Küreselleşme İslamı Dışlarsa Dünya Barışı Tehlikeye Girer
Beşinci Abant Platformu'nun dün yapılan genel kurulunda siyaset, kültür ve ekonomi komisyonlarından gelen raporlar tartışıldı. Daha sonra 18 maddeden oluşan ortak bir rapor hazırlandı. Geçmiş yıllara göre çok daha iyi organize edildiği gözlemlenen platformun genel kurulundan çıkacak ortak sonuç bildirgesi, bugün kamuoyuna açıklanacak. Genel kurulun en can alıcı tartışmalarından biri İslam, terör ve küreselleşme üçgeninde yaşandı. Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, İslam'ın küreselleşmenin aktörleri tarafından dışlandığını belirtirken, Prof. Dr. Ümit Meriç, "Küreselleşen dünyada İslam, Hizbullah ile özdeşleştiriliyor. 11 Eylül bu süreci hızlandırdı. Bu imajı temizlememiz gerekir." yorumunu yaptı. Ali Bulaç da, İslam'ın küreselleşmenin dışına itilmek istendiğine dikkat çekti.
Tartışmalardan sonra İslam ve küreselleşmenin ele alındığı üçüncü madde, şu şekilde kabul edildi: "Küreselleşme süreci, bir yandan sekülerleşmeyi içerirken, diğer yandan da dinlerin kendilerini ifade etmelerine yeni imkanlar sunmaktadır. Bu arada, İslamiyet'in ve İslam dünyasının bazı çevrelerce küresel sürecin dışına itilmek istenmesini veya ötekileştirilmesini hem bir haksızlık hem de küresel barışı tehdit eden bir tutum olarak görüyoruz."
Prof. Dr. Mehmet Aydın ve Prof. Dr. Mithat Melen'in başkanlık ettiği oturum her zaman olduğu gibi renkli tartışmalara ve diyaloglara sahne oldu. Genel kurulun ana eksenini küreselleşmenin 'bir külfet mi, nimet mi yoksa her ikisi de mi' olduğu konusu belirledi.
Genel kuruldaki müzakerenin başlangıcında Alev Alatlı ve Doç. Durmuş Hocaoğlu ortak metinde kullanılan ifadelerin, mevcut ve pazarlanan küreselleşme sürecini onayladığını ileri sürerek itiraz etti. Alatlı, "Bu kadar kaypak ve kaygan olmamıza gerek yok." derken, küreselleşme karşısında çok teslimiyetçi olunmasından yakındı. Nevval Sevindi ise bu iki ismin itirazlarına karşı çıkarak, "Bizim korkularımızı yansıtan bir metnin millete faydası olmaz. Biz bu treni kaçırmak istiyorsak o zaman neden Avrupa Birliği'ne (AB) girmek istiyoruz. AB de küreselleşmenin bir ayağı değil mi?" diye sordu.
Prof. Kemal Karpat, ilginç bir yaklaşım getirerek metnin Türkçe açısından tahlilini yaptı. İlk maddede kullanılan kelimelerin öztürkçe, Osmanlıca ve Fransızcadan alınan kelimeler olduğu tespitini yapan Karpat, bu küresel durumun Türkçenin hayrına olmadığına işaret etti. Abant Platformu'nun küreselleşme karşısındaki tavrını belli eden bir metin çıkarması gerektiğini vurgulayan Karpat, böyle bir tavrın toplantıyı daha anlamlı hale getireceğini savundu. Prof. Mehmet Bekaroğlu da bu görüşe katılarak, küreselleşmeye karşı itirazsız ve onaylar gibi bir metin oluşturulma kaygısı gözlemlediğini ifade etti. Prof. Mehmet Aydın ise bu görüşe karşı çıkarak, "Öyle bir telaşımız olsaydı böyle bir toplantı kompozisyonu oluşturmazdık." diyerek katılımcıların farklı yapısına işaret etti.
Genel kuruldaki en etkili ve sert tartışmalar küreselleşme kavramının tanımı üzerine oldu. Uzun müzakereler sonucu tanımda ortak nokta bulunamazken, sonuçta tekrar yazılan bir metin oy çokluğu ile kabul edildi. Söz konusu tanım şöyle: "Kürelleşme, ekonomik bir süreç olup öncelikle sermaye mal ve emek dolaşımı ile hizmetlerin küresel çaptaki hareketlerini öngörür." Bu kabule kadar birçok katılımcı tanım önerilerini yazarak başkanlık divanına öneri olarak sundu. Prof. Mehmet Altan'ın, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yazılan Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'ndaki kürselleşme tanımını önermesi de 'Abant'a özgü olmaz' görüşüyle kabul görmedi.
Abant toplantılarının müzmin muhalifi olan Dr. Mehmet Ali Kılıçbay bu kez itirazlarını tartışmaya geçilmeden başlattı. Kurula gelen metinde, dilekçe üslubu kullanıldığının altını çizen Kılıçbay'ın, küreselleşmeyi kapitalizmin doğasında olan ve onun önlenemez bir sonucu olarak anlatması, toplantıyı yöneten Mehmet Aydın'ın tepkisine sebep oldu. Aydın'ın, "Kılıçbay bize hiç tartışma alanı bırakmadı. Böylelikle Abant da bitmiş oldu." şeklindeki sözleri katılımcıları güldürdü. Bunun üzerine Prof. Burhan Kuzu toplantının selameti açısından Kılıçbay'a fazla söz hakkı verilmemesini önerdi. Diğer oturum başkanı Mithat Melen'in bu teklifi kabul ederek konuşmasını bir dakika ile sınırlandırması üzerine, "Ben de o zaman Jüpiter saatine göre konuşacağım." diyerek hazır cevaplılığını ortaya koydu. Konuşması devam ederken Başkan Melen'e de iltifat etmeyi ihmal etmeyen Kılıçbay'a bu çıkışı ek süre kazandırdı.
- tarihinde hazırlandı.