Allah Resûlü’nün anne ve babası Cennetlik mi?

Allah Resûlü’nün anne ve babası Cennetlik mi?

Soru: Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir sahabiyle konuşurken, “Senin baban da, benim babam da Cehennem’dedir.” diyor. Hâlbuki asrımızın büyük imamı, Nebiler Serveri’nin anne ve babasının Cennetlik olduğunu söylüyor.[1] Ne dersiniz?

Bir kısım sahih kaynaklarda Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) kendi pederi hakkında böyle bir söz söylediği vâriddir. Malum olduğu üzere Efendimiz’in –ben öyle diyeceğim– peder-i muhteremleri Hazreti Abdullah, Fahr-i Kâinat Efendimiz küre-i arzı şereflendirmeden evvel ahirete irtihal etmişlerdi. Henüz yirmi küsür yaşlarındaydı. Hanifti ve puta tapmamıştı. Nikâhla evlenmiş bir insandı. Onun babası Abdülmuttalip de öyleydi. Zira Fahr-i Kâinat Efendimiz, “Ben –devirden devire, aileden aileye intikal ile seçilerek gelen– Âdemoğulları soyunun en temizinden naklolundum. Nihayet şu içinde bulunduğum (Hâşimî) câmiasından neş’et ettim.”[2] buyururlar. Hazreti Abdullah da nezih bir insandı. Peşinde dilberlerin yüzlercesi olduğu hâlde o Benî Zühre’den anaların anası, insanlığın en büyüğüne ana olan Hazreti Âmine’yle evlendi.

Allah Resûlü’nün “Senin baban da, benim babam de Cehennem’dedir.” buyurduğu hâdise, Efendimiz ile İmran’ın babası Husayn arasında geçmişti. Müşrikler, “(Sen sözü sohbeti yerinde, aklı başı yerinde bir insansın.) O, atalarının tapıp bağlanageldiği putları tezyif ediyor. Git onunla konuş, bundan vazgeçsin.” diyerek İmran’ın babası Husayn’ı, Efendimiz’e gönderirler. Husayn’ın oğlu İmran yeni Müslüman olmuştu. Husayn, Efendimiz’in huzuruna geldiğinde, daha çiçeği burnunda delikanlı olan oğlu İmran da orada oturmaktaydı. Babasını görünce yüzünü ekşitti. Husayn, Efendimiz’le konuşmaya durdu ve bir ara Allah Resûlü’ne şöyle bir soru sordu: “Yâ Muhammed! Sen mi hayırlısın yoksa baban mı?” Aslında bunlar, karşıdakini susturmak için başvurulan diyalektiklerdi. İşte bunun üzerine Efendimiz, “Senin baban da, benim babam da Cehennem’dedir.” buyuruverdi. Daha sonra da diyalog şöyle devam etti.

Ya Husayn, sen kaç ilâha kulluk yapıyorsun?

– Yedi tane yerde, bir de gökte olmak üzere sekiz ilâha kulluk yapıyorum.

Sana bir zarar isabet ettiğinde kime yalvarır, yakarırsın?

– Göktekine.

Malın helâk olduğunda kime yalvarırsın?

– Göktekine.

Demek ki O, senin dualarına tek başına icabet ediyor, sen ise O’na hiç gereği yokken ortak koşuyorsun! İslâm ol kurtul!

Bunun üzerine Husayn, ikna olur ve “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah” diyerek İslâm’a girer. Orada bulunan oğlu, sevincini babasına sarılarak gösterir. Bu manzara karşısında Efendimiz dolu dolu gözleriyle şöyle buyurur: “İmrân’ın yaptıkları gözümü yaşarttı. Biraz evvel babası içeri girdiğinde onu kâle almamış ve tazimde bulunmamıştı. Lâ ilâhe illallah deyince hemen kalktı ve babalık hakkını ödedi.”[3]

Yine bu minvalde başka bir hadis-i şerif daha vardır. Allah Resûlü bir gün, ashabının huzuruna hüzünle gelir ve “Anneme istiğfarda bulunmak için Rabbimden izin istedim fakat bana izin vermedi.” derler.[4]

Ancak bu rivayetlerin dışında, Allah Resûlü’nün anne ve babasının iman ettiklerine dair buyurdukları bir hadis-i şerifte ise Fahr-i Kâinat Efendimiz’in, Cenab-ı Hak’tan, anne ve babasını ihya buyurmasını istediği, Allah’ın da onları ihya buyurduğunu ve iman ettikleri rivayet edilmektedir.[5] Vâkıa bu hadis, hadis nakkadı nazarında tenkit edilerek zayıf olduğu söylenmiştir ama, meselenin çok tariklerle ele alınması, huffâzdan pek çoklarının bu mesele üzerinde durmaları, rüşd ve hidayetlerine dair başka deliller de bulunması, mesela hanif olmalarının muhtemel olması ve puta secde etmemiş olmaları, peygamber olmadığı bir devirde vefat etmeleri, fetret devrinin insanları olmaları gibi pek çok esbapla beraber bir de zayıf dahi olsa bu hadis-i şerif meseleye inzimam edince biz, Efendimiz’in annesinin ve babasının, daha evvel olmasa bile sonraları kurtulmuş olacakları kanaatindeyiz…

Burada akla şöyle bir soru gelebilir: “Fahr-i Kâinat Efendimiz niçin o zaman “…Cehenemdedir?” dedi de sonra kurtuldukları bişâretini verdi?” Efendimiz’in anne ve babası, muhtemelen o zaman cahiliye devrine ait bir kısım huylarından ötürü henüz berzahta bekliyorlardı. Ehl-i Cennet olduklarına dair bir emare ve nişan belirmişti. Ayrıca Hazreti Âmine vefat ederken beş-altı yaşındaki masum çocuğunun yüzüne bakarak şöyle diyordu: “Ben de her fâni gibi vefat edeceğim fakat geriye hiçbir fâniye nasip olmayan hayırlı bir evlat bırakıyorum.”[6] O büyük ana, hakikat gamzeden sima-i pâk-i Ahmedî’den çok büyük hakikatler keşfetmişti. İşte o evladının yüzü suyu hürmetine Cenab-ı Hak daha sonra onları berzah azabından kurtarmış ve Cennet-i Firdevs’e i’lâ buyurmuştu. Erhamürrâhimîn olan Hazreti Allah (celle celâluhu), hiç mümkün mü ki, bu kadar ümmet-i Muhammed’in elinden tutan Fahrurrusül Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) muhterem peder ve validesini Cehennem’e koysun!

Kaldı ki başta Buhârî olmak üzere muhaddisler şu noktayı da bize intikal ettirirler: Süveybe, Ebû Leheb’in cariyesi idi, âzât edildikten sonra bir müddet Efendimiz’i (sallallâhu aleyhi ve sellem) emzirmişti. Hayatı boyunca İslâm’a düşmanlık yapan Ebû Leheb, öldükten sonra Cehennem’de azap çekerken görülür. (Cenab-ı Hakk’ın muamelesi) sorulduğunda ise: “(Cehennem’de) hiçbir hayır görmedim. Fakat Süveybe’yi âzât ettiğimden dolayı şununla sulandım.” diyerek baş parmağıyla şahadet parmağı arasında bir delik gösterir.[7]

Evet, Cenab-ı Hak katında Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) çok yüce bir yeri vardır. Allah (celle celâluhu), Efendimiz’in, anne ve babasının Cennetlik olması için yaptığı duaları kabul buyurmuş ve onları Cennet’ine almıştır.

[1] Bkz.: Bediüzzaman, Mektubat s.435 (Yirmi Sekizinci Mektup, Sekizinci Risale Olan Sekizinci Mesele).
[2] Buhârî, menâkıb 23.
[3] İbn Hacer, el-İsâbe 2/87.
[4] Müslim, cenâiz 105; Nesâî, cenâiz 48.
[5] Bkz.: el-Aclûnî, Keşfü’l-hafâ 1/63.
[6] es-Suyûtî, el-Hasâisu’l-kübrâ 1/135.
[7] Buhârî, nikâh 20; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ 7/162.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.