Gülen, Alman ve Türk Akademisyenler Tarafından Anlatıldı

Kültürlerarası Diyalog Derneği'nin (IKULT) düzenlediği 'Kültürlerarası diyalogda Fethullah Gülen örnegi' konulu sempozyumda Gülen'in fikirleri ve eğitim anlayışı tartışıldı.

Bir çok akademisyen ve siyasetçinin katıldığı sempozyum Almanya'nın Köln şehrinde hafta sonu düzenlendi. Sempozyuma katılanlar Gülen'in fikirleri ve eğitimi verdiği önem üzerinde durdular. IKULT Derneği Başkanı Ejder Sabancı, sempozyum öncesi yaptığı konuşmada katılımcılara teşekkür etti. Köln Büyükşehir Belediyesi Sosyal, Entegrasyon Daire Başkanı Marlis Bredehorst de, Fethullah Gülen'in Türkiye'de tanındığını ancak Almanya'da fikirlerinin yeteri kadar bilinmediğini belirterek "Kamuoyuna açık böyle bir bilgilendirme ve değerlendirme toplantısı düzenlenmesi çok isabetli bir karar." dedi. Bredehorst, entegrasyon için eğitimin çok önemli olduğunu belirterek "Ben Fethullah Gülen hakkında çok şey bilmiyorum ama, bildiğim şu ki; Gülen'in dünyasında eğitim en üst sıralarda yer alıyor. Almanya'daki siyasi partiler arasında da entegrasyon için eğitim konusu birinci sırada geliyor. Bu konudaki temel mutabakat Fethullah Gülen'in eğitime verdiği önemle örtüşüyor." şeklinde konuştu.

Moderatörlüğünü Köln Üniversitesi'nden Dr. Jürgen Nielsen-Sikora'nın yaptığı sempozyumda Fethullah Gülen'le ilgili ilk tebliği Dr. Bekim Agai yaptı. Fethullah Gülen hakkında doktora tezi hazırlayan Halle Üniversitesi öğretim görevlisi Bekim Agai "Benim bugün Fethullah Gülen gibi çok yönlü bir insanı kısa bir sürede size tanıtmak gibi zor bir sunumum var." diyerek sözlerine başladı. Fethullah Gülen'in hayatı ve düşüncelerini tarihi ve İslami açıdan değerlendiren Dr. Agai, "Fethullah Gülen klasik bir İslamî eğitim alarak, çağın gereklerine uygun eğitim modelleri geliştirerek fikirleri ile önce Türkiye'de daha sonra ise tüm dünyada etkili oldu." şeklinde konuştu. Agai, Fethullah Gülen'in bir reformcu olarak nitelendirilemeyeceğini, kendisinin de "Deforme olmuş bir şeyin yeniden reforma ihtiyacı var." sözüyle buna karşı çıktığını söyledi. Agai, "Fethullah Gülen ve Said Nursi başka şartlarda doğup yaşamış olsalardı farklı çözümler geliştirirlerdi. Arap dünyasında bu tür çözümlerin olmadığı ortada ve Fethullah Gülen'in çözümleri Batı Avrupa'ya uyuyor." dedi. Gülen'e göre İslamiyet'in modernleşmeye de engel teşkil etmediğini söyleyen Dr. Agai, bunu da teşvik ettiği eğitim kurumlarının bilimdeki başarılarının gösterdiğini belirtti. Gülen hareketinin tarihi gelişimini özetleyen Agai, Fethullah Gülen'in eğitimle ilgili fikirlerinin pratik ve çözüme yönelik olduğunu belirterek 70'li yıllardan itibaren Türkiye'de önce arayış içerisinde bulunan muhafazakar insanlara dersanecilik modelini teşvik ettiğini belirtti. Dershanecilik modelinde başarılı olunmasından sonra, Türkiye'de özel okul açmaya yönelik kanuni şartların değişmesi ile birlikte fen bilimlerinin ağırlıklı olarak öğretildiği özel okullar açılmasının teşvik edildiğini belirten Agai, 90'lı yıllarda ise Orta Asya ve dünyanın birçok ülkesinde de okullar açılmaya başlandığını sözlerine ekledi. Agai, "1994'de ise Gülen uluslararası bir konseptle dünyanın dini önderleriyle, bu çerçevede Papa II. Paul ile görüşme yaptı ve dinler arası diyaloğu geliştirmeye çalıştı. Bence bu uluslararası çapta inanılmaz derecede önemlidir." dedi. Gülen'in camiler kadar okulların da önemli olduğunu bildirerek, halkı okullar açılması için maddi bağış yapmaya teşvik ettiğini hatırlatan Agai, "Bu aslında Almanya'daki Müslümanlar için de önemli. Almanya'daki göçmenlerin eğitime entegrasyonlarının 30 yıldır büyük ölçüde başarısız olduğu bilinmektedir. Gülen hareketine destek verenlerin açtıkları eğitim kurumları ise hem dindarlar, hem ortaya konulan başarı sebebiyle dindar olmayanlar için de cazibe merkezi olmuştur. Geleneklere dokunmadan, çağa uygun hareket modeli geliştirmiştir. Gülen, "Bunu yapmak bizim görevimiz" diyor. Gülen'i destekleyenler onun fikirlerini Türkiye'den tüm dünyaya taşıyor. Gülen ve onun fikirlerini icraata dökenleri modernizmi pratiğe döken insanlar olarak tanımlamak isterim." diye konuştu.

Sempozyumun ikinci tebliğini Fransa'daki Amiens Üniversitesi'nde DAAD-öğretim görevlisi olarak görev yapan ve iki yıldır 'Fethullah Gülen felsefesi' üzerine çalışan Dr. Marc Hieronimus yaptı. Fethullah Gülen'in bilim ve toplum anlayışını, batılı psiko-sosyologların ve sosyal bilimcilerin görüşleriyle kıyaslayan Hieronimus, "Benim İslamî veya Türk bir geçmişim yok. Fethullah Gülen'in bilim ve topluma etkisi üzerinde konuşmak istiyorum. Çünkü ben Gülen'in dini olmayan konularla ilgili görüşlerini, özellikle de bilim ve toplum alanındaki görüşlerini çağdaş Avrupalı düşünürlerle kıyaslayan bir araştırma yaptım." dedi. Batılı düşünürlerden örnekler veren Dr. Hieronimus, bu düşünürlerle Gülen'in bilim ve toplum görüşlerini karşılaştırdı. Dr. Hieronimus batılı düşünürlerle Gülen'in görüşleri arasında bir çok ortak payda bulunduğunu sözlerine ekledi. Almanya'daki eğitim merkezlerinin çalışmalarını yakından takip eden Hieronimus "Bu eğitim merkezleri tamamen pozitif ilimlere ağırlık vermektedir. Dini bir eğitim yoktur. Gülen'in teşvik ettiği eğitim modelinde öğrencilerin mutlu, dürüst, duygulu ve toleranslı olarak yetiştirilmeleri esastır. Bunu biz de istiyoruz. Bu nedenle bu eğitim faaliyetleri tabii ki destek buluyor." şeklinde konuştu.

Sempozyuma Türkiye'den katılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkan Yardımcısı Cemal Uşşak, Fethullah Gülen'in yaptığı konuşmalarla, insanlardaki 'ötekine karşı' olan duygu ve düşüncelerin değişmesine vesile olduğunu söyledi. Uşşak, Fethullah Gülen hakkında 'Günümüzün Mevlanası'dır diyenlerin olduğunu söyleyerek Mevlana diyor ki "Her ne olursan ol gel". Fethullah Gülen ise bunu daha ileriye götürerek "Kim olursan ol, ben sana geliyorum." mesajını veriyor" dedi. Fethullah Gülen'in kendisini hangi yönlerinden dolayı etkilendiğini sıralayan Cemal Uşşak "Konuşmalarındaki duygusallığından edindiğim samimiyet beni en çok etkileyen yönlerinden biri oldu. Sonrasında ise, Heidegger, Goethe, Aristoteles, Eflatun ve başka Batılı düşünürlere atıflarda bulunması ve kendi eğitim modelini geliştirirken çok yönlü bir araştırma yapması onun etkileyici diğer farklı yönü oldu. Teşvik ettiği eğitim modelinde barışçıl bir dili seçmesi, kin ve nefret içeren sözcüklerden net bir şekilde uzak durması da çok etkiliyici." dedi. Dünyanın farklı ülkelerinde açılan okullar hakkında örnekler veren Uşşak, Afganistan, Bosna Hersek, Gürcistan, Filipinler, Kuzey Irak gibi ülkelerde birbirleriyle mücadele eden kabile ve etnisitelerin çocuklarının bu okullarda yıllardır birlikte eğitim gördüklerini ve okullarda çok kültürlü bir neslin şekillendirildiğini belirtti.

Sempozyumun son tebliğini diyalog çalışmalarıyla tanınan ve geçen yıl Fethullah Gülen'i Amerika'da ziyaret eden teoloji profesörü Dr. Klaus Otte yaptı. Konuşmasında Gülen'e yaptığı ziyareti de anlatan Prof. Dr. Otte, kendi açısından diyaloğun prensiplerini anlattı. Prof. Dr. Otte, "Farklı kökenler, bir ufukta buluşmak için kendi içlerinde derinleşmeli. Bu zor ama mümkün olan bir şeydir. Diyalog sayesinde herkes Allah konusunda yeni tecrübeler ediniyor. Kur'an'ın, İncil'in, Tevrat'ın ve Asya'daki kutsal yazıtların anlayışına derinleşmeye ihtiyacımız var." ifadesini kullandı. Gülen hakkındaki konuşmaları özetleyen Otte, Gülen'i eleştirenlerin batıda ve doğuda da bulunduğunu ancak eleştirilerin dar görüşlülükten kaynaklandığını ifade etti. Konuşmasının büyük bölümünü diyaloga ayıran Otte, herkesin kendi dini köklerini derinleştirerek ortak paydalarda buluşması gerektiğini açıkladı.

Sempozyumun son kısmında dinleyiciler akademisyenlere Gülen hakkında sorular sordular. Gülen'in eğitim modeli hakkında sorulan soruları tebliğciler sırasıyla cevapladılar.

Sempozyoma katılanlar

Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti (NRW) milletvekillerinden Jürgen Hollstein, Reimund Billmann ve Michael-Ezzo, Köln Büyükşehir Belediyesi, Entegrasyon ve Sosyal İşler Sorumlusu Marlis Bredehorst, Rösrath Belediye Başkanı Marcus Mombauer, Düren Entegrasyon sorumlusu Hausmann, Köln Emniyet Müdürlüğünden Esther Gröper, Solf Danışmanlık ve Kalifiye Eleman Akademisi'nden (ABEQ) Rolf Büschgens, Kültürler Arası Diyalog Forumu (FID e.V) Başkanı Eyüp Beşir, FID Proje Koordinatörü H. Akif Çevik, FDP Köln Bölge Yöneticilerinden Ziya Çicek, FDP'den Yvonne Gebauer, Erzbiztum Edith Schlesinger, Köln Uyum Meclisi Üyesi Gonca Mucuk-Edis, Yeşiller Partisinden Brigitta von Bülow, WDR´den Mario Radermacher, Akademisyen Dr. Louchi, Pfarrer Meurer ve çok sayıda Alman ve Türk davetli.

Dr. Bekim Agai: Gülen camiler kadar okulların da önemli olduğunu belirterek, halkı okullar açılması için maddi bağış yapmaya teşvik etti. Gülen hareketine destek verenlerin açtıkları eğitim kurumları ise hem dindarlar, hem ortaya konulan başarı sebebiyle dindar olmayanlar için de cazibe merkezi olmuştur. Geleneklere dokunmadan çağa uygun hareket modeli geliştirmiştir.

Dr. Marc Hieronimus: Fethullah Gülen'in dini olmayan konularla ilgili görüşlerini, özellikle de bilim ve toplum alanındaki görüşlerini çağdaş Avrupalı düşünürlerle kıyaslayan bir araştırma yaptım. Batılı düşünürlerle Gülen'in görüşleri arasında bir çok ortak payda buldum. Gülen'in teşvik ettiği eğitim modelinde öğrencilerin mutlu, dürüst, duygulu ve toleranslı olarak yetiştirilmeleri esastır. Bunu biz de istiyoruz.

Cemal Uşşak: Mevlana diyor ki "Her ne olursan ol gel". Fethullah Gülen ise bunu daha ileriye götürerek "Kim olursan ol, ben sana geliyorum." mesajını veriyor. Duygusal yönü, samimiyeti, kin ve nefretten uzak durması, Heidegger, Goethe, Aristoteles, Eflatun ve başka batılı düşünürlere atıflarda bulunması ve kendi eğitim modelini geliştirirken çok yönlü bir araştırma yapması onun etkileyici yönlerini oluşturuyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.