Abant Katılımcılarından Ortak Ses
Aydınları bir araya getirerek önemli sorunlara çözüm arayan Abant Platformu'nun Erbil'de gerçekleştirdiği "Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak" başlıklı 18. toplantısı dün sona erdi. Türkiye'den ve Kuzey Irak'ta birçok Türk ve Kürt akademisyen, siyasetçi ve gazetecinin katıldığı toplantının sonuç bildirgesinde Ortadoğu'da barış ve istikrarın önemine dikkat çekildi. Konferansın katılımcıları, toplantının amacına ulaşıp ulaşmadığını ve bu konuda nasıl devam edilmesi gerektiği yönündeki görüşlerini Cihan'a anlattı.
Cihan mikrofonlarına konuşan Irak Kürdistan Demokratik Partisi Dış İlişkiler Sorumlusu Sefin Dizayi, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Hükümeti Kültür Bakanı Felekettin Kakayi, sosyolog-yazar Ali Bulaç, Agos gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan, Diyarbakır eski milletvekili Haşim Haşimi, Helsinki Yurttaşlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Fırat, Mardin Süryani Metropoliti Saliba Özben ve gazeteci-yazar Kerim Balcı konferansla ilgili görüşlerini anlattı.
"Konferansta Çok Açık Bir Şekilde Samimiyet Var ve Bizim İhtiyacımız da Buydu"
Irak Kürdistan Demokratik Partisi Dış İlişkiler Sorumlusu Sefin Dizayi: "Bu türde burada yapılan ilk konferanstı ve gösterilen çabalar açısından çok anlamlıydı. Birçok akademisyen, üniversite profesörü, ünlü gazeteci, birbiriyle ilişkili konuları tartışmak üzere buradaydı. Konferansta gösterilen samimiyet gerçekten çok açıktı ve bizim ihtiyacımız olan şey de bu. Diplomatik dilden ve diplomasiden uzak, samimiyete ve açıklığa ihtiyacımız var. Ve bunu başarabilecek durumdayız. Bu türden yapılan ilk konferanstı, bazı organizasyon hataları, teknik aksaklıklar olmuş olabilir. Ancak genelde bakıldığında başarılı bir işti. Devamının geleceğini umuyorum. Akademisyenlerin ve gazetecilerin geri döndüklerinde, yerinde gördükleri gerçeği, kamuoyu düşüncesinin doğru görüntüsünü yansıtırlar ve siyasi karar alıcılar bundan etkilenirler ve bu gerçekliğe bakarlar ve ilgilenirler. Türkiye, Süleymaniye veya Dohuk'ta daha fazla konferans olmasını, konferansların devam etmesini umuyorum. Tüm katılımcılara teşekkür ediyorum. Ben de katılımcılardan biriydim. Yapılan sunumlardan çok etkilendim. Daha fazla olmasını umuyorum"
"Yolunu Gözlediğimiz Bir Toplantıydı"
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Hükümeti Kültür Bakanı Felekettin Kakayi: "Çok iyi bir toplantı oldu. Biz çoktan beri böyle bir şey bekliyorduk. Yolunu gözlediğimiz bir toplantı idi. Burada sorunlarımızı bizimle konuşmak bizi anlamak için bugüne kadar kimse gelmemişti. Abant Platformu'nun bu toplantıyı burada düzenlemesinden dolayı çok sevinçliyiz. Türk dostlarımızı daha çok Türkiye'de ve Avrupa'da görüyoruz. Ama ilk defa burada böyle sorunlarımızı yerinde görerek bizi anlayan bir toplantı oldu. Yazarlar ve gazeteciler ilk defa gelip burayı görüyorlar. İlk defa olarak da öğretim görevlileri burada Kürtlere kulak veriyorlar, onları dinliyorlar. Bu çok önemliydi. Şimdiye kadar kimse gelmedi. Ne Türk halkından ve de hükümetten kimse sesimizi duymadı. İlk defa bu kadar çok gazeteci buraya geliyor, Kürtleri dinliyorlar. Bizim mesajımız Türk halkı ile dostluk, kardeşlik ve barış şeklindedir. Bu çok iyi bir başlangıç. Umarım devamı gelir. Ankara'da, İstanbul'da Diyarbakır'da ve Süleymaniye'de bu toplantılar olur. Halkımız da bu toplantıyı çok destekledi. Herkes anladı ki bu yeni bir kapıdır, çok önemlidir. Türkiye'de bizim komşumuz ve dostumuzdur. Bize lazım ve çok önemli olan bu kapı açık kalmasını istiyoruz. Bu yoldan da tüm bizim halkımızı ve milletimizi dostluk ve barış içerisinde hayatı devam ettirmek."
"Erbil'deki Toplantı, Şimdiye Kadarkiler Arasında En Zoru Oldu"
Gazeteci sosyolog-yazar Ali Bulaç: "Açıkçası bu konferans, bizim 1998 yılından beri düzenlediğimiz 18. toplantı. Daha önce de Türkiye dışında Washington, Brüksel, Paris ve Kahire'de de uluslararası bu tür toplantıları düzenledik. Ama yönetim kurulu üyesi olarak konuşuyorum, burada yapılan en zor toplantı oldu. Hamdolsun çok iyi oldu ve başarılı geçti. İyi bir sonuç bildirisi çıktı. Belki burada konuşulandan çok bu konunun konuşuluyor olması; bu kadar aydın, bilim adamı kanat önderinin yazarın ve gazetecinin burada olması; Türkiye'nin her yerinden insanların Erbil'de olması çok önemli. Burada herkes kendi muadili ile konuştu ve tanıştı. İlk toplantıda bir tanıma ve tanışma sürecini başlamasını amaçlamıştık. Bu tam manasıyla sağlandı, maksat hasıl oldu. Ben kendi açımdan bunun amacına ulaştığını düşünüyorum. Bu kısmet olursa bunun bir benzerini de Türkiye'de İstanbul'da düzenlemeyi düşünüyoruz."
"İleriye Doğru Yönelmek İçin Anlamlı ve İyi Bir Zemin Oluştu"
Agos gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan: "Çok faydalı bir toplantı oldu. Her toplantının beklentisi birbirinden biraz farklı olabilir. Bu ilk toplantı, böyle bir toplantının yapılması bile çok önemli. Burada benim gördüğüm en önemli olay, başında biraz tedirgin olduğum olay gerçekleşmedi. İnsanlar burada samimi olarak konuşabildiler. Alınganlıklarını, küskünlüklerini, birbirlerini nasıl algıladıklarını çok açık söyleyebildiler. Dolayısıyla ileriye doğru yönelmek için anlamlı ve iyi bir zemin oluştu diye düşünüyorum. Siyaset ve psikolojinin birbirine geçtiği alan bu, tarihsel bir alan. Geleceği kurabilmek ancak geçmişin değerlendirmesiyle mümkün. Bütün bunların konu başlığı ile ortaya çıkmasına yol açtı. Bence çok hayırlı oldu.
"Diyalog Sürecinin Hem Yönetimler Hem de İki Tarafın Kurumları Tarafından Sürdürülmesi Lazım"
Eski Diyarbakır milletvekili Haşim Haşimi: "Bir konferansla her şey çözülmez; ama konferansları da küçümsemek doğru değil. En azından dile getirilen birçok husus, bireylerin ve kurumların beynindeki birçok sert şeyi kırıyor, algıyı alıp götürüyor. İnsanların, toplulukların ancak birbirlerini algılamaları, tanımaları ve diyalog kurmaları sorunları aştırır. Bunun başka çözümü yolu yok. Bence bugüne kadar birçok sorun yaşandı. Eğer karşılıklı konuşma temelinde görüşmeler olsaydı ben eminim birçok sorun, sorun olmaktan çıkardı. Bu alanda bu tür konferanslar çok önemli ve iyi. Dolayısıyla bir yönde; evet, bu amacına ulaşmıştır. Bunun daha da derinleştirilmesi lazım. Bu bir başlangıçtır. Birçok önemli insan, yazar, akdemiysen, gazeteci gelip burayı görüp ve gözlemlemiştir. Bu diyalog sürecinin hem yönetimler bazında hem iki tarafın kurumları tarafından sürdürülmesi lazım. Türkiye bölgede çok güçlü bir devlettir. Türkiye, kendine güvenen bir devlet gibi düşünmek zorundadır. Türkiye'nin kendi kambur ve sorunlarından kurtulması lazım. Bunu başardığı zaman Ortadoğu zemininde Türkiye'nin önü açılır. Bu, bu kadar basittir. Sorunları çözmenin yöntemleri, yolları bellidir. Diyalog kurmak, konuşmak ve ilişkiyi geliştirmek gerekir. Umutlu olmak lazımdır. Yeni bir döneme girilmiştir ve süreç başlamıştır. Bu yeni dönem ve süreç bence dışişleri zemininde kendini iyice belli etmiştir. Benim dileğim bu anlayışın ülkedeki diğer kurumlara da yansımadır.
"Bunca Yıl Bizler Birbirimizi Dinlememişiz"
Helsinki Yurttaşlar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ümit Fırat: "Bu toplantı amacına ulaştı. Çünkü esas olarak birinci amaç böyle bir toplantının yapılması idi. Bu toplantı yapıldı. Yapılması bile olması başlı başına bir hedefti. Gerçekleşti. İkincisi de zengin tartışmalar oldu. Çok net ve çok temel esas ayrıntılara zaman zaman girildi. En azından üç ve dört kuşak aynı kütüğe kayıtlı olan aynı coğrafyayı, aynı siyasi alanları paylaşan insanların birbirinden kopmuş olduğunu ve yanı zamanda bir arada bir şeyler konuşmak ihtiyacı duyduğunu, bundan sonra da bu tip konuşmalarının tartışmaların daha fazla olmasının arzulandığını duyduk, hissettik. Yani demek ki bunca yıl bizler birbirimiz dinlememişiz. Bu eksiklik ortaya çıktı. Oysaki dinlenildiğinde ve konuşulduğunda bir takım hassasiyetler ve alınganlıklar, karşılılık ortaya çıkarılıp bir masaya yatırılıp tartışılabiliyor. Yani bu çok önemli idi. Konuştuk Arkadaşlarımız düşünce ve tebliğlerini sundular. Bunlara katılanlar var katılmayanlar var. Tüm mesele de bu zaten. Bir şablon altında bir tek düşünce çıkmayacak. Burada bir ihtiyaç açığa çıktı. Daha çok konuşmak lazım. Burada değil Türkiye'de de konuşmak lazım. Sadece Türkiye ve Irak'tan gelenler değil, sadece Kürtler değil. Herkes herkesle bu konuları konuşmalıdır. Bu bütün bir toplam ve bölgenin sorunudur. Bu bakımdan bu tip tartışmaların daha fazla konuşulup birbirimize aydınlatıcı bilgiler sunmamız gerektiği anlaşıldı. Hedefte buydu. Bence konferans hedefine ulaştı.
"Din ve Dillerden Kültürlerden Etnik Yapımızla Bir Araya Gelmenin Mutluluğunu Yaşadık"
Mardin Süryani Metropoliti Saliba Özben: "Amacına ulaşıp ulaşmadığını zaman gösterecek. Ama bizim yaşadığımız ve gördüğümüz bir şey var. İnsanlar geldi. Türkiye'den ve buradan gelenler oldu. Her iki taraf da fikir ve görüşlerini güzel bir şekilde dile getirmişlerdir. Biz Ortadoğu insanları olarak farklı din ve dillerden kültürlerden etnik yapımızla bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadık. Bu önümüzdeki süreç veya süreçler için güzel bir gelişmeye tanıklık edeceğimize inanıyorum. İnsanlar kendini ne kadar ifade ederse başarıya ulaşmada o kadar uzun bir yol kat edeceklerine olan inancım tamdır. Süryani Kilisesi olarak bu tür toplantıları destekliyoruz. Katılmak istediğimizi her zaman belirtmekte fayda görüyoruz. Tanrı bizi kendi inayetiyle bereketiyle kutsasın. Böyle değişik insanların, değişik kültür, dil ve dinleriyle bir araya gelmeleri için onlara hikmet versin. Güzel bir şey oldu. Erbil'de toplandık. Umarım başka yerlerde başka toplantılar da olur. Nerde olursa olsun insanların bir araya gelmesi fikir teatisinde bulunması başarımız için geleceğimiz için çok önemli olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.
"Bundan Sonra Yepyeni Bir Dil Kullanılmaya Başlanacak"
Gazeteci-yazar Kerim Balcı: "Toplantının çok iddialı bir amacı yoktu amaç ilk adım atmaktı. Ve ilk adım attı toplantı. Abant Platformu Türkiye'nin en güçlü sivil toplum örgütüdür. Sivil toplum örgütleri siyasal süreçleri ihtilaller gibi bir gecede etkilemezler. Yıllar içerisinde etkilerler. Süreçler başlatırlar, bu süreçler medya üzerinden, entelektüel tartışmalar, akademik tartışmalar üzerinden zamana ve yıllara yayılırlar. Farkın olmadığımız bir şekilde etkilerler süreçleri. Ben bu toplantısının sadece Türkiye'nin Kürdistan bölgesel yönetimi ile olan ilişkilerini değil topyekun Kürt meselesiyle ilgili söylemini kökten bir şekilde etkileyeceğine, bundan sonraki tartışmada yepyeni bir dilin yepyeni bir söylemin kullanılmaya başlanacağına eminim. Gördüğünüz üzere ben de yeni bir dil kullanmaya başlamış durumdayım.
"Bizler Kuzey Irak Realitesini Çok Az Biliyoruz, Iraklı Kürtlerse Türkiye'yi Çok İyi Biliyorlar"
Bölge ile ilişkilerde ikinci adım büyük atılmamalı. Çünkü 100 yıllık meseleler yüz dakika içerisinde halledilmezler. İçselleştirilmeleri lazım. Hemen üç gün sonra Süleymaniye'de ikinci bir Abant toplantısı yapalım ve bütün meselelerimizi halledelim demek hatalı olur. Meselelerin içselleştirilmeleri lazım. Belki daha fazla etüt çalışması olarak küçük çaplı toplantıların yapılması lazım. Sonuç bildirgesine girmiş olan ve siyasi kadrolardan beklenen bazı çözümler var. Mesela sınır geçişlerinin kolaylaştırılması gibi. Bu husustaki adımların bir an önce atılması lazım. Karayolu ve demiryolu üzerinden ulaşımın sağlanması ve kolaylaştırılması, ticaretin köprülerinin güçlendirilmesi lazım ki karşılıklı geliş gidişler artsın, önyargılar azalsın bu sayede. Bu zaman bu şekilde yayılabilir meseleler. Benim kişisel kanaatim, burada iki gün içerisinde gördüğüm ve bence de tehlike arz eden bir gerçek: Bizler Kuzey Irak realitesini çok az biliyoruz. Buna karşın Iraklı Kürtler Türkiye'yi çok iyi biliyorlar. Bizde Sürani Kürtçesi bilen Kürt bile yok. Bizim Kürtlerimiz Kırmançi biliyor, Zaza biliyorlar ama Sürani bilmiyorlar. Bizim Kürtlerimiz bile burada tercüman kullandılar. Dolayısıyla dilini anlamıyoruz, siyasetini hiç bilmiyoruz. Buna karşın Kuzey Irak'ta Türkçe bilen, Türkiye siyasetini ve basının yoğun bir şekilde takip eden onlarca insanla karşılaştık burada. Bizimle rahatlıkla tartışabilen insanlar gördük. Zannediyorum küçümsemişiz bu toprağı. Bu bölgeyi daha ciddiye almak, bölgeyle alakalı daha akademik, daha entelektüel, gazetecilik seviyesinde çalışmalar yapmak burayı tanımak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde bir müddet sonra bu tür entelektüel boyutlu tartışmalarda Kürt muhataplarımız tarafından domine edilmeye başlayabiliriz ve bir müddet sonra bu tür toplantılar zevk vermemeye başlayabilir.
- tarihinde hazırlandı.