Fethullah Gülen Hocaefendi: Sabır kurtuluşun sırlı anahtarıdır

Fethullah Gülen Hocaefendi: Sabır kurtuluşun sırlı anahtarıdır

Fethullah Gülen Hocaefendi, “Varsın başkaları inciten olsun siz incitmeyin” diyerek ‘sabır’ tavsiye etti. “Düşsek, sürçsek bile kalktığımızda ‘el ihsan ve’l ihlas demeliyiz” ifadesini kullanarak “Fırtınalar bu yolun yolcularının kaderi” dedi.

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yeni sohbeti Herkul.org sitesinde paylaşıldı. İmtihan ve Hakta Sebât başlıklı sohbetinde Hocaefendi, önemli değerlendirmelerde bulundu. İşte Hocaefendi'nin önemli tespitleri:

Her hâlimizde, tavrımızda iman-ı ekmel, ihsân-ı ekmel, ihlas-ı ekmel, rıza-yı ekmel, yakin-i ekmel demeli, hayatımızı bu atkılar arasında bir dantela gibi düzgün işlemeye bakmalıyız.

Bunda çok defa tam başarılı olamayabiliriz. Bazen falsolar cereyan edebilir. Fakat o hal bizi o doğru duygu ve doğru düşünceyi vird-i zeban etmeden alıkoymamalı. Düşsek, sürçsek bile yine kalktığımız zaman ‘el ihsan ve’l ihlas’ demeliyiz.

Paralel paranoya

Şeytan sürekli aleyhimizdeki bazı şeyleri önümüze sürer, “Haydi siz de bir şey söyleyin bunlara karşı, hep sükût mu edeceksiniz” der. Mesela ‘paralel’ dediler bize. ‘Paralel’ paranoyanın nesebi gayr-ı sahih veledidir. Biz de onlara diyelim: “Siz paralelsiniz.” Hayır, böyle mukabele etmemeli! Mesela, ‘sülük’ dediler. Nedir? Kanı emen! Hakikaten birileri milletin kanını emiyor, kansız bırakıyor onu. Fakat ‘kan emen sülükler sizsiniz’ dememeli.

Kim çete ve örgütse...

İlle de bir şey demek istiyorsanız; karbondioksit atma manasında, şöyle dersiniz: Kim paralelse, sülükse, Allah onun bin belasını versin. Sülüklerin evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Bizsek yani. Kim çeteyse, örgütse, silahlı örgütse, kim milletin hakkı olan arpa kadar haram yemişse Allah belasını versin. Bunu kendi adınıza söyleyin.

Onlar densizliğin her türlüsünü söylediler. 200 tane küfür, tel’în, lanet lafından bahsettiler. Demedik şey, atmadıkları iftira, söylemedikleri yalan ve sizi uğratmadıkları gadr bırakmamışlar Etmedikleri emanete hıyanet bırakmamışlar. Fakat bütün bunları buldukları bir günah keçisine yüklediler. Bir gün insanlık cennete gitme yoluna girse, sıratı da geçse, orada bir şeye takılsa, “Hele durun bir şey soracağız” dense, yine onların o paranoyasından doğan nesebi gayr-ı sahih paralel mülahazasına verecek ve diyecekler ki: ‘Bunların yüzünden oldu.’ Şimdi öyle bir mantık, felsefe, ayıp örtme duygusuyla bütün mesâvîyi birilerine yüklemeyi o işin içinden sıyrılmanın tek yolu olarak görüyorlar. Fakat, bütün bunlara karşı centilmence davranmak size düşüyor.

Elinizin tersiyle itin

Hz. Pir-i Mugan demokrasiye, insan haklarına hizmet ediyorlar diye belli dönemde, bazılarına karşı az tarafgirlik hissettiğini, sonra yanlış olduğunu anladığını ‘Euzubillahi mineş-şeytani ves-siyaseti’ deyip uzaklaştığını belirtir.

Mesleğimiz, meşrebimiz budur. Arkadaşlarınız ayaklarının ucuna kadar gelen o şeyleri böyle mülahaza olmasaydı katiyen itmezlerdi. Varsın onun arkasından koşanlar koşadursun; siz hepsini elinizin tersiyle itin. Bana Allah’ım gerek deyin. ‘Cennet dedikleri üç beş huri, üç beş gılman, üç beş villa, üç beş köşk. Sen onları isteyene ver, bana Seni gerek Senideyin ve yolunda böyle yürüyün. Allah sizi yüzüstü düşürmeyecektir, inanın buna.

Herşeyi hamur etmeli atmalı

Kimse kimsenin vizrini, vebalini yüklenemez. Herkes vebaliyle oraya gidecek. Elli senedir aleyhimde yazı yazan insana bile şahsıma ait hakları helal ettiğimi söylemişimdir.

Ne var ki, şimdi denen şeyler onun dediklerini çok geçti. Lenin’in Müslümanlar’a, Amnofis’in Hazreti Musa’ya, Ramses’in bilmem hangi Allah makbulü kuluna dediği şeyleri çok geçti. Fakat elin âlemin dediği, ettiği şeyler hadden efzun hale geldiyse, bence bizim de hadden efzun bir haddimiz olmalı. Her şeyi, Allah’ın izni ve inayetiyle, Cenab-ı Hakk’ın ruh sistemimize, ruh midemize yerleştirdiği enzimlerle ezmeli, hamur etmeli, halletmeli, sonra da ıtrahat halinde atılacak yerlerde götürüp atmalı!

İncitmeyen olun

Siz incitmeyen olun. Varsın başkaları inciten olsun. Çünkü sizin dünya adına bir talebiniz yok. Başkaları bir şey olduysa, onun ötesinde bir şey olmak için çırpınıyorsa yapmadık şey bırakmayabilir. Fakat sizin eğer Allah’ın rızasından, hoşnutluğundan, nam-ı celil-i Muhammedi’yi güneşin doğup battığı her yere ulaştırmadan başka bir hedefiniz varsa, ‘Biz de bir gün bir yerde küçük bir reis, bir vekil olalım’ mülahazalarını taşıyorsanız, hiç farkına varmadan Allah’tan o nispette uzaklaşmış olursunuz.

Fırtınalar bu yolun yolcularının kaderi

Fırtınalara, tsunamilere gelince; şimdiye kadar bu yolun yolcularının sabit değişmez kaderi olmuştur. Hep imtihan olmuşlar, evlatla imtihan olmuşlar, malla imtihan olmuşlar; çağın tiranlarıyla, güç ve kuvvet zehirlenmesiyle mahvolmuş insanlarıyla imtihan olmuşlar.

Bütün peygamberler, veliler çekmişler. “Bu yol uzaktır, menzili çoktur, geçidi yoktur, derin sular var.” Eğer bu yolu böyle bilerek girmişseniz, bunlara da katlanacaksınız. Bazen Firavunlar yapacak, bazen Nemrutlar yapacak, bazen kefere ve fecere yapacak, bazen münafıklar yapacak. Bazen de Müslümanlığı sindirememiş, Kur’ân okudukları halde gırtlaklarından aşağı inmeyen, alınları nasır bağlayacak şekilde secdeden başlarını kaldırmadıkları halde nifaktan kurtulamayan insanlardan çekeceksiniz. Bir yönüyle çok defa çekme sizin kaderiniz, çektirme de onların huyu olacak; bütün bunları bilerek bu yolda iseniz dişinizi sıkıp sabredeceksiniz.

Sabır kurtuluş anahtarıdır

Kur’ân-ı Kerim’de insanın çok farklı imtihanlara maruz bırakılacağı ifade edilmiş; daha sonra da, bu belâ ve mihnetlere sabredenler müjdelenmiştir. Sabır kurtuluşun sırlı anahtarıdır. Bu Kıtmir kardeşiniz 27 Mayıs’tan bu yana ölüm tehditleriyle her zaman preslendi. Askerliğimi yapmamış bir gençtim. O zaman ihtilalciler yapıyordu. 12 Mart’ta zindanlar gördüm, tehditler gördüm; Yargıtay’da o mesele duruyorken bir af çıktı, Cenâb-ı Hakk öyle sıyrılmak lütfetti, mahkumiyet ve sürgün kararları vardı. İnandığınız şeylere inanmayanlar, sizin değerlerinizi değer kabul etmeyenler sizi hiçbir zaman hazmedememişlerdir.

Allah yakalatmadı

12 Eylül’de 6 sene -o sefillerde kaçan şaki gibi- kaçmak zorunda kaldım. Cenâb-ı Hakk onlara yakalatmadı. Arkadaşlarımdan ordudan ayrılmış Cahit Erdoğan dedi ki bir gün: “Hocam iyi ki ele geçmedin; öyle işkence, eza ve cefa ki, hastasınız, şekeriniz var, kalbiniz var, dayanmanız mümkün değildi. İyi ki Allah yakalatmadı.” Fakat, babayiğitler, başkan Muhsin gibi kahramanlar -makamı cennet olsun- 6 sene hücrede kaldılar.

‘Neo iddianame düşünüyorlar’

28 Şubat’ta da aynı şey oldu. Sonra haziran fırtınası koptu. Akabinde musibet musibeti takip etti. Şimdi o haziran fırtınasında birilerinin işgüzarlık yaparak 300 sayfalık iddianameye sokuşturdukları şeyleri Neo-iddianame şeklinde yine hazırlamayı düşünüyorlar. 300 sayfalık iddianame ki burada niyabet tarikiyle istintak edilirken New Jersey başsavcısı baktı ve katıla katıla güldü; “Bu ne komik şey!” falan dedi. Bugünleri görseydi herhalde gülmekten bayılırdı.

Allah döndürecekse canımızı alsın

Hasılı; biz hep çektik, çektirenler de hep çektirdiler, bundan sonra da çektirecekler. Allah’a ahd-ü peymanımız var; dönmeme kararındayız. Allah döndürecekse, canımızı alsın. Allah bunları yapanlara da insaf, iz’an, bizimle beraber kalb salahı ihsan eylesin. Âmin "

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.