Işığı İlk Yakan El
Fethullah Gülen Hocaefendi, hayatını anlatan "Küçük Dünyam" adlı hatıratının ilkokul yılları ile ilgili bölümünde "… bir de Belma öğretmen vardı. Bana çok iltifat ederdi. Bazen sınıfta bana bakar, "Birgün Galata Köprüsünde genç bir teğmen yürüyecek ve ben onu şimdi seyrediyorum derdi", diyor ve unutamadığı bir anısını anlatıyor.
Evet unutamamıştı Hocaefendi öğretmenini yıllar geçmesine rağmen. Öğretmeninin onun hayatındaki önemi ise kelimelerle anlatılamaz. Yıllar geçmiş ve tevafuklar sonucu birbirlerinden haberdar olmuşlardı. Hocaefendi’ye anjiyo yapıldığı döneme, bu sırada Belma öğretmen (Özbatur) bu çok sevdiği öğrencisine "Sevgili Fethullah Gülen Hoca (oğlum)…" diye başlayan bir geçmiş olsun mektubu göndermişti. Kendisini çok sevindiren bu mektuba karşılık Hocaefendi de "Kendisinin talebesi olmakla müftehir olduğum Belma Hanım efendi’ye …" diye başlayan ve "…Muallimlik mesleğinin şerefli müntesibi Zat-ı Âliyeniz ve sizinle aynı duygu ve düşünceyi paylaşan muallimler, doğumdan ölüme kadar bir ömür boyu hayatı şekillendiren kudsî üstadlardır. Muallimin fert üzerinde tesiri anne-baba ve cemiyetin tesirinden kat kat üstündür. Aslında anneyi de babayı da hatta cemiyeti de yoğuran muallimdir…" ifadelerinin yer aldığı bir mektup ile şiir kitabını göndermişti.
Belma Öğretmeni tanıyınca gördük ki; gerçekten de öğrencilerine de sirayet eden "insan sevgisiyle" dolu bir insan. O, şimdi 44 yıllık meslek hayatına bir virgül koyarak emekliliğini yaşıyor. En büyük zevki ve tesellisi ise kendisini hâlâ hatırlayıp ziyaretine gelen öğrencileri..
Korucuk’taki Günler
Belma öğretmen Erzurum’un Korucuk köyünde başlayan öğretmenlik hayatını şöyle anlatıyor: "Önce Konya’ya çıkmıştı tayinim. Ancak teyzem ve dayım Erzurum’dalardı. Onlar "burada iki eviz, sen de buraya gel" deyince bunu ben de istedim. Bir tanıdık vasıtasıyla tayinim Erzurum’a çıkarıldı. Ancak o yıl çıkarılan bir genelgeyle stajyerlerin köylere gönderilmesi durumu oldu. Bana Korucuk köyü çıkmıştı. Karlı bir günde indik köye. Dayımlar "seni burada bırakmayız" dedi. Ancak ben "kalacağım" diye ağlayınca teyzem bir süre benimle kalmaya karar verdi.
Benim hayalimin çok dışındaki manzaralardı gördüklerim. Ama çok kısa sürede alıştım oraya. Halk çok saygı ve sevgi doluydu bana karşı. Benim uzaktan geçtiğimi gören yaşlı yaşlı insanlar saygıyla ayağa kalkarlardı. Hatta bir gün bir düğünde gelin almaya gidilirken ben de köydeki kadınlar gibi ehrama büründüm ama bir baktım ehramlı olduğum halde herkes beni tanıyor, ben geçerken ayağa kalkıyorlardı. Onlar bana sık sık "öğretmenim sen bize emanetsin, sana gelecek hata bizim iki gözümüze gelsin" diyorlardı.
Entarileri Boyayıp Önlük Yaptık
Belma öğretmen İstanbullu genç bir kız olduğu halde yoklukla karşılaştığı Korucuk köyünde 3 sene öğretmenlik yapmış. İlk gittiği sıralarda çocuklara önlük tedarik etme yöntemini şöyle anlatıyor: "Hiçbir öğrencinin önlüğü yoktu, alın desem alacak durumda değillerdi, üstelik onları incitmiş olacaktım. Bu yüzden entarilerinizi getirin dedim. Erzurum’dan bolca siyah boya aldım. Okulun bahçesine büyük kazanlar kurduk. Entarileri boyayarak önlük haline getirdik. Patiskayla da yaka ve kurdele yaptık."
Bu sevgiyle dolu üç yıl süren Korucuk Köyü günleri bittiğinde ise ayrılışı tahmin edersiniz. Belma öğretmen, eşine de yansıyan Erzurumlu sevgisini dile getirirken Korucuk’lulara hassaten selam ve sevgi gönderiyor.
Farklı Bir Öğrenciydi
Belma öğretmen çalışkanlığı ve usluluğu ile dikkatini çeken öğrencisi Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında "Ağır başlı bir çocuktu. Öyle herkese katılmazdı, uzakları seyrederdi, düşünceli ve derin bir hali vardı." diyor ve Hocaefendi’nin de unutamadığı bir anısını şöyle anlatıyor: "Çok uslu bir çocuktu, bir her nasılsa yaramazlık yapan çocuklara o da katılmış. Diğer çocukları cezalandırırken sıra ona geldi. Ama kıyamadım, sadece kulağını tutup "sen de mi Fethullah?" dedim. Bu ona çok dokunmuş olacak ki, bir daha asla yaramazlık yapmadı.
Belma öğretmenin iki buçuk yıl okuttuğu Fethullah Gülen Hocaefendi, ailesinin Avlar köyüne gitmesiyle okuldan ayrılmış. Bu ayrılışa çok üzülen öğretmeni ona gitmemesini söylemiş ama bunu sağlayamamış. Yıllar geçip de bu öğrencisinden haber alması onu sevindirmiş, ancak henüz görüşme imkanı olmamış. Şimdi Belma öğretmen "Fethullah Hocam" dediği öğrencisini evine davet ediyor. "Gelsin öğretmeninin bir çorbasını içsin" diyor. (Ebru Nida Bilici)
- tarihinde hazırlandı.