Buraya Sadece Bavulla Gelir
Fethullah Gülen'in amcasının oğlu Necdet Gülen, Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi yazarı Serhat Akkan'a Fethullah Gülen'e ilişkin bilgiler verdi. Gülen, "Onun kitapları vardır, takım elbiseleri vardır, bir de küçük valizi... Başka hiçbir mal varlığı yoktur." diyor.
Serhat Akkan, Fethullah Gülen'in doğduğu Korucuk Köyü'ne gitti, Gülen'in akrabaları ve köylüleri ile konuştu. Korucuk'ta mütevazı bir hayat süren Necdet Gülen, amcasının oğlu Fethullah Gülen'e ilişkin ilginç bilgiler verdi.
Necdet Gülen'in sorulara verdiği cevaplar aşağıda:
SA: Fethullah Gülen'in Erzurum'dan çıkışı nasıl oldu?
NG: Erzurum'dan askerliğini yapmadan önce ayrıldı. İlk olarak Edirne'ye gitti. Annesi tarafından bir akrabası Edirne'deydi, onun yanına gitti. Hocaefendi Edirne'ye gittiğinde babası da Hüseyin ismindeki akrabalarına bir mektup yazıyor. "Bizim çocuk oraya geldi, ona bir iş verseniz, onunla ilgilenirseniz çok sevinirim" diyor... Dayı tarafından olan akraba da gidip Hocaefendi'yi buluyor... Hüseyin Efendi de gidip oranın müftüsüyle görüşüyor, durumu izah ediyor.
Müftü, "Akşama bir görüşelim bakalım, kabiliyeti varsa camide görev veririz, vazifesini yapar" demiş. Bunun üzerine Hocaefendi ile birlikte müftünün yanına gidiyorlar. Akşam namazını kıldıktan sonra müftü bazı ayetler okuyor ve ardından Hocaefendi'ye sorular soruyor.
Hocaefendi, bu ayetlerin tam detaylı manalarını açıklayarak, müftünün her sorusuna cevap veriyor. Müftü duruma çok şaşırıyor. Hüseyin amcaya işaret ediyor ve dışarı çıkıyorlar. Müftü, "Bu bize soru sorarsa ben cevap veremem, bu benim bile bilmediğim cevaplar verdi. Bunu hemen bir camide göreve başlatalım" diyor bizim Hüseyin amcaya... Hocaefendi de bu şekilde başlıyor Edirne'de çalışmaya... Hem vaaz veriyor, hem namaz sonrasında sohbetlere gidiyormuş. Daha sonraki dönemde Hocaefendi'nin vaazları ve sohbetleri Edirne'de de dilden dile dolaşmaya başladı.
SA: Daha sonraki dönemde Erzurum'a geldi mi? Bu esnada kendisiyle irtibatınız oldu mu?
NG: Daha sonra Edremit, Kırklareli ve İzmir tarafına geçti Hocaefendi. Vaazlarına oralarda da devam etti. O gün bugündür Hocaefendi hep dışarıda. Hocaefendi iki üç senede bir köyümüze gelirdi ilk yıllarda. Yarım saat kadar kalır, giderdi... Geldiğinde de 30-40 misafiri olurdu her seferinde. Sadece bir ayran içecek zamanı olurdu. Beraberinde gelen misafirler ayakta beklemesinler, rahatsız olmasınlar diye çok kısa kalırdı. Zamanla buralardan uzak kalmaya başladı. Akrabaları olarak bizler uzak kaldık kendisine, göremiyoruz artık Hocaefendi'yi...
SA: En son ne zaman gördünüz kendisini?
NG: En son 1995 yılında köye geldi Hocaefendi. Son gelişinde 10 gün burada kalmayı planlamıştı. Bizler de ona göre hazırlıklarımızı yapmıştık. 100 kişi ile beraber geldi köyümüze. Köye geldiğini haber alan herkes buraya akın etti. Türkiye'nin her vilayetinden ziyaretçiler geldi. Uçağa binen, arabasına atlayan Hocaefendi'yi görmeye geldi. Köy birden insandan geçilmez oldu. Hocaefendi gelen her kişiyle görüşüyordu, kimseyi kırmıyor, geri çevirmiyordu. Gruplar halinde insanlar Hocaefendi'nin yanına giriyor, ona sorular sorup, sohbetini dinliyordu. Her grup 10-15 dakika kadar Hocaefendi'nin yanında kalıyor ve çıkıyordu. Bu tempo gece saat 2.5'a kadar devam etti. Ertesi sabah erken saatlerde yine aynı yoğun tempo devam etti. Hocaefendi sorulan soruları cevaplamaktan bitkin düşmüştü. Akşam saat 5 olduğunda rahatsızlandı. Kendisini apar topar Erzurum'a hastaneye götürdüler. Hocaefendi'nin köyümüze son gelişi de böyle oldu. Son gelişinde sadece bir gece kalabildi.
SA: Fethullah Gülen'in herhangi bir eşya saklıyor musunuz?
NG: Kendisine ait hiçbir şey yok. Son geldiğinde namaz kılarken giydiği cüppeyi bırakmıştı. O gittikten sonra cüppesini hatıra olsun diye saklamak istemiştim ama o kalabalıkta cüppesi de kayboldu. Gelen misafirler hatıra olsun diye almışlar.
SA: Peki daha sonraki dönemlerde hiç irtibat kuramadınız mı kendisiyle?
NG: Artık hiç irtibat kuramıyoruz kendisiyle. Sadece bayramda, seyranda yakınlarından selam alıyoruz, selam gönderiyoruz. Birileri gidip gelirse ancak öyle haber alabiliyoruz. Ne telefonu var, ne adresi... Öyle her bayramda selam gönderme fırsatımız bile olmuyor kimi zaman.
SA: Fethullah Gülen'e yönelik eleştiriler de yapılıyor. Bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?
NG: Kimi rejim düşmanı diyor, kimi ajan... Ben bunların hiçbirine katılmıyorum. Hocaefendi'nin hiçbir zaman böyle bir derdi olmamıştır. O ne yapıyorsa Allah rızası için yapıyor. Hocaefendi her fırsatta "Çocuklarınızı okutun, onlara sahip çıkın" diyor... Çocukları Türkiye'nin geleceği olarak nitelendirir ve onları yabancıların eline teslim edilemeyecek derecede önemli görür. Her zaman şunu söylemiştir Hocaefendi: "Çocuklarımızı yabancılar elde ederse vatan da elden gider, millet de..." Hocaefendi'nin rejimle, devrimle alakası yok. Buna yönelik en ufak bir girişimi de olmamıştır. Böyle bir niyeti olsa en yakınları olarak bizler bunun bir işaretini alırdık. Bunlar tamamen kendisini karalamak isteyenlerin ortaya attığı asılsız iddialardır.
SA: Fethullah Gülen zengin biri midir? Mal varlığı nedir?
NG: Onun kitapları vardır, takım elbiseleri vardır, bir de küçük valizi... Başka hiçbir mal varlığı yoktur... Babadan kalma sadece 50 dönüm bir arazi var. Zaten 8 kardeşler, oradan da birşey düşmüyor. Buraya geldiğinde de sadece bir bavullu olurdu elinde. Malvarlığı işte bu kadardır. "Edirne'de zeytinlikleri var", "Almanya'da malı mülkü var" deniyor kimi zaman...
Biz biliyoruz olmadığını. Ama kendisini tanımayanlar bu iftiralara inanıyorlar. Hala da Hocaefendi hakkında yalan yanlış çok sayıda şeyler söyleniyor.
SA: Gülen'in kitaplarını okudunuz mu?
NG: Ben ilkokul mezunuyum. Ancak Hocaefendi'nin kitaplarının büyük bir çoğunluğunu okudum. Bazı söyledikleri tabi ki benim gibi ilkokul mezunu biri için anlaşılması zor oluyor. Hatta bazen ne demek istediğini anlamadığım da oluyor.
- tarihinde hazırlandı.