İnsanlık O'nu Anlamak Zorunda!
Salih Suruç'un siyer ödüllü Kainatın Efendisi/Peygamberimizin Hayatı'nı ilk okuduğumda, Aziz Mahmud Hüdayi'nin Hz. Muhammed'in Zuhuru adlı görkemli eseri ile Risale-i Nur'un Ondokuzuncu Söz ve Ondokuzuncu Mektub'unda velayet ve nübüvvet sırları anlatılan Efendimiz'in Nuru üzerinden kozmik bir varoluş hikayesiyle karşı karşıya kaldığımı hissetmiştim.
Efendimiz'e ilişkin ilk bilgilerim, bir Kadirî dervişi olan merhum Hayriye halamın okuduğu Yunus naatları ve anlattığı menkıbe ve mucizelerdi. Diplerden gelen ve ümmi bir zihnin arılığı içinden akan bu duyarlığın ve bilgilerin sonradan okudukça ne denli temiz ve doğru olduğunu fark etmeye başladım. Bediüzzaman'ın o muhteşem kaleminden Efendimiz'in nurunun hakikatini ve Nebi olarak sırrını okumak bambaşka bir şeydi.
İşte Salih Suruç, yılların emeği ve göz nuru ile yazdığı bu nefis siyeri ile, bize, 'Adem su ile balçık arasındayken ben peygamberdim' hadisinin o muazzam hakikatini sade bir dille anlattı. Yalnızca sade bir dille değil, aynı zamanda, Yüce Peygamber'in eşiğinin bir kölesi olarak, O'nun getirdiği 'sonsuz nur'dan nasiplenmek için kapıda bekleyen bir mümin olarak. Yoksa Efendimiz'in eşsiz hayatını pek çok oryantalist vukufiyetle anlatmıştı daha önce. Ama bu, 'olayın içinde olan', orada bulunma, var olma hali içinde bulunan biri olarak anlatmaktır ki; insan kalbiyle bakmadığı zaman sadece akıl ve nakille ulaştıklarını aktarır, bu da bir feyiz vermez. Efendimiz'den söz etmek, O'nun hayatının sırlarını anlatmak, getirdiği hakikat'in ve yaşamında bu hakikatin tecellilerini aktarmak Hz. Ali'nin dediği gibi, 'onun kölelerinden biri olmak'la mümkündür. Salih Suruç'un bir kanaviçe gibi örülmüş metni farklı yayınevlerince okura ulaştırıldı. Son olarak Timaş Yayınları'nca yayımlanan bu nefis kitabı, Fethullah Gülen'in Sonsuz Nur'u ile birlikte okumak yerinde olacaktır. Biri, Efendimiz'in hayatının bütün evrelerini bütün ayrıntılarıyla ve ihlasla anlatırken, diğeri Aziz Mahmud Hüdayi'nin, Alemin Zuhuru, Adem'in Zuhuru, Hz. Muhammed'in Zuhuru biçiminde üç aşamada kozmik bir sıralama halinde anlattığı ve Nur-ı Muhammedi arketipinin merkezde olduğu nurani gizleri saklar. Bediüzzaman, 'kainatın Nur-ı Muhammedi'den yaratılmasını akla uzak görme' diye başlayan bir Risale'sinde Selefî gelenekle irfanî gelenek arasındaki yorum farkına da gönderme yaparak daha çok irfanî geleneğin içinden Efendimiz'in hakikatini okur ki, her iki eser de bu zeminde değerlendirilmelidir. Salih Suruç'un siyeri, avamdan havassa her okur için kullanışlı, feyizli ve anlaşılır bir dile sahiptir. Bu bakımdan da dikkate değerdir.
Eserin sunumunda, "Günümüzde insanlığın asıl ızdırabı, kainatın efendisi Hz. Muhammed'i (asm) tam manası ile tanımamış, hakiki şahsiyetini bilememiş olmasından ve getirdiği, hayat bahşeden esaslara aşk ve şevk içinde kucak açmayışından gelmektedir. Dünyanın manevi sarsıntısı da, sıkıntısı da, anarşi ve huzursuzluk içinde bocalayışı da bundan doğmaktadır. Onu anlamadıkça sevmedikçe ve hayat bahşeden prensiplerini kendisine rehber edinmedikçe de insanlığın bu sıkıntı, sarsıntı ve buhrandan kurtulması mümkün değildir. İnsanlık onu anlamak zorundadır!" denmektedir ki, doğrudur.
- tarihinde hazırlandı.