Refah'ı Kapatmazlar

Refah Partisi'ne oy veren vatandaşların bir bölümünün daha önceki hükümetlerin meydana getirdiği gayri memnunlar olduğunu hatırlatan Fethullah Gülen Hocaefendi, bu partinin gerçek oyunu yüzde 15 civarında tahmin ettiğini ifade etti.

Amerika'da Türk gazetecilerle görüşen Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Türkiye'deki sosyal ve siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerinin bir bölümü Refah Partisi'ne ilişkindi. Hocaefendi'nin RP mülahazalarından birini bu partinin gerçek oy yüzdesiyle ilgili tahmini oluşturuyordu. İşte Hocaefendi'nin RP değerlendirmeleri ve RP tahminleri...

Refah'ın Oyu

'Büyük ölçüde, aslında, Refah'ın aldığı oylar, bana göre, bilemiyorum, Refahlı dostlarımız rencide olabilirler, Refah'ın oyu yine yüzde 15'tir zannediyorum. Türkiye'de böyle güçlü, güven veren bir hükümet olmadığından dolayı Refah'taki oyların bir bölümü itibarıyla gayri-memnunların oylarıdır. Gayri memnunlar bir araya gelerek bir şeyi, bir partiyi öne çıkarabilirler. Fakat onlar kalıcı olmadıklarından dolayı yapmalarından daha çok yıkabilirler. Kimisi ev peşindedir, kimisi mahalle peşindedir, kimisi göç probleminin halli peşindedir, kimisi küçük bir destek peşindedir... Bütün bu telakkiler, bu anlayışlar, zannediyorum oy potansiyelinin bir bölümünü bu yöne tevcih etmiştir. Ben şimdi mağduren, mazlumen böyle itilerek, bir kenara itildiler, dolayısıyla bu millet mazlumun mağdurun yanında yerini alarak oy bakımından daha bir zenginleşmiş olarak karşımıza çıkacaklar şeklinde de düşünmüyorum.

Sizce RP'nin kapatılması Refah'ın seçmenleri açısından, Türkiye'nin genel dengeleri açısından nasıl bir sonuç doğurabilir?

Amerika'daki yetkililerden, bana intikal ettiği kadarıyla, Refah Partisi'nin kapatılacağı merkezinde düşünceleri, mülahazaları var. Ben eskilerin ifadesiyle bila kayd-u şart o mülahazaya katılmıyorum. Kapamayabilirler. Kapama bir iştir yani. Refah Partisi'nden kurtulmak isteyenler için kapamak bir iştir. 5 sene de bunlar seçme seçilme hakkını kaybederler. Ve Fransız Kralı'nın atına Fransızca öğretme hikayesi. Bakalım, ya kral olur, ya at olur, ya biz oluruz mülahazasıyla hareket etmek gibi bir şey oluyor. Bunu yapmak isteyenlerin kendileri açısından, makul olanı Refah'ı kapatmamak, mahkemeyi devam ettirmek, mahkeme devam ederken seçime girmek. Seçim sath-ı mailine girilirken Refah'ın mahkemesinin devam etmesi, Refah'a olan güveni sarsar, kapatılacak bir parti mülahazası hasıl eder, oy verilmez ona. Daha demokratik bir yolla... Fakat o oylar Refah'a yakın partilere kayar büyük ölçüde, maksat hasıl olur. Belki böyle yapmayı tercih ederler. Böyle yapma da, toplum tarafından birilerini büyük ölçüde töhmet altına itmez. Mahkemedeydiler, karar verilmemişti, kapatılmamıştı. Ne yapalım, millet tercihini bu istikamette yaptı, diyebilirler. Zannediyorum, kendilerince böyle bir yolu daha makul bulup bunu seçebilirler.

Efendim. Mağduriyet hissinden dolayı tam tersi bir tepki de olamaz mı?

Türk toplumunu biraz biliyorum. Öyle olacağına ihtimal vermiyorum. Refah, partiler içinde teşkilatlanma bakımından, organize bakımından, üye kaydı bakımından, yüksek bir performans göstermiştir. Bunu kimse inkar edemedi. Diğer partiler zaten o kadar çalışsaydı, o kadar can siperane mücadele verselerdi, zaten Türkiye'de dengeler bu ölçüde bozulmazdı. Refah çalıştı, ama büyük ölçüde gayrimemnunların oyuyla büyüdü. Halk diğerlerinden ümidini kesti, aradığını bulamadı. Vefa umarken hükümetlerden, gözü her defasında hicranla doldu ve kaçtı. Kaçanların oyları gitti. Refah havuzunda toplandı. Ben öyle bir durumun yeniden yaşanacağına ihtimal vermiyorum.

İyimserlik sayılabilir bu, birilerine göre kötümserlik de sayılabilir. İhtimal vermiyorum. Çünkü, bir de şu var yani; Refah çizgisinde yayın yapan bir televizyon var. Seyircisi bellidir. Demek ki bilerek ve şuurlu olarak bir düşünceyi bir anlayışı iltizam etmekten daha çok belli beklentilerle onu iltizam ediyor, arkasından geliyor. Refah Partisi'nin hissiyatına, politik mülahazalarına tercüman olan gazeteler var. Bunların bütününü toplasanız 50 bin tirajı olmaz. Bu bir şeyi gösteriyor. Görülen şey şudur: Demek ki Refah seçmenlerinde, Refah'ın oy potansiyelinden daha ziyade kitle ruh haleti müessir oluyor. Kitle psikolojisi değerlendirilerek yönlendiriliyor. Yoksa düşüne düşüne, taşına taşına herkes orada kendi hür iradesiyle bir seçim yapmıyor yani. Vakıa kitle hareketlerinde ve kitlede kendileri hareket ediyor gibidirler; ama aslında kitle psikolojisini siz de çok iyi bilirsiniz; böyle giderken döner birdenbire bu tarafa doğru giderler. Hedef bu taraftadır, bu tarafa doğru giderler. Büyük ölçüde Refah da öyle olmuştur. Refahlı dostlarımız dilerim bundan müteessir olmazlar. Ama bu bir gerçektir. İfade edilmesinde yarar var. Çünkü bir Refah gerçeğinin yanında bir Türkiye gerçeği vardır. Tercihimiz hep bu istikamettedir.

Refah'a oy veren kitlenin radikalleşmesi ya da kendini gittikçe sisteme muhalif hissetmesi gibi bir sorunla karşı karşıya Türkiye. Refah'a mensup birçok insan kendini direkt devletle ya da sistemle ya da diğer partilerle karşı karşıya bir durumda hissediyor, alternatif gibi hissediyor. Bu kitlenin radikalleşmesi Türkiye için sorun olmayacak mı?

Aslında Türkiye bu türlü sorunlara öteden beri sebebiyet verdi. Yani 27 Mayıs yaşandı. Burada da belli tavırlar ortaya kondu ve sertçe davranıldı. Milletin büyük çoğunluğu da belki sertçe davranmaya zorlandı. Belli ölçüde 12 Mart'ta da oldu. Bu hadiseleri de içinde olarak duyduk, yaşadık, hissettik. Sonra 12 Eylül oldu. Orada da yine bir kesim küstürüldü. Fakat Türk toplumu büyük çoğunluğu itibariyle esasında çok basiretli hareket etti. Yani bir kısım mağduriyetleri, mazlumiyetleri kin ve nefrete vesile kılmadı, basiretli davrandı. Hatta ben Attila İlhan'ın bir yerdeki konuşmasını dinlemiştim. Bana çok enteresan gelmişti. Tanzimat'tan bu yana demişti, Türkiye'nin meselesini veya Osmanlı Devleti'nin meselelerini, Cumhuriyet dönemi dahil, hep aydınlar karıştırmıştır, halk yığınları gelmiş onu düzeltmiştir. Halk, isterseniz buna içgüdü deyin, insiyak deyin, onda iyiyi, doğruyu, güzeli seçme gibi böyle bir bizim bilemeyeceğimiz, herhangi bir kıstasa vuramayacağımız bir kabiliyet var, bir istidat var. Bakıyorsunuz, biz her şeyi darmadağınık ediyoruz, o geliyor biiznillah düzeltiyor.

Radikal Bir Tepki Olmaz

Ben burada öyle bir mazlumiyete, mağduriyete uğramış olmanın büyük bir çoğunluğu radikalizme iteceğine kani değilim. Çünkü çoğu zaten şuurluca, bilerek o meselenin içinde değil yani belli vaatlerden ötürü. Hatta sorulsa bile üzerinde durmak istemiyorum. Çünkü zaman ve tarih o mevzuda artık başka şekilde üzerinde durulmayacak ölçüde tefsirini, yorumunu ortaya koymuştur. Biz hepimiz de bir yönüyle böyle bir mülahaza karşısında bu işe evet diyebiliriz. Yani; çoğumuz evet diyebiliriz. Ne var ki, sekiz-dokuz aylık bir süre zarfında gördük ki o vaadedilen meselelerin öşrü bile -malum öşür onda bir vergidir- yapılmadı. Millet çok şey anladı. Bir nabız tutulsa anlaşılacaktır.

Ben, başkaları gibi böyle toplumumuzun provoke edilmezse, tahrik edilerek sokağa dökülmezse bu türlü olumsuz şeylere karşı çok basiretli davranacağına kaniyim. Böyle bir radikalizme girmeyeceğine kaniyim. Sağda da bu böyledir, solda da böyledir. O kesimde de bu kesimde de böyle bir marjinal kesim kendi dedikleriyle kalacak, fakat kitlelere dediklerini yaptıramayacaklardır. Tabii bunlar da benim kehanetim sayılabilir. Ama ben toplum içinden geldim. Ve bu toplum eğer camide varsa kahvede varsa, ömrümün yarısına yakını kahvelerde sohbet ederek, camilerde vaaz ederek geçti; milletimiz ne yapar, ne yapmaz, onu çok iyi biliyorum. Tahrik edildiğinde bir kısım yanlışlıkları yapmıştır; ama hiçbir kesimin uzun süre bu büyük yanlışlıklara iştirak etmesi, katılması görülmemiştir ve bundan sonra da görülmez.

Türkiye'deki siyasi tıkanıklığın genel sebepleri nelerdir ve nasıl aşılabilir?

Vallahi o çok büyük bir destan, onu siyasilere sormak lazım. Bu Siyasi Partiler Kanunu'ndan alın da delegelerin seçimine kadar; ondan büyük ölçüde her partinin başına gelen insanın sultasını devam ettirme arzusuna kadar ve bu problemleri kanunlarla, mevzuatla Meclis'te çözebileceğimize anti demokratik yollarla çözmeden alın da işte son zamanlarda olan müdahalelere kadar pek çok faktör var ki Türkiye'de değişik çıkmazlar hasıl ediyor, açmazlar meydana getiriyor. Bunu bir televizyon kanalında ariz ve amik arzettim.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.