Bir Âlim Portresi

Bir Âlim Portresi

Eserleri, entelektüel birikimi ve aksiyoner tavrıyla günümüz İslâm düşünce dünyasına farklı bir dinamizm kazandıran Fethullah Gülen Hocaefendi ve 'Adanmışlar Hareketi' son zamanlarda hem Türkiye'nin hem de dünyanın dikkate değer sosyal olgularından biri haline geldi.

Özellikle Batı'da Hizmet Hareketi'ne yönelik yapılan bilimsel çalışmalara ülkemizden de yeni bir eser katıldı. Nil Yayınları, Fethullah Gülen'in ilmi yönünü derinlemesine irdeleyen ve araştıran bir eser yayımladı. Bir Âlim Portresi/Fethullah Gülen Hocaefendi isimli bu akademik çalışmayla Gülen'in düşüncesinin somut ve soyut gerçekleri gözler önüne seriliyor.

Editörlüğünü Prof. Dr. Hamza Aktan'ın yaptığı kitap, Prof. Dr. Beşir Gözübenli, Prof. Dr. İsmail Köksal, Prof. Dr. Mesut Erdal, Prof. Dr. Osman Güner, Prof. Dr. Yener Öztürk, Doç. Dr. Mustafa Akçay, Doç. Dr, Muhittin Akgül, Doç. Dr. İsmail Acar, Doç. Dr. Ahmet Faruk Kılıç, Yrd. Doç. Musa Kazım Gülçür ve Dr. Ali Baz Bilici'nin Hocaefendi'nin farklı konularda ve değişik zaman dilimlerindeki söyleşilerini, eserlerindeki görüş ve düşüncelerini mercek altına alan bilimsel makale ve tebliğlerinden oluşuyor.

Türkiye'nin önemli akademisyenleri tarafından kaleme alınan bu özgün çalışma, Fıkıh'tan Kelâm'a, Tefsir'den Hadis'e Hocaefendi'nin İslamî ilimlerdeki vukufiyeti ve konumuna ayna tutmanın yanı sıra Hocaefendi'nin güncel problemlerle ilgili düşüncelerini ve çözüm önerilerini İslâmi ilimler açısından değerlendiriyor. Kısacası, Hocaefendi'nin düşünce dünyasına yapılan yolculuktan bazı kesitleri sizler için derledik.

Türkiye'nin önemli akademisyenleri tarafından kaleme alınan Bir Alim Portresi/Fethullah Gülen Hocaefendi adlı eser raflardaki yerini aldı. Kitapta, Hocaefendi'nin güncel problemlerle ilgili düşünceleri ve çözüm önerileri İslâmi ilimler açısından değerlendiriliyor.

Seçilmiş bölümler...

Hocaefendi'nin ihlal etmediği iki ilke

Hocaefendi'nin sözlü ve yazılı yayınlarında, bilimsel bir dil ve akıcı/sürükleyici bir üslup hakimdir. Katıldığı ve katılmadığı görüşleri ifade ederken, selefe saygı ilkesi yanında, konuma saygı ilkesini de hiç ihlal etmemektedir.

Özellikle fıkhî konulara dair değerlendirmelerinde, selefe ve günümüze kadar gelen fıkhî birikime katkısı olanlara saygı, hiç ihlal ve ihmal etmediği genel bir ilkedir. Bu kapsamda katılmadığı fıkhî görüşleri gerekçeleriyle izah ederken, muhataplarının mezhep mülâhazaları sebebiyle incinmesi söz konusu olmamaktadır. (sf.31)

Akıl ve mantık maneviyattan koparılabilir mi?

Gülen, akıl ve mantık kavramlarının önemine de sıklıkla vurgu yapmaktadır. Fakat bu akıl ve mantık maneviyattan kopuk değildir.

Onun Kur'ân-ı Kerim'den esinlenerek formüle ettiği yeryüzü mirasçılarının üçüncü vasfı, ilme yönelmektir. Gülen, bu yönelişin temel formülünü de şöyle oluşturmaktadır:

"Mirasçının üçüncü vasfı; akıl, mantık ve şuur üçlüsüyle ilme yönelmek olacaktır." Bu durumda Gülen'e göre ideal bilim; ilham, akıl ve tecrübe sacayaklarına dayanmalı, bunlar da kalp, mantık ve şuurla birlikte çalışmalıdır. Onun bu yaklaşımından hareketle ilham, akıl ve tecrübeyi bilginin temel kaynakları, kalp, mantık ve şuuru da bilginin temel tahsil araçları şeklinde yorumlayabiliriz. (sf.185)

Korkuların kaynağı

Hocaefendi'ye göre korkunun kaynağı bazen işlenen günahlardır.İşte tam da bu sebeple mü'min bir insan, günahları karşısında irkilmeli, ürpermeli ve titremelidir. Çünkü günah, ebed yolunda insanın önünü kesmiş en büyük bir düşmandır ve onun varlık gayesini tehdit etmektedir.

Allah'a kul olmak için yaratılmış olan insan, kendine bir vedîa ve emanet olarak verilen uzuvları, günah ve inhiraflarla Hakk'ın istemediği istikamette ve kendi hevesine göre kullanmakla, emanete hıyanet etmiş, kendisine de zulmetmiş sayılır. (sf. 261-262)

Küfre giden yol

Hocaefendi'ye göre, kişiyi Allah'tan af dilemeye sevk ediyorsa, işlenen günah büyük de olsa küçük demektir. İnsan, pişmanlık ya da üzüntü ile işlediği günahın affedilmesine mazhar olabilir. Aksine, önemsenmeyen ve hiç farkına varmadan devamlı işlenen küçük günahlar ise artık küçüklükten çıkmış, büyük bir günah olmuş ve 'her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır' medlulünce insanın kalbini ısıran bir yılan hâline gelmiştir. (sf.257)

Çocuklar nasıl eğitilmeli?

Gülen'in sevgi duygusuna yaklaşımı, onun bütün çabalarının merkezini oluşturmaktadır. Sevgi ile atan bir nabzın, insanın gerçek kalp dünyasına, çocuklarını yetiştirme aşkına güç verdiğini anlamaktayız.

Bu nedenle çocukların eğitiminde, sevgi odaklı bir yöntem kullanılmalı ve çocuklar sevgi ile şekillendirilmelidir. Avrupa'yı Avrupa yapan, dünyanın gelişmişlik merkezi haline getiren, başlangıçta sevgiye dayalı bir eğitimdir.

XIX. yüzyıl Avrupa eğitim sistemini etkilemiş ve Avrupa'nın bugünlere gelmesinde söz sahibi olan Johan Heinrick Pestalozzi' nin eğitiminin temel hareket alanını sevgi oluşturmaktadır. (sf. 296)

Yeter ki öz kaybedilmesin

Hocaefendi'ye göre İslâm dairesi içinde kalmak kaydıyla ve ilâhi vahyin özü kaybedilmediği sürece ortaya atılan farklı görüşler, İslâm fıkhının evrenselliğini gösterir. Bu sebeple Kur'ân-ı Kerim, Sünnet-i Nebeviye ve icma edilen hakikatlere ters düşmeyen her görüş makbuldür. (sf.144)

İslâm fıkhının yeni iki terimi

Hocaefendi İslâm Fıkhı'nda şimdiye kadar hiç kullanılmayan iki terim üretmiştir. Bunlar objektif ve sübjektif mükellefiyettir. Bunlardan objektif

mükellefiyet şekildir. Yani herkesin normal ölçülerde yapması gereken kurallardır. Sübjektif mükellefiyet ise kişinin kendi vicdanı ile irtibatlıdır. Dolayısıyla her mükellefin normal kuralların üstünde olarak kendini mesul hissetmesi ve artı bir şeyler yapmasıdır. Dolayısıyla bu alan daha çok mubah dairesinde cereyan eder. Dolayısıyla takva ve azimet meselesidir.(sf.153-154)

Saldırılara cevap niteliğinde!

Pırlanta Serisi'ndeki neredeyse bütün eserlerde, İslâm'ın evrenselliği vurgusu öne çıkmakta ve bu sadece kuru bir iddia olmaktan öte, eserlerde bunun ispatı yapılmaktadır.

Diğer eserlerle birlikte özellikle Sonsuz Nur ve Kur'ân'ın Altın İkliminde isimli kitaplardaki İslâmî esasların evrenselliği yönündeki tahşidat, tarihsellik iddiaları da dahil İslâm'a yönelik saldırılara, kimseyi muhatap almadan yukarıda belirttiğimiz mükemmel üslupla cevaplar mahiyetindedir. Her ne kadar bu seri içerisinde konumuz açısından iki kitap öne çıkartılmış gibi görünse de, diğer kitapların da etkileyici, mukni, ayrıntılı bilgi ve izahlarla dolu olduğu unutulmamalıdır.

Bu ifademizle ilgili bir fikir vermesi açısından, Prizma 4'de, sadece bir başlık altında Kur'ân-ı Kerim'in tarifine kırk bir sahifelik yer ayrıldığının hatırlatılmasında fayda mülâhaza ediyoruz. (sf.35)

İnsanı meleklerden ayıran özellik

Hocaefendi, insanın günahtan bütün bütün hâlî kalamayacağını, melekler gibi günahtan masun tutulmadığını, her zaman hata işleyebileceğini, asıl önemli olanın, sürçüp düştükten sonra tekrar ayağa kalkmak ve eskisinden daha yüksek bir temkinle yoluna devam edebilmek olduğunu belirtir. Zaten insanı meleklerden daha yüksek seviyeye ulaştıracak özelliği de onun tevbe edebilmesidir. (sf.262)

"İnsanların kalp mutmainliği içinde ibadet edip, imanını güçlendirmesi, güzel ahlâkla bezenip marifet ehli haline gelebilmesi açısından, dinî hükümlere karşı fıkıh usûlü bilgilerinin sağlayacağı güven, Risâle-i Nur Külliyatı'nda olduğu gibi, Pırlanta Serisi'nde de öncelikli hedefler arasındadır." (sf.31)

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.