Çoğu yalancılıktan ibaret
Üstad Hazretleri, kendisine zulmedenler için diyor ki: “Başlarını yesin! Dünyalarını tamamen bıraktığım ve ayaklarına dolaşsın, siyasetlerini büsbütün terk ettiğim halde, düşündükleri bahaneler, evhamlar, elbette asılsız olduğundan, onlara müracaat ederek, o evhamlara bir hakikat vermek istemiyorum. Eğer, uçları ecnebi elinde olan dünya siyasetine karışmak için bir iştiham olsaydı; değil sekiz sene, belki sekiz saat kalmayacak bir yerden sızacak, kendini gösterecekti. (…) Demek, Kur’an-ı Hakîm’in hizmetinin bütün siyasetlerin üstünde bir yüceliği var ki, çoğu yalancılıktan ibaret olan dünya siyasetine tenezzüle meydan vermiyor.” (…)
“Eski Said, bir mikdar siyasete girdi. Belki siyaset vâsıtasıyla dine ve ilme hizmet edeceğim diye beyhude yoruldu. Gördü ki, o yol şüpheli, müşkilatlı ve bana nisbeten fuzuli. Hem en lüzumlu hizmete mâni, tehlikel
i bir yoldur. Çoğu yalancılık ve bilmeyerek ecnebi parmağına alet olmak ihtimali var.”“Kur’an-ı Hakîm’in hizmeti, beni şiddetli bir surette siyaset âleminden men etti. Hatta düşünmesini bile bana unutturdu.”
“Siyaset cereyanlarında hem muvafıkta, hem muhâlifte o nurların âşıkları var. (…) Elhamdülillah! Siyasetten sıyrılıp uzak durma sebebiyle, Kur’an’ın elmas gibi hakikatlarını siyaset propagandası ithamı altında cam parçalarının kıymetine indirmedim.”
Âyet-i kerimesinin fermanı ile; zulme, değil yalnız âlet olanı ve taraftar olanı, belki azıcık bir meyil edenleri de dehşetle ve şiddetle tehdit ediyor. Çünkü küfre râzı olmak, küfür olduğu gibi, zulme râzı olmak da zulümdür.“Muîn-i zâlimin dünyada erbâbı denâettir.
Köpektir zevk alan, sayyad-ı bî insafa hizmetten!
“Evet, bazıları yılanlık ediyor, bazıları köpeklik ediyor. Böyle mübarek bir gecede, mübarek bir misâfirin, mübarek bir duada iken, hafiyelik edip, güya cinayet yapıyormuşuz gibi ihbar eden ve taarruz edeni elbette bu şiirin meâlindeki tokada müstehaktır.”
“Bütün onların bu tazyik ve baskıları, Kur’an nurlarını ışıklandıran gayret ve himmet ateşine odun parçaları hükmüne geçiyor, ateşini, alevini artırıp parlatıyor. O tazyikleri gören ve gayretin hararetiyle genişleyen o Kur’an nurları, Barla yerine bu vilayeti, (Isparta’yı), belki memleketin pek çok yerini bir medrese hükmüne getirdi. Onlar, beni bir köyde mahpus zannediyor. Zındıkların rağmına olarak bilakis, Barla, ders kürsüsü olup; Isparta gibi çok yerler medrese hükmüne geçti… Elhamdülillah… Bu, Rabb’imin bir fazlı, bir ihsanıdır.”
Onun için biz, şeytandan Allah’a sığındığımız gibi kudsî hizmetimize yoğunlaşıp siyasetten uzak duracak ve vereceği zarardan yine Allah’a sığınacağız… Bizim çok güzel bir işimiz var. Bu kudsî Kur’an ve iman hizmetimiz dışında her şeye gözümüzü ve kulağımızı kapatacağız; işimize bakacağız...
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/abdullah-aymaz/cogu-yalanciliktan-ibaret_2225987.html
- tarihinde hazırlandı.