Zambiya İle İş Birliğinde İlk Briket
Fakirlik ve hastalıklarla boğuşan Zambiya'da, bir süre önce temeli atılan Türk okulunun ardından, ilk kez bir Türk iş adamı da briket ve kaldırım taşı üretimine başladı.
Burkina Fosa’daki Türk okulunda görevli bir eğitimci, bir gün Burkina Fasolu bir öğrenci velisinin ricasıyla karşılaşır. İş adamının niyeti Türkiye’nin önde gelen bir seramik markasından mal almaktır. Türk eğitimci hemen telefona sarılır. Fakat "Ben Burkina Faso’dan arıyorum..." demeye kalmaz, karşıdaki ses "Ne fasa fisosu kardeşim" der, kapatır. Eğitimci vazgeçmez, bir daha dener. Bu sefer, "Bakın biz şaka yapmıyoruz. Gerçekten Afrika’dan, Burkina Faso’nun başkenti Ouagadougou’dan (Ogadugu’dan) arıyoruz..." der ama karşıdaki muhatap bu kez "Ogadugu mu? Bırakın dalga geçmeyi" der, yine kapatır telefonu. En son faks yoluyla çözülür problem.
Bu hikâyeyi, iş adamı Necati Adanur’dan dinliyoruz. Afrika’yı iyi tanıyan, Zambiya’da yatırıma soyunmuş ilk Türk iş adamı o.
Birkaç yıl önce yaşanmış bu hikâye, aslında yıllar boyu Afrika kıtasına bakışımızın, oradan ne kadar uzak olduğumuzun çok çarpıcı bir örneği. Fakat artık Türkiye değişiyor, insanları, kurum ve kuruluşları ve şirketleri değişiyor. İş dünyası dünyanın dört bir yanında iş kovalıyor. Ama hâlâ alınacak çok yol var.
Hükûmetin 2005 yılını "Afrika Yılı" ilan etmesiyle başlayan "Kara Kıta"ya açılım, geçen yıl Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün inisiyatifiyle 50’ye yakın Afrika ülkesinin cumhurbaşkanı, başbakan veya bakan düzeyinde katılımıyla gerçekleşen Türkiye-Afrika zirvesiyle devam etti. Türkiye’nin geçici BM Güvenlik Konseyi üyeliğiyle yoğunlaşan bu kıta ile ilişkiler, bölgede açılan yeni elçiliklerle ivme kazandı. Bunun yanında TİKA’nın açtığı ofisler, THY’nin başlattığı seferler de açılımı destekledi.
Türk okullarının bu kıtada eğitim vermeye başlaması ise çok daha öncesine, 1990’lı yıllara kadar uzanıyor. Bugün 53 Afrika ülkesinin 35’inde Türk okulu bulunuyor. Ve açılan okulların gelişen ilişkilerde kilit rol oynadığını gittiğiniz her yerde müşahede ediyorsunuz.
Zambiya, düne kadar ilişkilerin neredeyse sıfır olduğu bir ülkeymiş. Hâlen ne Zambiya’nın Türkiye’de, ne de Türkiye’nin Zambiya’da büyükelçiliği var. Fakat Afrika’ya açılım çerçevesinde, diğer bazı Afrika ülkeleriyle birlikte gelecek sene Lusaka büyükelçiliğimiz de açılacak. Bu ülkedeki fahri konsolosumuz ünlü bir avukat olan Willa Mungomba. Kendisi eski Devlet Bakanı Kemal Derviş’in ABD’den arkadaşı, temeli yeni atılan Türk okulunun da danışmanı. Geçen yıl faaliyete geçen Zambiya’nın Türkiye fahri konsolosluğunu da Dr. Bülent Göktuna yürütüyor.
Afrika kıtasını ekvator çizgisiyle ikiye ayırdığınızda, güneyde kalan kısmın göbeğine Zambiya düşüyor. Etrafını Demokratik Kongo, Tanzanya, Malavi, Mozambik, Zimbabve, Botsvana, Namibya ve Angola çevrelemiş. Denize çıkışı yok ama komşularından Kongo, Namibya ve Angola’nın Atlantik’e, Tanzanya ve Mozambik’in de Hint Okyanusu’na kıyısı var.
Türkiye’den Zambiya’ya doğrudan uçak seferi yok. Ama THY ile Kenya (Nairobi) veya Güney Afrika’ya (Johannesburg) uçtuktan sonra, ikinci bir uçakla ulaşmak mümkün. Ayrıca Londra veya Addis Ababa üzerinden de direkt uçulabiliyor. Deniz taşımacılığında da en çok Güney Afrika’nın Durban, Tanzanya’nın Darusselam limanı kullanılıyor. Mozambik’in Beira limanı da diğer bir alternatif.
Eski bir İngiliz sömürgesi olan Zambiya’nın eski adı Kuzey Rodezya, Güney Rodezya ise bugünkü Zimbabve idi. Rodezya ismi De Beers madencilik şirketinin kurucusu İngiliz Cecil Rhodes’den geliyor. Rhodes, 1889’da, ülkede bulunan maden ruhsatlarının tamamını, yerel yöneticilere verdiği değersiz hediyeler karşılığında elde eden bir zat.
Sömürgecilik döneminden kalma Rodezya ismi 1964’te ilan edilen bağımsızlıkla birlikte Zambiya olmuş. 2009 tahminlerine göre ülke nüfusu 12,9 milyon. Ülkede sekiz büyük etnik grup, 73 kabile bulunuyor. Zambiya, 1400 dolar civarındaki kişi başına geliriyle dünyanın yoksul ülkeleri arasında. Resmî dil İngilizce, ama 70’in üzerinde mahalli dil var. Trafikse İngiltere’de olduğu gibi soldan akıyor. Bağımsızlığını kazandığı tarihten bu yana siyasi istikrar söz konusu.
Sıtmaya Karşı Savaş
Ülkenin başta sağlık olmak üzere ciddi sorunları var. Sıtma ve AIDS hastalığı geniş kitleleri ilgilendiren önemli bir sorun.
Bugün, önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen, dünyada her yıl bir milyon insan sıtmadan ölüyor. Ölüm vakalarının yüzde 90’ı, hastalığı bulaştıran sivrisinek türlerinin yaşadığı Afrika’da. Ölenlerin yüzde 85’i ise 5 yaşın altındaki çocuklar. Özellikle Sahra Çölü’nün güneyindeki ülkelerde ölüm oranı çok yüksek. Zambiya da bu bölgede yer alıyor. Ülkede her yıl 50 bin kişi sıtmadan hayatını kaybediyor. Ülkedeki çocuk ölümlerinin yüzde 40’ı da yine bu hastalıktan.
İmkânları sınırlı Zambiya’da, bazı uluslararası kuruluşların, misyoner örgütlerinin ve uluslararası şirketlerin sağlık alanındaki faaliyetleri dikkat çekiyor. Bu arada bazı ilaç şirketlerinin çalışmaları da var.
Sıtmayla mücadele için, Zambiya Sağlık Bakanlığı, İsviçreli ilaç şirketi Novartis’le de ortak bir çalışma başlatmış. Novartis Sıtma Girişimi program sorumlusu Hans Rietveld, proje kapsamında Zambiya hükûmetine sıtma ilaçlarını maliyetine verdiklerini söylüyor.
Zambiyalı Zambulans’ı Keşfetmiş
Zambiya Sağlık Bakanı Kapembwa Simbao da, uygulamaya koydukları projeler sayesinde sıtma hastalığını kontrol aşamasına geldiklerini, ölümlerin 2006’dan bu yana yüzde 66 azaldığını söylüyor.
Zambiya’nın sağlıktaki sıkıntısı sadece sıtma değil tabii ki. AIDS, diğer bazı Afrika ülkelerinde olduğu gibi burada da büyük sorun. Çocuklar, bu hastalıkta da hedefte. Sıtmayla mücadele bir noktada kolay ama AIDS için aynı şeyi söylemek zor. Zambiya, bu konuda da dünyadan yardım ve iş birliği bekliyorlar.
Sağlık Bakanlığı, ülkenin şartlarına uygun çözümler üretmeye çalışıyor. Dünyanın hemen her yerinde hasta taşıma işlemi bildiğimiz ambulansla yapılır. Fakat Zambiya’da farklı bir yöntem de devreye sokulmuş. Doğru düzgün yolun bulunmadığı köylere ve daha küçük yerleşim birimlerine ulaşabilmek için bisikletlerin çektiği iki tekerlekli sedyeler geliştirilmiş. Zambiyalı yetkililer, üstü kapatıldığında bir kabine dönüşen aracın adını da koymuş: Zambulans.
Özbek Doktorlar da Zambiya’da
Sağlık demişken, bu ülkede sağlık hizmeti veren 52 Özbek doktordan da bahsetmek gerekiyor. Özbekistan ile Zambiya arasında varılan mutabakat gereği, 15 yıldır bu ülkede sağlık hizmeti veriyorlar. Sözleşmeleri üçer yıllık ama isterlerse süreyi uzatabiliyorlar. Özbek doktorların sadece başkentte değil, diğer bölgelerde de görev yaptıklarını öğreniyoruz.
Zambiya fakirlik ve hastalık sorunları yanında, her ülkeye nasip olmayan zengin bir potansiyele sahip. Özellikle madencilikte. Ülke, hâlihazırda dünyanın en büyük bakır cevheri üreticileri arasında. Bunun dışında altın, nikel, kurşun, çinko, demir ve manganez de çıkarılıyor. Henüz işletilmeyen elmas, zümrüt, ametist, akvamarin, yakut ve lal taşı gibi değerli taş rezervleri bulunuyor. Su kaynakları bol, tarım potansiyeli yüksek. Zambezi nehri üzerindeki Viktorya Şelaleleri (Yerel adıyla Mosi-oa-Tunya yani "gürleyen duman") dünyanın en büyüğü ve önemli bir turizm merkezi. Uzunluğu 1,7 km, yüksekliğiyse 128 metre.
Ülkenin asıl sahipleri uzun yıllar sömürülmüş. Asırlar önce misyonerleriyle, sömürgeci mekanizmalarıyla gelen Batılılar hâlâ etkili konumda. Ama her şeye rağmen, insanlar sakin, ülkede asayiş problemi yok. "Beyaz adam"a karşı kin, nefret hissetmiyorsunuz çarşıda, pazarda.
İlk Türk Tesisi: "Money Factory"
Ülkedeki tek Türk iş adamı Necati Adanur. Beş ay kadar önce gelmiş buraya. Aslen Trabzonlu, İstanbul’da metal sanayiinde faaliyet gösteren şirketi var. Burada da briket ve kaldırım taşları üretimine soyunmuş. Tesisin makinelerini Türkiye’den getirtmiş. Montaj yapılırken, yoldan geçen İngiliz asıllı bir iş adamının dikkatini çekmiş. Adanur’un anlattığına göre, "Money factory" dediği makinelerin nereden geldiğini sormuş. Arkasından, Güney Afrika’ya verdiği siparişi iptal etmek istediğini, kendisine briket yapıp yapamayacaklarını sormuş. Yani, ilk iş teklifi de böylelikle gelmiş.
İngiliz’in "money factory" demesi boşuna değil. Bu tür yatırımlara çok ciddi ihtiyaç var. Türk girişimciler, gerek inşaat gerekse diğer sektörlerdeki tecrübe ve imkânlarıyla önemli işlere imza atabilirler. Adanur, "Türk şirketleri için çok iş var. Madencilikten inşaata, tekstilden tarıma kadar. Çinliler akın akın geliyor, bizden kimse yok. Şirket kurmak zor değil, benim üç günümü aldı. Mevzuat konusunda sıkıntı yok." diyor.
Zambiyalı iş adamı Siraz Patel ise, Zambiya’daki en önemli sıkıntının, ülke zenginliklerinden halkın yeterince pay alamaması olduğunu belirtiyor. Bir şeylerin değişebilmesi için önce eğitime sonra diğer yatırımlara ve iş birliği imkânlarına dikkat çekiyor. "Zambiya için eğitim hayati bir konu. Bir okul yetmez, Türklerden daha çok okul ve yatırım bekliyoruz." diyen Patel, sahibi olduğu African Steel Zambia şirketiyle çelik ticareti yapıyor. TUSKON’un İstanbul’daki zirvesine katılmış ve şu an bir Türk ortakla maden işletmeciliği için görüşmelere başlamış.
Türk Okulu 2011’de Açılıyor
Buraya Necati Adanur’dan daha önce eğitim yatırımı için gelen bir isim var. Horizon Educational Trust’ın başkanı Medet Önel. Başkent Lusaka’da bir okul açabilmek için, eşi ve biri 4 diğeri 5 yaşında iki çocuğuyla 8 ay önce gelmiş.
Okulun temeli, hükûmetin şehrin en güzel semtinde tahsis ettiği 25 dönüm arazi üzerine kısa bir süre önce atılmış. Medet Önel, okulun 2011’in ocak ayında eğitime başlayacağını belirterek, "Hedefimiz, ilk yıl 200 öğrenci ile başlamak. Anaokulu, ilkokul ve ortaokul olarak eğitime başlayıp, mezunlarla liseyi açacağız" diyor. Üniversite açılmasını da isteyen hükûmet, üniversite inşaatı için de arsa sözü vermiş. Önel, Cumhurbaşkanı Rupiah Banda’nın kendilerine yakın ilgi gösterdiğini anlatıyor. Cumhurbaşkanı, Önel’i kabulünde okul inşaatının bir an önce tamamlanmasını istemiş, açılışı da bizzat kendisinin yapacağını söylemiş.
Birkaç ay önce, Zambiya Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı, Zambiya’nın Güney Afrika Büyükelçisi, Yükseköğretim Kurulu Başkanı, Millî Eğitim Bakanlığı Planlama Müdürü ve Lusaka Bölgesi Millî Eğitim Müdürü, Türkiye’yi ziyaret etmiş. Bazı üniversitelerle ilk ve ortaöğretim kurumlarında incelemelerde bulunan heyet, gördükleri karşısında çok etkilenmiş. Türkiye ile eğitim alanında daha sıkı iş birliği yapmak istediklerini ifade etmişler.
Okulun inşaatını ziyaret edip biz de harç atıp "hayırlı olsun" diyoruz. Bu arada bir şey dikkatimizi çekiyor. Temel kazılırken ortaya çıkmış toprakla karışık cevher parçaları. Aynı zamanda okulun sponsorlarından iş adamı Necati Adanur, hemen devreye girip, "Bunlar demir cevheri. Burada çok normal bir şey bu, şehir içinde bile." diyor. İşte Zambiya böyle bir yer, maden için derinlere inmeye gerek yok.
Bu arada ülkede İngiliz, Amerikan ve Portekizlilere ait kolejlerin uzun yıllardan beri faaliyette olduğunu da hatırlatalım.
Medet Önel, "Türk iş adamları burada ne yapabilir?" sorumuza da şu cevabı veriyor: "Madencilik işine, özellikle bakır işletmeciliğine girebilirler. Çiftlikler kurabilirler. Türkiye’den gıda, hazır giyim ve tekstil, inşaat malzemeleri gibi ürünler getirebilirler. Ayrıca makine satışı, inşaat, yol yapımı ve başka altyapı projelerine girebilirler."
Medet ve Necati beyler dışında, "eş durumundan" Zambiya’da olan Türk vatandaşları da var. Bu kişiler, Türkiye’den Zambiya’ya gelin gelmiş. Biri Lübnanlı bir mühendisle, diğeri Zambiyalı bir avukatla evli. Bir bayanın da Fransa büyükelçiliğinde çalışan bir Fransız’la evli olduğunu öğreniyoruz.
Dış Ticaret Gelişiyor
Türkiye ile Zambiya arasındaki ticaret ne yazık ki çok düşük seviyede. Evet, 5 yıl öncesiyle mukayese edildiğinde ticaret hacmi büyük bir sıçrama kaydetmiş ama rakam çok yüksek değil. Tablodan da görüleceği gibi, 2008 yılındaki hacim 12,6 milyon dolar. Kriz sebebiyle, 2009’daki hacmin biraz daha daraldığı görülüyor.
Türkiye’nin bu ülkeye sattığı ürünlerin başında makine ve cihazlar, tekstil ürünleri, ulaşım araçları, elektrikli cihazlar, kimya sanayi ürünleri geliyor. İthalatta ise öne çıkan kalemler, demir dışı metaller, tekstil lifleri ve mamul eşya.
Türk şirketlerinin özellikle gıda, inşaat malzemeleri, tekstil ve giyim başta olmak üzere pek çok alanda mal satma imkânı var. İthalat konusunda da metal cevherleri başta olmak üzere hammadde alımı cazip.
Zambiya, her ne kadar Türkiye’ye çok uzak olsa da, devlet yetkililerinin ilgisi, insanlarının yaklaşımı o uzaklığı yakın ediyor. Özellikle kırsal kesimdeki hayat, bize çok da yabancı değil.
- tarihinde hazırlandı.