Dört Buçuk Saatlik Bir Rüya

Rüyaların birkaç saniye sürdüğü söylenir. Oysa biz geçen cumartesi dört buçuk saatlik bir rüya gördük. Bu yıl 5.si düzenlenen Türkçe Olimpiyatları'nın coşkusunu yarı hüzün yarı sevinçle doyasıya yaşadık. Klasik ifadesiyle, haritada yerlerini göstermekte aciz kaldığımız ülkelerden adlarını telaffuz etmekte zorlandığımız öğrenciler bizlere muhteşem bir şölen yaşattılar. Kimileri şiir okudu, kimileri şarkı söyledi. Sahnede göz dolduran Dünya Barış Korosu büyük bir performans sergileyerek barışın, sevginin, hoşgörünün sembolü oldular.

"Kepez" şiiriyle içimizdeki coşkuyu hissettik, "Yastayım" şarkısıyla farklı dünyalara daldık. "Duydum ki Unutmuşsun" adlı parçayı bir Türkmenistanlının yorumuyla dinlemek hakikaten kayda değerdi. İyiliğin kötülüğü yenişini göğsümüz kabararak seyrettik. Farklı ülkelerden gelen gençlerin yurdumuzun folklorunu benimsemeleri karşısında hayretten ağzımız açık kaldı. Zaman zaman protokole dağıtılan çiğköfteler, güller programı renklendirdi. Programda yapılan gösteriler, okunan şiirler, söylenen şarkılar bir kültürün nasıl yayılabileceğini ve Türkçenin dünya dili olma yolunda adım adım ilerlediğini herkese ispatladı.

Finalde ödül alan, ödül veren, düşüncelerini dile getiren devlet adamları, bu faaliyetlerin temelini atmış, bütün dünyasını bir bavula sığdırarak dünyanın bir ucuna hicret etmiş, alperenleri, gönül erlerini, fedakar öğretmenleri unutmadı. Bu başarının gerçekleşmesinde onların emeğinin büyük olduğunu ifade ettiler. Samimi Anadolu insanının fedakarlıklarını da içtenlikle söylediler. Çünkü bu işe gönül veren hiç kimse unutulmazdı. Esnaflar, işadamları, bileziklerini hiç düşünmeden veren ablalarımız, himmet ve gayretlerini bu yoldan esirgemeyen samimi Anadolu insanı unutulur muydu hiç?

Bu güzel eğitim hizmetinin ilk şehidi değildi; ancak ilk hicret edenlerdendi Adem Tatlı. Ondan önce de Tuna Boyu Şehidi'miz vardı, Sudan'da sıtmadan şehit olan ağabeyimiz vardı. Belki de hicret eden tüm eğitim gönüllüleri adına ona 'Vefa Ödülü' verildi. Onun eşi ve oğluna ödül verilirken gözyaşları boşaldı o tabloyu hüzünle seyredenlerin gözlerinden. O, "Önden Giden Atlılar"dan biriydi. Onun bereketli hayatından alınmış kareleri seyrederken Elvira Sarayeneva'nın yorumuyla dinlediğimiz şiir bizi alıp mana âleminin üstünde dolaştırdı.

Hemen herkesin sözlerine taç yaptığı üzere bu faaliyetlerin oluşumunu teşvik eden, eğitim hizmetlerinin mimarı, Suyun Ötesindeki Yiğit de takdir hisleriyle yâd edildi. Zaten onu unutmak ona ve tarihe karşı yapılmış büyük bir saygısızlık olurdu. O kendisinden bahsedilmesinden hoşlanmaz; ancak onun gayretleri dillerden düşmeyecek, destan yazılacak kadar önemli ve büyüktür. Her ne kadar gurbette ıstırap yudumlasa da dünyanın yüz ülkesinde açan sevgi çiçeklerini görünce ne kadar sevinmiştir kim bilir? Türkçenin Yüz Akları olan gençler sevgi diliyle buluştu, sevgi diliyle yarıştılar. Bu gençler eğitim hizmetlerinin çiçekleri. Sabırsızlanıyoruz; ancak bunlar belki beş, belki on ya da yirmi yıl sonra meyve verecek. Bu faaliyetleri takip etmek, seyretmek, takdir etmek güzel; ancak en güzeli bunlara az da olsa katkıda bulunabilmek. (Nezih Nuri Kırmızcı, İzmir)

Neden esrar çekmiyorsun delikanlı?

İlginç bir dönem daha yaşıyor memleketimiz. Anlamlandırılamayan birçok meseleyle karşı karşıyayız. Kuzey Irak'a sürüklenmek istenen ordumuz, ardı ardına gelen bombalama ve terör eylemleri siyasetteki çalkantılar ve sayılabilecek birçok konu başlığı daha... Ülkemiz çok sıkıntılı günler yaşıyor son birkaç aydır. Göz göre göre parçalanma sürecinin içerisine çekiliyor adeta. Herkes bilinçaltında kabul etse de dile getirmekten kaçınıyor.

Bu hengamenin içerisinde son birkaç gündür belli kesimlerin tescilli kalemşorluğunu yapan medya organları ise acayip bir konuyu memleketin gündemine taşımanın uğraşını veriyor. Bağcılar Lisesi'nde öğrenciler namaz kılıyor. Kendini bilmezin biri ibadet eden gençleri kameraya çekmiş. Görüntülerde pırıl pırıl liseli gençler namaz kılıyor. Yaradan'ının önünde boyun eğiyor. Belki de bu gençlerin tek boyun eğdiği yer burası. Günümüzde ne öğretmen, ne anne-baba, ne de boyun eğilesi otoritelere baş eğmeyen bir gençlikle karşı karşıya olduğumuz herkesçe aşikâr. Namaz kılan bu gençler ise bazı medya kuruluşlarında afişe ediliyor. Gazetenin biri "Şeriat Mektebi" diye başlık atmış. Namaz kılan gençlere vurulmak istenen yaftanın ağırlığını hissedebiliyor musunuz?

Aslında bir yerde çok görmemek lazım bu dış güdümlü maneviyat ve milliyet yoksunu kalemşorlara. Onların güdümünde bulunduğu mihrakların memleketimizi nasıl bir hale sokmanın peşinde olduğu çok açık. 9 yaşında sigarayla, 12 yaşında esrarla, 15 yaşında içki ve kumarla tanışan, 17 yaşında öğretmenini döverek öldürebilecek düzeyde manyaklığın içine sokulması gereken bir gençlik yaratmaktır bu insancıkların amacı. Birçok noktada amaçlarına ulaştıkları da söylenebilir. Öğretmenin tehdit edilmediği, dövülmediği herhangi bir lise var mıdır memleketimizde? Veya öğrencilerinin en az birkaçının uyuşturucuyla tanışmadığı?

Ne yapmış Bağcılar Lisesi'nin öğrencileri? Yaradanlarının huzuruna çıkıp ibadet etmişler. Dua etmişler memleketleri, aileleri ve tüm Müslümanlar için. Bütün yamyamlıkları yapabilecekleri bir çağlarında Allah'ın önünde secde etmişler. Kendi penceremden el sallıyorum Bağcılar Lisesi öğrencilerine. Helal olsun diyorum. Bu memleketin yamyamlıktan uzakta olan asıl geleceği sizlersiniz diyorum haykırarak. Annelerine babalarına teşekkür ediyorum böyle evlatlar yetiştirdikleri için. Hepimiz kendi penceremizden el sallayalım bu gençlerimize. Hep birlikte... (Fatih Altınus/İstanbul)

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.