Üçüncü Dünyada Bir Altın Nesil

Onlar bulundukları ülkelerde, "Bu topraklarda doğan ilk Türk" olarak tarihe geçecek belki. Kısacası biz onlara "Dünyalı Türkler" diyeceğiz. Hepsinin ortak özelliği, anne ve babalarının yurtdışındaki Türk okullarında idareci ve öğretmen olması. Nijerya-Abuja doğumlu Betül Zehra, Moğolistan-Bayan Ölgi doğumlu Alperen, Orta Afrika-Bangui doğumlu Rana, Nepal-Katmandu doğumlu Ebrar, Moritanya-Novaksot doğumlu Mehmet Selim, Gine-Konakri doğumlu Ahmet ve daha niceleri. Doğdukları yerler, çoğumuzun haritada bile yerini göstermekte zorlanacağı ülkeler. Hatta bazılarımız 'böyle bir ülke var mı?' diye de sorabilir. Çocuklar büyüyüp bir gün Türkiye'ye geldiklerinde ya da burada yaşamaya başladıklarında "Doğum yerin neresi?" sorusunu "Bamako-Mali" diye cevaplayacak. Soru sahipleri önce gülecek belki de. "Orası da neresi?" diyecekler, sonrasında Hafsa ve Azra, önlerindeki haritadan doğdukları toprakları gösterecekler büyük bir mutlulukla.

Saadet, Türkiye'de beyaz insanları görünce ağlamış

'Saadet', Burkina Faso'da doğan ilk Türk. Yerel ismini aldığı 'Yennenga' bu ülkenin kurtuluş savaşında önemli mücadeleler veren bir prenses. İsminden dolayı "Saadet Yennenga" çevresinde çok sevilmiş. Zira Prenses Yennenga 1960 öncesi Fransız sömürgesiyken Burkina Faso'nun kurtuluşu sırasında savaşmış ve halkına büyük hizmetlerde bulunmuş. Ülkenin büyük cadde ve bölgelerine de ismi verilmiş. Bu sevgi, Saadet'e de yansımış durumda. Anne Neval Hanım şöyle diyor: "Doğum için Türkiye'ye gitme hayallerimi gerçekleştiremedim. Diğer iki çocuğum okula gidiyorlardı. Okulda görevli olan eşim de bir toplantı için ülke dışındaydı. O yüzden Saadet, Burkina'da yerli bir hastanede dünyaya geldi. Beklediğimden çok daha iyi, kolay ve temiz oldu. O sırada sıtma tedavisi de görüyordum. Hava sıcaklığı 40 derece ve mevsim olarak 'Harmatan' denilen tozlu bir dönemdi. Nefes almakta zorlanıyordum; ama Allah'a şükür her şey iyi gitti. Saadet, çok sağlıklı olarak iki yaşını doldurmak üzere. Afrikalı arkadaşları gibi yerel hastalıklara karşı dayanıklı." Baba Ahmet Ecirli bir hatırasını şöyle anlatıyor: "Türkiye'ye ilk gittiğimizde Saadet, havaalanında o kadar çok beyazı bir arada görünce ağlamıştı. Orada gözüne çarpan 2 siyahînin yanına koşup sarıldı. Zira doğduğu ülke Burkina Faso'da toplam 5 Türk vardı." Saadet çok cesur bir çocuk. Lizard denilen iri kertenkelelerle, büyük çekirgelerle çekinmeden oynuyor, dev kaplumbağaların üstüne oturuyor, ailesiyle en son timsah köyünü ziyaretinde timsahların yanına doğru da koşunca korkulu anlar yaşatmış. Bu yüzden ailesi "Acaba ismini Yennenga koymakla yanlışlık mı yaptık?" diye düşünüyor.

Hafsa, Mali'de doğdu, nüfus memuru ülkeyi bulamadı

Hafsa ve Azra iki kız kardeş. Her ikisi de Mali'nin başkenti Bamako'da doğmuş. Hafsa, Mali'de doğan ilk Türk unvanına sahip ve gelecekte o da tarihe geçecek. Hafsa'yla Azra'nın babası Mesut Ateş, Türk kolejinde çalışıyor. Hafsa'nın doğumu için gittikleri hastane yerli insanların gittiği bir yerdi. Afrikalı siyahlar bu hastaneye beyaz insanların doğum için geldiklerini görünce çok şaşırırlar. Mesut Ateş olayın devamını şöyle anlatıyor: "Yerliler bizi burada görmekten çok memnunlardı. Tabii bunda beyaz olmamızın etkisi vardı; ancak esas etken eşimin başörtülü bir beyaz olmasıydı. Çünkü beyaz birinin Müslüman olması görülmüş bir şey değildi. Avrupa görmüşler ya da hacca gitmişler hariç sadece zencilerin Müslüman olduğunu sanıyorlardı." Hem Hafsa hem de Azra zeki ve sağlıklı bebekler. Onlar Mali'nin çok sevilen iki beyaz bebeği. Bu ülkede beyaz insan az olduğu için siyah halk, beyazlara çok meraklı. Mesut Ateş'in öğretmenlik yaptığı Türk koleji öğrencileri bile beyaz bebeklere çok düşkünler. Gelenler çocukların ellerini, ayaklarını, saçlarını inceliyor. Afrikalıların saçları uzamadığı için uzayan saç bile onlara ilginç geliyor. Her iki kardeş, ülke kültüründen ciddi olarak etkilenmiş. Elleriyle yemek yemekte ısrar ediyorlar. Hafsa eğer bir şey getirecekse başının üstüne koyarak getiriyor. Tıpkı yerliler gibi. Anne Kebire Ateş, Türkiye'de çocuklarına kimlik çıkarmak için nüfus müdürlüğüne gittiklerinde başlarından geçen ilginç bir olayı şöyle anlatıyor: "Nüfus dairesindeki memur, Hafsa'nın doğum yerine bakarak 'böyle bir yer bulunamadı' diye dosyayı geri gönderdi. Ne kadar ilginç değil mi, nüfus dairesinde çalışan bir memurun dahi bilmediği bir yerde doğmak?"

Ebrar, Nepal'deki 4. Türk

Nepal'in başkenti Katmandu'da doğan Ebrar'dan öncesini babası Ferhat Doğrutekin şöyle anlatıyor: "O zamanlar bana 'Nepal'de kaç Türk var?' diyenlere '3 kişiyiz' derdim. Bunu duyanlar 'çok iyi, yalnız değilsiniz.' derlerdi ve sonra ben bu üçe açıklama getirirdim. 'Hamdolsun yalnız değiliz, üç kişiyiz; biri ben, biri eşim, diğeri de bizim ufaklık Gündüzalp. Kısacası üç kişiydik. Nepal'de 3 Türk vardı, Ebrar'ın doğumuyla 4 olmuştuk. Sağ olsun bir ev sahibimiz var Nepalli, Hindu dinine mensup, bana doğumdan önce "Sen merak etme ben ona kızım gibi bakacağım." demişti ve doğum esnasında hep yanımızda olmuş, doğumhanenin kapısında hep beraber beklemiştik. O sık sık geldi başımızda bulundu bize tam bir annelik yaptı. Kısacası Allah bize bu uzak diyarlarda da bir anne nasip etti." Ebrar şimdi 1,5 yaşında ve doğum yeri Nepal/Katmandu'da hayatını anne-babası ve kardeşiyle sürdürüyor. (Saim Orhan)

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.