ABD'de Yapılan Gülen Sempozyumu Kitaplaştı
ABD'nin saygın akademik yayınevlerinden Syracuse University Press tarafından yayımlanan kitap, "Türk İslamı ve Laik Devlet: Gülen Hareketi" adını taşıyor. (Turkish Islam and the Secular State: The Gülen Movement) Editörlüğünü dünyaca ünlü Amerikalı İslam uzmanı Prof. Dr. John Esposito ile Utah Üniversitesi'nden Doç. Dr. M. Hakan Yavuz'un ortaklaşa yaptığı kitapta makalesi bulunan yerli ve yabancı akademisyenler şunlar: Bonn Üniversitesi'nden Doç. Dr. Bekim Agai, Selçuk Üniversitesi'nden Doç. Dr. Yasin Aktay, Utah Üniversitesi'nden Hasan Kösebalaban, Washington Üniversitesi'nden Ahmet Kuru, Vatikan Dinlerarası Diyalog Sekreteri Prof. Dr. Thomas Michel, İsveç Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Dr. Elisabeth Özdalga, John Carrol Üniversitesi'nden Doç. Dr. Zeki Sarıtoprak, McGill Üniversitesi'nden Dr. Berna Turam, Georgetown Üniversitesi'nden Prof. Dr. John O. Voll, Utah Üniversitesi'nden Dr. Hakan Yavuz ve Londra Üniversitesi'nden Dr. İhsan Yılmaz.
Kitapta Georgetown Üniversitesi'nin Rumi Forum adlı dinlerarası diyalog vakfının da desteğiyle 2001'de Washington'da düzenlediği "İslami Moderniteler: Fethullah Gülen ve Çağdaş İslam" konulu uluslararası konferansta sunulan tebliğler geliştirilerek basılmış. Takdim kısmında Türk devletinin dini ve İslam'ı 'ötekileştiren' bir laiklik anlayışına sahip olduğunu öne süren Esposito ve Yavuz'a göre, Gülen hareketi üzerine yapılan bu çalışma 'inancın hangi sosyal ve siyasi şartlarda toplumu güçlendirebilecek bir sosyal sermaye kaynağı olabileceğini' gösteriyor.
Hakan Yavuz, 'Gülen Hareketi: Türk Puritanlar' başlıklı makalesinde Fethullah Gülen'i 'sosyal çığır açan' birisi (social innovator) olarak tasvir ederken, Türkiye'nin ve belki de tüm İslam dünyasının bu nev–i şahsına münhasır müstesna sivil toplum hareketinin kırk yıllık tekamül hikâyesini anlatıyor. Yavuz, "İstikrarlı bir Türkiye için İslami değerlerle Kemalist siyasi sistem arasında bir denge gerekir. Gülen hareketi bu dengeye bir ulaşma yolu sunuyor." diyor. Diğer yandan Yavuz, hareketi yeterince 'demokratik' ve 'liberal' bulmuyor. Bekim Agai'ye göre Said Nursi'nin eğitim felsefesinden esinlenen Gülen, İslam dünyasında gördüğü gerileme sürecini 'modern eğitim' ile durdurmayı hedefliyor. Gülen hareketinin globalleşen dünyada Müslümanlara bir yer aradığını belirten Agai, "Antimodern değiller; modernitenin bir parçası olmak; fakat aynı zamanda dini ve ahlaki idealleriyle ona katkıda bulunmak istiyorlar." tespitini yapıyor. Agai, Türkiye'deki laik çevrelerin 'bir dini hareketin nasıl hem modern eğitimle iştigal edip hem de İslami kalabildiğini' anlayamadığına işaret ediyor.
Elisabeth Özdalga ise hareketin Türkiye'deki iki büyük şehirdeki okullarında görev yapan üç bayan öğretmenle mülakat yaparak, Gülen'in mesajlarının kadınlar tarafından nasıl algılandığını ve kadınların hareketteki konumunu anlamaya çalışmış. Özdalga, mülakatlar sonucunda insanlığın tamamını kapsayan sevgi, dindarlık, nefis muhasebesi, profesyonel aktivizm, fedakarlık gibi özellikler tespit etmiş. Özdalga'nın vardığı sonuçlardan biri de şu: "Gülen cemaatinin bir parçası olmak, şahısların otoriter bir liderliğin elinde pasif gereçlere dönüştüğü anlamına gelmiyor."
Ahmet Kuru, makalesinde Fethullah Gülen'in 'modernite' ile 'Müslüman geleneği' arasında bir 'ortayol' bulmaya çalıştığı tezini işliyor. Kuru'ya göre, Gülen ne modernite ile İslam arasında 'eklektik' ve 'melez' bir sentez yaratmaya çalışıyor ne de İslami prensipleri değiştirerek modernitenin hegemonisine hizmet ediyor. Gülen, "İslam'ın modernite ve Müslüman geleneğini hem bağdaştıran hem de eleştirebilen dinamik bir yorumunu"nu yapıyor. Yasin Aktay ise çalışmasında, Gülen'in bilgi bedeninin oluşmasında inşa edici tesiri olduğuna inandığı iki tarihsel unsuru incelemiş: Diaspora ve istikrar. 'Türk İslamcılığı'nda Necip Fazıl Kısakürek'in 'öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya' dizelerinde ifade bulduğunu söylediği 'diaspora' psikolojisinin Gülen'deki izlerini kovalayan Aktay, Gülen'in 'istikrar' arayışını da 'geleneksel İslam ulemasının karekteristik bir unsuru' olarak tasvir ediyor.
Fethullah Gülen Hakkında Ne Dediler?
John O. Voll: Gülen globalize çok-kültürlü çoğulculuğa ilişkin İslami söylemin geliştirilmesinde bir etkendir.
Onun etkisi altında kalanlarca yapılan eğitim faaliyetlerinin tesirinin gösterdiği gibi Gülen'in vizyonu, modern ve postmodern, global ve mahalli arasında köprü görevi yapıyor ve Müslümanların ve Müslüman olmayanların geleceğe ilişkin vizyonlarını şekillendiren tartışmalara kaydadeğer bir etkide bulunuyor.
Thomas Michel: Gülen'in teşvikiyle dünyanın en ihtilaflı bölgelerinde açılan Türk okulları, farklı etnik ve dini grupları bir araya getirebiliyor. Bu okulları dünyada karşılaştığım en dinamik ve faydalı okullar arasında buluyorum.
Dr. Zeki Sarıtoprak: Fethullah Gülen, 20. yüzyılın son döneminin en etkili Müslüman Türk alimlerinden biri. Gülen ve etrafındakiler tarikat tipi bir yapılanma içinde olmamalarına rağmen 'Sufi' geleneğinin birçok izini de taşıdıkları için 'nev–i şahsına münhasır' birer Sufi olarak adlandırılabilirler.
Hasan Kösebalaban: Gülen'in 'milli güvenlik kimliği' farklı derecelerdeki şu üç 'öteki' algılaması ile şekilleniyor: 1– Türk dünyasıyla güçlü bir ortak kimliklendirme 2– Batı'yla ortak kimliklendirme eksikliği, fakat Batılı kurumlarla entegrasyon arzusu 3– İran'la güçlü bir ortak kimliklendirme eksikliği.
Berna Turam: Gülen hareketi 'bir sivil toplum örgütü görüntüsü' veriyor. Bu da İslam ile sivil toplumun bağdaşabileceğine bir örnek.
İhsan Yılmaz: Gülen, İslam anlayışını çağdaş zamanların ruhuna uygun olarak yeniden yorumlamış ve öteden beri hassas bazı mevzularda yeni bir Müslüman söylemi geliştirerek fiiliyata dökmüştür.
- tarihinde hazırlandı.