"Kirli Tezgâh" 28 Şubat Sürecinde de Uygulanmıştı

Taraf gazetesinin 'AKP ve Gülen'i bitirme planı' başlığıyla manşetine taşıdığı belgeler, darbe dönemlerinde yaşananları aratmayacak karanlık senaryoları gün ışığına çıkardı. Peki kamuoyunun şu anda sadece 4 sayfalık kısmını tartıştığı planlar ve kara propaganda senaryoları gerçek olsaydı ne olacaktı? Uzmanlar birkaç ana başlık üzerinde duruyor.

İlki, 28 Şubat sürecinde olduğu gibi yeni bir irtica kampanyası başlatılacak, medya ve devletin ilgili birimleri bunun için kullanılacaktı. İkincisi, yürütülen Ergenekon davası terse çevrilerek, yargılamaların bitirilmesi ve üstünün örtülmesi sağlanacaktı. Üçüncü ve daha korkunç olan senaryo ise bazı devlet kuruluşlarının eliyle suçsuz ve masum insanlar terörist gibi gösterilecekti. Evlerine, yurtlarına veya işyerlerine silah, bomba, mühimmat bırakılacak ardından da askerî makamlarca yargılanması sağlanacaktı. Toplumda ayrımcılık ve bölünmeler oluşması için ise Alevi-Sünni, Türk-Kürt, PKK ve Hizbullah gibi terör örgütleri Fethullah Gülen hareketi başta olmak üzere dinî gruplarla karşı karşıya getirilecekti. Eylem planı, hâlâ hafızalardaki canlılığını koruyan 28 Şubat sürecindeki olaylarla büyük benzerlik taşıyor. Geçtiğimiz hafta ortaya çıkan eylem planında şöyle deniliyor:

Postmodern Darbeyle Benzerlikler

"İskender Evrenesoğlu, Ömer Öngüt gibi hazırda beklettiğimiz elemanlara medyatik eylemler ve söylemler yaptırılacak ve bu kişiler diğer irticai gruplarla özdeşleştirilerek kamuoyunun tüm bu gruplar arasında benzerlik kurması sağlanacak. Suçlar askerî yargı kapsamında yürütülecek ve davalar açılacak. Kurdoğlu cemaati ve benzeri diğer cemaatlere mensup TSK personelinin TSK ile ilişkileri kesilirken FG grubuna mensup oldukları için atıldıkları şeklinde haberler yaptırılacak. Çeşitli bilgi ve belgeler ile ilgili ortaya yem atılarak yakalanan personel hangi gruba ait olursa olsun FG'ci oldukları şeklinde ifade vermeleri sağlanacak." deniliyor.

Eylem planının medya faaliyetleri ayağında gerçekleştirilmesi planlanan eylemler, 28 Şubat sürecinde aylarca televizyon ekranlarında boy gösteren ve tartışma programlarıyla körüklenen sözde 'irtica tartışmalarına' ve aktörlerine bire bir uyuyor. Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı, Emire Kalkancı gibi isimlerin evlerine yapılan baskınlar ve televizyon programları üzerinden yürütülen 'kara propaganda' ile irtica, rejim değişikliği tartışmaları başlatıldı. Ankara'da siyah sarıkları; ellerindeki asalarıyla Kocatepe Camii önünde eylem yapan Aczmendi grupları Türkiye'nin gündemine oturtuldu.

MEB, Yayınlarla Yıpratılacak

İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda yer alan diğer bir cümlede, "Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul öğrencilerine ait ibadet görüntü ve haberlerinin medyada yoğun olarak yer alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanlığı kamuoyu nezdinde yıpratılacak." deniliyor. Şimdi 28 Şubat ve sonrasında yaşananları hatırlayalım. Bodrum katında mescit olan Bağcılar Lisesi basında geniş yer tutmuştu. Soyunma odasında namaz kılan çocukların görüntüsü günlerce sayfa manşetlerini süsledi. Ya da Milli Eğitim Bakanlığı'nın 8. sınıfta okutulan inkılap tarihi kitabındaki "İrticai faaliyette bulunanlar laikliği benimseyenleri din düşmanı olarak tanıtırlar" tanımı üzerinde yaptığı değişiklik gündeme getirildi.

Yine 'kirli tezgâh'tan bir madde: "İzleyici ve dinleyici kitlesi fazla olan radyo ve televizyon programlarına farklı bir kimlikle, canlı yayın esnasında telefonla bağlanılarak; tahrik olmuş bir Fethullah Gülen'ci gibi, 'Evet kardeşim, bizimle uğraşan herkes Ergenekoncudur. Onlarla uğraşmak bizim boynumuzun borcudur. Bizimle uğraşmaya kimsenin gücü yetmez' şeklinde açıklamalar yapması sağlanacak. FG'ciler gemiyi azıya aldılar, doğrudan TSK'ya saldırıyorlar teması işlenecek, bu kapsamda muhafazakâr vatandaşlara bile 'Pes doğrusu, biz de elhamdülillah Müslüman'ız ama Fethullahçılar resmen TSK'ya saldırmak için provokasyon yapıyorlar' dedirtecek çalışmalar yapılacaktır."

28 Şubat'ta da eylem planının stratejisine uygun faaliyetler icra edilmişti. 12 Ağustos depreminin ardından Yeni Asya Gazetesi sahibi Mehmet Kutlular 'Bu İlahi ikazdır' yorumunu yapmıştı. Kutlular'ın hapis cezası aldığı süreç, dindarların sözlerinin nasıl çarpıtılabileceğinin en ilginç örneği oldu. Başörtüsü yasağının protesto edildiği eylemlerde '7,4 yetmedi mi?' tarzında pankartlar taşınması basında uzun süre tartışılmıştı.

Plan, Darbe Hazırlığı

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner: Birtakım kişiler bu tür faaliyetleri hayata geçirebilmek için 6-7 yıldır yoğun bir biçimde çalışıyor. Bu belgede asıl amaç darbeye zemin hazırlamaktır. Danıştay saldırısı sonrasında oluşan hava "Planlar hayata geçse neler olurdu?" sorusuna en iyi cevaptır. Saldırı sonrasında yaşananlar bize bu planlarla neler yapılabileceği konusunda fikir veriyor. Kutuplaşma ve sokak savaşları artırılarak toplumu bölme planı bu. Bu kesimde 2003'ten bu yana kesintisiz olarak darbe çabası var. Maalesef orduda böyle bir zihniyet var.

Küçük Bir 28 Şubat!

Gazeteci-yazar Emre Aköz: Eylem planını hayata geçirmeye fırsat bulsalardı, bu küçük çapta bir 28 Şubat olurdu. Süreç çok iyi okunmalı. Bu tür eylemler uygulanmaya başlandıktan sonra öngörülen sınırlar hep aşılır. Senaryonun çok daha vahim sonuçları olur. Ordunun içinde var olan cuntacılar Genelkurmay Başkanı'nı etkilemek için bu tür planlar içine giriyor. Bu, her şeyden önce Genelkurmay Başkanı'nı irticanın varlığına inandırmak için yapılmış bir plandır. Projelerindeki gibi olaylar gerçekleşirse Genelkurmay Başkanı'nı gidip irticanın geldiği nokta hakkında brifing verip planlarını hayata geçireceklerdi.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.