Hayatı Solumaya Ne Dersiniz?

Nice çocuklar var ki duman solumaktan boğazları kurur. Her sabah uyandıklarında doyasıya nefes alıp rahatlamak varken öksürürler. Öksürdükçe boğulacak gibi olurlar. Gün boyunca boğazları yanar. Bu kronik faranjit hali yıllarca sürer. Ne zaman o ortamdan kalıcı olarak ayrılırlar, gerçekten nefes almak neymiş öğrenir ciğerleri. Peki ya sigara içenlerin ciğeri? Şimdi ne haldedir dersiniz?

Türkiye'de şu an 15 yaş üstündeki her 100 kişiden 27'si sigara içiyor. Kimi arkadaş çevresine özenerek kimi özgür olduğunu ispatlamak için kimi de dumanaltı bir ortamda büyüdüğünden başlıyor sigaraya. Sadece arkadaşlarla buluştuğunda içiyor önceleri. Yanında paket bile taşımıyor. Ancak bir süre sonra her bunaldığında ondan medet ummaya başlıyor. Günde bir, iki, üç derken bazen bir paketin bittiği bile oluyor. Bu sayede sıkıntısını attığını, efkâr dağıttığını düşünüyor. Oysa gitgide çıkmaza sürükleniyor ve bağımlı hale geliyor. Çünkü sigaranın içinde bulunan nikotin çok güçlü bir psikolojik uyarıcı ajan. Bağımlılık ortaya çıkarma özelliği açısından eroin, kokain ve alkolden hiç farkı yok. Bir sigara içildikten sonra nikotin, ortalama 10 saniye gibi kısa sürede yanaktan emilerek beyne ulaşıyor. Ardından eroin ve kokain gibi maddelerin etkilediği merkezi uyararak bazı hormonların salınmasına sebep oluyor. Bu da zevk alma, gevşeme, sakinleşme, konsantrasyon artışı gibi değişikliklere yol açıyor. Ödül gibi gelen değişikliklerin devam etmesi için vücut daha çok nikotin istemeye başlıyor. İçilen sigaranın sayısı giderek artıyor. Çünkü nikotinin meydana getirdiği etkilere karşı bedenimiz tolerans geliştiriyor. Dolayısıyla sigarayı ilk kez deneyen her üç kişiden biri tek bir adet ile bağımlı hale geliyor. Bu durum özellikle ergenlik çağındaki gençlerde daha sık görülüyor.

Her konuda olduğu gibi alışkanlıklarımızdan kurtulmak da irade istiyor. Nefsine hakim olan kişi istediği an sigarayı bırakabiliyor. Hele sadece dudak tiryakisiyseniz, zevk uğruna, gösteriş veya birilerine eşlik etmek için içiyorsanız bırakmanız daha da kolay. Peki neden bırakmak gerekiyor? Tabii ki her şeyden önce Allah katında sevilmeyen bir davranış olduğu için. Sevilmiyor, çünkü sigara, kanserden kalp-damar hastalıklarına, hormon bozukluklarından sindirim ve solunum sistemi rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın baş aktörü. Sadece içene değil pasif olarak etkilenenlere de zarar veriyor. Erken doğum, düşük, ani çocuk ölümleri, bebekte büyüme-gelişme-zekâ geriliği ve davranış bozukluklarına kapı aralıyor.

Bağımlılığın boyutu o kadar ileri gidiyor ki birçok tiryaki, Ramazan'da sırf bu sebeple oruç bile tutmuyor. Oysa oruç ve kutsal ayların manevî iklimi pekâlâ bırakmak için vesile olabilir. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslâm Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Beşer'e göre Ramazan'ın dünyaya bakan güzelliklerinden birisi de insana bu tür kötü alışkanlıklardan kurtulma imkânı tanıması. Bu illetten vazgeçmenin en etkili saiki iman gücü. Çünkü meleklerin çirkin kokulardan kaçtığını, insanlara zarar vermenin Allah'ı kızdırdığını, kul hakkının affolmayacağını, sağlığının kendisine Cenâb-ı Hakk'ın bir emaneti olduğunu iman derecesinde bilen bir insan, sigarayı bırakma konusunda yeterli güce sahip. Beşer, tiryakileri sarsacak bir ifadeyle, "Sigara ile oruç arasında tercih yapma durumunda olup sigarayı tercih eden ve orucu bırakan mü'min, ne kadar mü'mindir, tartışılır." diyor.

Haram Dışında Hüküm Vermek Mümkün Değil

Mevzuuya bir de haram boyutundan bakmak gerekiyor. Prof. Dr. Beşer'in de hatırlattığı gibi İslâm'ın öncelikli hedefleri; hayatı-sağlığı, inanç ve düşünce özgürlüğünü, mülkiyeti, aklı ve nesli korumak. Bu sebeple dinimizin bütün emir ve yasakları bu beş temel değerin korunmasını hedefliyor. Mesela içki yasaklanmıştır ki, akıl korunsun. Zaten İslâm'ın temel naslarında (Kur'an-ı Kerim ve hadislerde) zikredilmeyen meseleler, zikredilenlere kıyas edilir. Hatta bu konuda şöyle bir kural konmuştur: Naslarda hükmü zikredilmeyen bir yiyecek ya da içecek insan sağlığına zararlı değilse helâldir. Zararlı ise hükmü bunun derecesine göre değişir; az zararlıysa mekruh, çok zararlıysa haramdır. Sigaranın hükmü de naslarda zikredilmez. Bu sebeple sakıncalarının bilinmediği ilk çıktığı zamanlar haram olmadığını söyleyen âlimler var. Fakat günümüzde zararlarının hem sağlığı hem de aklı etkileyecek kadar çok olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış durumda. "Ne doğrudan zarar verme, ne de zarara karşılık zarar verme vardır." hadis-i şerifi de kendimize ve çevremize zarar vermememiz gerektiğini emreder. Buradan hareketle başta Fethullah Gülen Hocaefendi olmak üzere fıkıh âlimlerinin çoğunun ortak görüşü bugün sigaraya haram dışında bir hüküm vermenin mümkün olmadığı yönünde.

Sigaranın sağlık düşmanı olduğunda hemfikiriz. Bu uğurda harcanan para düşünüldüğünde israf. Birçoğumuzun dikkatinden kaçsa da büyük bir çevre kirliliği etkeni. İzmariti, külü ve zehirli dumanıyla yaşadığımız mekânları ve doğayı kirlettiği aşikâr. İçmeyenler için çok zor katlanılan bir sıkıntı olduğu içinse kul hakkına yol açıyor. Çünkü sigarayı içen kişi, zehirlediği diğer insanların hakkına giriyor. Kapalı mekânlarda pasif içicilerin dumanaltı olduğu herkesin malumu.

'Sigara Tedricî Bir İntihar'

Hocaefendi, konuya çok daha çarpıcı bir açıdan bakıyor. O, insanın bilerek vücuduna zarar vermesinin intihar hükmünde olacağı görüşünde. Üstelik bunun sadece içenler değil pasif içiciler için de 'tedricî bir intihar' olduğunu düşünüyor. Çünkü dumandan etkilenenler de hastalık riski taşıyor. "Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız..." (Bakara, 2/195) ayetinden bunu anlayabiliriz. Gülen'e göre sigara, hem sağlığa zararlı hem de ekonomik yönden israf olduğu için haram. Zira yol açtığı nice ailevî, iktisadî ve içtimaî problemler var. Dolayısıyla buna verilen para tamamen ziyan. Ayrıca çoluk çocuğun rızkından kesilerek alındığından doğrudan kul hakkı ihlali söz konusu. Hocaefendi, selef ulemasının (geçmiş büyük âlimler) haram mevzuunda net bir görüş vermemiş olmalarını ise şöyle açıklıyor: "Sayısını tahmin edemediğimiz binlerce genç bir hiç uğruna telef olup gidiyor. Bu gerekçeler göz önüne alındığında sigara haramdır. Selef ulemasının bu mevzuda net bir fetva vermemiş olması ihtimal o dönemde sigaranın zararlarının bu derece bilinmeyişindendir. Eğer onlar da sigaranın zararlarının bu derece olduğunu bilselerdi fetvaları daha farklı olurdu."

Sigaranın masum olduğunu söylemek artık bilim ve tıp bakımından imkânsız olduğuna göre, bunun dinî yasaklar kapsamı dışında düşünülmesi uygun olmuyor. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Döndüren de 'Güncel Fıkhî Meseleler' adlı kitabında bu alışkanlığın haram olduğunu net bir şekilde açıklıyor. Döndüren'e göre İslâm'da iyi ve temiz olan şeyler helâl, pis olanlar ise haram. Bu konuda, "O peygamber onlara iyiliği emreder, kötülükten meneder, onlara temiz olan şeyleri (tayyibât) helâl, pis olan şeyleri (habâis) de haram kılar." (A'râf, 7/157) ayeti dikkat çekici. Meydana getirdiği zararlar göz önünde bulundurularak sigaranın da 'habâis' kapsamında düşünülmesi gerekir. Tiryakinin yaptığı harcamanın da israf kapsamına girdiğinde şüphe yok. Ev, eş ve çocukların nafakasını aksatacak şekilde sigaraya para vermek, hem dinî hem insanî hem de ahlâkî açıdan kabul edilemez. Dolayısıyla bugün sigaranın insan bedenine ve çevreye verdiği zarar dikkate alındığında bunun keraheti açıkça görülür. Bu noktada haramlık hükmü kesinleşir.

Sigarayla mücadelede irademizin yanı sıra toplumsal çaba da büyük önem arz ediyor şüphesiz. Başta Sağlık Bakanlığı, Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi, Türk Toraks Derneği olmak üzere birçok kurum ve sivil toplum örgütü bu konuda savaşıyor. Bakanlığın 'Tam Dumansız Hava Sahası' kampanyası, atılan önemli adımlardan sadece biri. 19 Temmuz 2009 tarihinde sigara yasağının genişletilmesinin ardından Türkiye, kapalı alanlarda da temiz hava solumanın keyfini yaşıyor. Artık işyerleri, taksi, vapur, kafe, bar, lokanta, restoran ve kahvehane dahil bütün kapalı alanlarda sigara içmek yasak. Düzenlemeyle birlikte bağımlılıktan kurtulma kampanyalarında büyük artış görülürken, yasağa uyum yüzde 95'lere ulaştı. Kampanyanın başladığı 2008 yılından bu yana 2 milyonu aşkın kişi sigarayı bıraktı. 15 yaş ve üzerinde sigara içen kişi sayısı 16 milyondan 14 milyona düştü. Sevindirici olmakla birlikte bu veriler beklenenin çok altında.

Sigarayı bırakmak için birçok yolu denediniz. Ancak iradenize yenik mi düştünüz? Pes etmeyin. Çünkü kendi çabasıyla sigarayı bırakamayanlar için ülkemizde yüzlerce sigara bırakma polikliniği var. Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinde poliklinik sayısı 140. Bakanlığın başlattığı proje kapsamında belirli merkezlerde hastalara ücretsiz bırakma tedavisi sağlanıyor. Üstelik ilaçlar da ücretsiz veriliyor. Burada kişi önce çeşitli testlerden geçirilerek bağımlılık derecesi ölçülüyor. Ardından destek tedavisine başlanıyor. Yardım alanların yaklaşık yüzde 40'ı, 1 yılda sigarayı bırakıyor. Genel Cerrah Prof. Dr. Erşan Aygün, yüzlerce hastalık riskine rağmen sigarayı bıraktıktan ortalama 5 yıl sonra vücudun kendini yenilediği müjdesini veriyor: "5 yıl sonra hastalıklar için risk faktörü hiç sigara içmeyenlerle aynı seviyeye geliyor."

Yeni üniversitelerimizden Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi bünyesindeki sigara bırakma polikliniği, alandaki çalışmalarıyla dikkat çeken kurumlardan. Fakültenin dekan yardımcısı ve Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Kart'ın sorumluluğunda hizmet veren kuruma başvuran hastalar, her ay toplu olarak düzenlenen seminere çağrılıyor. Sigaranın sosyal ve tıbbî problemlerinin anlatıldığı program sonrasında hastalara bağımlılık testi uygulanıyor ve gerçekten bırakıp bırakmak istemediği soruluyor. İstekli olan kişiler randevu ile bireysel görüşmeye davet ediliyor. Ayrıca ruhsal desteğe ihtiyaç duyanlar için psikiyatrist ve psikolog yardımı alınıyor. Gerekli olduğu düşünülen ve bu konuda herhangi bir risk taşımayan hastalara bilimsel etkinliği kanıtlanmış ilaç tedavisine başlanıyor. Nikotin bandı, nikotin sakızı, nikotin dilaltı tablet, bupropion ve vaneriklin isimli ilaçlar beraber veya tekli olarak kullanılıyor. Sigarayı bırakan kişiler belirli aralıklarla kontrollere çağrılıyor. Gelmeyenler telefonla aranarak durumları öğreniliyor.

Sigarayı bırakma konusunda günümüzde giderek yaygınlaşan ancak bilimsel olmayan luksopunktur, biorezonans, IQS, Allen Carr yöntemi, lazer tedavisi, elektronik sigara, nikotin sigarası gibi farklı yöntemler de var. Prof. Dr. Kart ve ekibi, etkinliği kanıtlanmadığı için bu yöntemleri önermiyor. Akupunkturun etkinliğini de hâlâ tartışmalı görüyorlar.

Toplumun sigaradan kurtulması konusunda devlet ve sivil toplum kuruluşlarının attığı adımlar doğru olmakla birlikte nihaî çözüm insanın kendinde saklı. Her şeyden önce sigara bir irade savaşı. Nefis mücadelesi. Kişi gerçekten istediğinde başaramayacağı şey yok. Bu fikri düstur edinen kimse iradesine yenik düşmez. Televizyon reklamlarından etkilenen 4-5 yaşlarındaki çocuklarımızın bile kavrayabildiği gibi "Sigara pişmanlıktır!" (Göksel Çakır)

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.