillerdir.
Nikbîn, her şeyi iyi, bedbîn de her şeyi kötü görür. Bunların her ikisi de zararlıdır. İyiyi iyi, kötüyü de kötü görmek "hakikatbînlik"dir.
Sızıntı, Eylül 1990, Cilt 12, Sayı 140
- tarihinde hazırlandı.