Bereketli hilalin gölgesinde

Bereketli hilalin gölgesinde

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, memleketindeki organizasyonda 'bereketli hilal'den daha söz etmeden, sahnenin üstünde asılı bir lamba gibi duran hilal herkesi çoktan selamlamıştı. Kavurucu bir Diyarbakır gününün akşamında insanlar evlerinin yolunu tutmuşken, binlerce kişi düğüne gider gibi şehrin stadyumuna yönelmiş, çocuklar en güzel elbiselerini giymiş, hanımefendiler ve beyefendiler dört gözle beklenen şölene dâhil olmuştu. ,

'Statlar çok büyük, izlemek güç olur' yargısını darmadağın eden, arkada halaylar almış başını giderken 'bu protokolün de işi zor' dedirten bir durum.

Türkiye, İstanbul Gezi Parkı'ndaki tartışmaya odaklanmışken her zaman çatışmalarla hatırlanan bir şehirde Türkçe Olimpiyatları'nı ortak bir heyecan ve barış havasında izlemek anlamlıydı.

Daha olay yerine varmadan "Bizim yıllarca ne çektiğimizi anlarlar umarım!" diyordu taksi şoförü. Batı'da olup bitenleri endişeyle izledikleri havasını vererek! Şehrine bir festivalin geldiğinin biraz farkında, biraz değil. Gelecek yıllarda o koltuklarda oturacak kişilerden biri de o olacak belki, kim bilir.

Kazak danslarından Afrika tamtamlarına, Kürt ezgilerinden Türkçenin en meşhur şarkılarına uzanan sahne performansları küçük çocukları devleştiriyor. Diyarbakırlılar bu coşkuya ortak oluyor. Türkçe Olimpiyatları her yıl çerçevesini ve seslerini çoğaltarak ilerliyor.

Brezilya'dan Pakistan'a, Kırgızistan'dan Mozambik'e, Makedonya'dan Azerbaycan'a her biri kendi kültürünü yansıtan kıyafetleriyle 80 kişi sahneye çıkıyor, Diyarbakır Atatürk Stadı'nda. Tamam artık bu finaldir dediğiniz noktada daha yükselen bir sahne performansı, sahnenin arkasında da önünde de eğlenen 'yetenekli' 72 milletten insan. Artık sadece gittikleri okulda Türkçeyi ve Türkiye'yi öğrenen değil, Anadolu'nun ücra köşelerini tanımaya varan bir yakınlıktaki 'bizim çocuklar'.

Yıllar önce anne ve babalarının gözyaşları eşliğinde uzak ülkelere gidenlerin niye gittiklerini, onların her renkten ve kültürden talebeleri anlatıyor şimdi. Ders verir gibi değil; şarkılarla, türkülerle, halaylarla... Teşekkür edilirken bile ortalarda gözükmeyen öğretmenlere bir teşekkür merasimi aslında olup biten. Şehrin sakinleri sessiz sakin bütün hücreleriyle buna sahip çıkıyor. Programın sonunda Diyarbakır ayağına destek veren iş adamlarına plaket verilirken sahne dolup taşıyor.

Türkçe Olimpiyatları'nda birbirinden maharetli çocukları izlemeye daldığımızda unuttuğumuz şey, izlenen şeyin izleyen üzerinde yaptığı büyüleyici ve bütünleştirici etki. Hoş güzel bir etkinlikte herkes buluşabiliyor. Yılın mayıs ve haziran ayları gündem ne olursa olsun güzel şeylerin olacağı, olmaya devam edeceği bir bayram havasına dönüşüyor. Azımsanmayacak büyük bir kitle için böyle artık. Anadolu'dan gidenlerin Anadolu'ya muhteşem geri dönüşleri gibi görüyoruz bir yerde.

Önce Ahmet Kaya'ya selam çakılıyor, Pakistanlı Aslan Nasır "Kafama sıkar giderim" şarkısını seslendiriyor. Sözlerini tek tek not ettiğim şarkılar harikulade ses ve yorumlarla birbiri ardına geliyor. Gecenin sunuculuğunu İlker Gültekin yaparken Kuzey Irak'tan katılan Ziver'in gecenin Kürtçe sunuculuğunu üstelenen İbrahim Candan'la yaptığı düet ilgiyle izleniyor. Mozambik halk oyunları ekibinin hem kendi hem de Urfa halk oyunları gösterisi ilgiyle izleniyor. En büyük sürpriz de Afrikalı bir öğrencinin söylediği Kürtçe şarkı oluyor. Geleneksel Afrika dansı da, Kazak oyunları da, Türkçenin ve yörenin en güzel şarkıları da sahnede. Mardin, Urfa, Maraş yöresinden türküler dünyanın her kıtasından gelen çocuklarca seslendiriliyor. 11. Uluslararası Dil ve Kültür Festivali, Diyarbakır'da stadyumda izleyen herkesin coşkuyla eşlik ettiği bir şölene dönüşüyor. Festival havasını tamamlayan, kafasına koyduğu simit tablasıyla çocukların aklını alan, balon ve pamuk şekeriyle dolaşan seyyar satıcıları da unutmayalım. Sinan Erdem'deki (İstanbul) kadar zengin, belki onlardan daha renkli bir tablo var Diyarbakır'da. Hele stadyumun bütün ışıklarının söndüğü, insanların çakmak ve cep telefonlarıyla romantik şarkıya eşlik ettiği anlar görülmeye değerdi.

Protokol konuşmaları "Yurtdışına gittiğimde mutlaka ziyaret ettiğim ve gurur duyduğum okullar..." diye başlıyor. Öğretmenlere teşekkür ediliyor. İsmi anılsa da anılmasa da Fethullah Gülen Hocaefendi'ye bir teşekkür gidiyor mutlaka. Konuşmalarda, okullarını bitiren ve kendi ülkelerinde belli yerlere gelen öğrencilerin o ülkenin Türkiye'yle ilişkilerinde çok olumlu katkı sunacağı vurgusu hâkim. Diyarbakır'da da olan farklı değil. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, İstanbul ve Ankara'da düzenlendiği zamanlardan beri "Diyarbakır'da niye olmasın?" düşüncesinin ağır bastığını, Türkçe Olimpiyatları'nın Diyarbakır'a getirtilmesi konusunda oluşan kamuoyunu ve en nihayetinde Dicle Üniversitesi'nin mütevazı salonunda başlayan hikâyeyi hatırlatıyor. "Hizmet hareketinin öncülerine buradan selam ediyorum." demeyi de ihmal etmiyor. Diyarbakır'a İzmir'den yeni gelen Vali Cahit Kıraç, Diyarbakır'daki ilk günlerinin hoş sürprizlerinden biri olarak zikrediyor Türkçe Olimpiyatları'nı. Kıraç, dış ülkelerdeki birinci elden tanıklığını paylaşıyor, öğretmenlere teşekkür ediyor. Protokol konuşmaları her zaman Türk okullarının yurtdışında çalışkan bir 'elçi' rolü üstlendiğinin teyidi gibi oluyor.

Diyarbakır'da geçen yıl stada taşınan etkinliği 20 bin kişi izlemiş. Bu sene sayı 30 bini bulmuş. Çözüm süreciyle birlikte şehirde görülen rahatlığın etkinliklere de yansıdığını söylüyor gazeteci Aziz İstegün: "Sadece gelmediler, coşkuyla katıldılar her şarkıya."

Etkinliğin Diyarbakır ayağını Özel Dicle Lisesi Mezunları Derneği yürütüyor. Derneğin yöneticisi Basri Konuşkan, etkinliğin aynı zamanda bölgedeki normalleşmeye bir katkı olarak görülebileceğini söylüyor. Bunun en açık göstergesi, Türkçe Olimpiyatları logosu giydirilen otobüsler geçen yıl problem olabilir düşüncesiyle Diyarbakır'a sokulmamışken, bu yıl bu tedbire gerek duyulmamış olması ve herhangi bir sorunla da karşılaşılmaması. Sahnedeki çeşitliliğin Türkçe Olimpiyatları kavramının içini zenginleştirdiğini de ekliyor Konuşkan. Normalleşmenin bir diğer göstergesi de geçen yıl iş çevrelerinden 'Biz destek verelim ama ismimiz yazılmasın' gibi sözler duyulurken bu yıl daha artan bir katılımla ve görünürlükte bir desteğin olması.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.