Güney Afrika'ya Anadolu mührü

Güney Afrika'ya Anadolu mührü

Üç kıtaya asırlardır hükmeden şanlı ecdat gittiği her beldeye kendi rengini ve kokusunu bıraktı. İslam'ın aydınlık yüzünü, o topraklara inşa ettiği mabetlerle temsil etti. Avrupa'nın göbeğinden Arabistan'a, Kuzey Afrika'dan Kafkaslar'a hep bu eserlere şahit olmak mümkün. Ecdadın bu şanlı yürüyüşünü şu sıralar Anadolu insanı sürdürüyor. Geçmişin kredisini kullanarak geleceği aydınlatmaya çalışıyorlar. Özenle dünyanın çehresini değiştirecek fidanlar yetiştiriyorlar açtıkları müesseselerde. 'Örnekleri kendinden bir hareket'in temsilcileri o güzel günlerin sadece geçmişte kalmadığını, bugün de yaşanabileceğini gözler önüne seriyor. Hem de dünyanın dört bir köşesinde...

Kendi değerlerimizle, gerçekten 'biz' olduğumuz o eski iyi günleri yâd ettirecek eserlerden biri de Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yükseldi. 'Nizamiye Külliyesi' adını taşıyan bu eser, Selimiye Camii gibi görkemli ve asırlarca medeniyetimizi temsil edecek güzellikte. Dilerseniz gelecek adına umut aşılayan bu destansı hikâyeye kulak verelim.

75 yaşlarında nur yüzlü bir zat. Yaşıtları emekliliğin tadını çıkarıp, torun severken o bir idealin uğrunda kilometrelerce uzakta çırpınıyor. Selçuklu, Osmanlı ve Anadolu'dan aldığı ilhamı yansıtmaya çalışıyor. Bunu da Osmanlı medeniyetinin simgesi bir külliye inşa ederek yapıyor. Hem de ilerleyen yaşı ve hastalıklarına rağmen ailesinden kilometrelerce uzakta, bir karavanda kalarak. Böyle bir eseri inşa eden isim Ali Katırcıoğlu. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kendisine layık gördüğü soy ismiyle Ali Kervancı.

Geçmişten günümüze yaşanan hoşgörü destanına yeni bir hikaye eklendi Güney Afrika'dan. Öykümüz, işadamı Ali Kervancı'ya ait. Gelin kendisinden, Anadolu'nun ruhunu Güney Afrika'ya taşıyan 'Nizamiye Külliyesi'nin inşa sürecini dinleyelim.

Biz de eseri ve yapımını şahsından dinlemek istiyoruz. Yanına vardığımızda Allah için yaptığı işe kendisini katmanın endişesini yaşıyor. Hiç gündeme gelmeden, adı bile anılmadan, kimin yaptığı bilinmeden sadece eserinin hizmet etmesini istiyor. Ama biz israrcı davranınca dayanamayıp cevaplıyor sorularımızı.

'Osmanlı'nin Gidemediği Yerlere Onun Eserini Götürmek İstedim'

Kendi imkânları ile hayata geçirilen külliyeyi anlatmadan önce meseleyi Cenab-ı Hakk'a bağlıyor Ali Kervancı. Akseki'de fakir bir ailenin çocuğu iken Allah'ın lütfu ile geldiği noktayı hatırlatıyor. Aslında Ali Bey, dünyanın dört bir yanına yayılan hizmet erlerinin yıllarca arkasını sıvazlayan, maddi ve manevi desteğini esirgemeyen bir isim. Açılan okullar, yurtlar, kültür merkezlerinin yanına bir de cami eklemek istemiş. Güney Afrika'ya bir külliye inşa etme fikri ise Osmanlı hayranlığından geliyor: "Osmanlı gittiği her yere eser yapmış. Oralara mührünü ve damgasını vurmuş. Ancak o günün şartlarında Ekvator altına gidememiş, Amerika'ya ulaşamamış. Bu nedenle oraya bir Osmanlı eseri yapmak istedim." Kervancı, bu düşüncelerle yıllardır hayalini kurduğu camiyi inşa etmek için kolları sıvar.

İlk olarak konuyu Fethullah Gülen Hocaefendi'ye açar. Onun da uygun görmesi üzerine senelerce Amerika'da cami açmak için mücadele verir. Ancak üç yıl süren uğraşlarına rağmen cami inşaatı için bir türlü gerekli izinleri alamaz. Bunun üzerine Hocaefendi, caminin Güney Afrika'da yapılmasını ister. Bunu bir emir telakki eden Ali Bey hemen çalışmalara başlar. Ulaşım imkânları ve konumu itibarı ile eserin başkent Johannesburg'da yapılması kararlaştırılır. Sahra altında böylesine haşmetli bir külliye yapılmadığı için Afrikalı yetkililer ilk başta, "Acaba yapabilecekler mi?" endişesi taşırlar. Ancak Kervancı'nın kararlı tutumu ve heyecanı onları da mest eder. ABD'de üç yılda sonuçlanamayan çalışmalar Güney Afrika Cumhuriyeti'nde bir hafta içerisinde halledilir. Ancak Ali Bey için bu seferki imtihan, Güney Afrika'nın ağır işleyen bürokrasisi olur. İşlemler ancak iki yılda tamamlanabilir.

Bu arada 100 dönümlük arsa tahsis edilir. Projeler bölge Müslümanlarına ve ülkenin kanaat önderlerine sunularak görüşler alınır. Ali Kervancı, samimiyeti, adanmışlığı, cömertliği ile kiminle temas kurmuşsa onu anında ikna eder. Devlet başkanlarının bile randevu almakta zorlandığı Güney Afrika'nın efsanevî lideri Nelson Mandela, ona 24 saatte randevu verir. Yanına gitmeye hazırlanırken görevliler, "Şöyle yapacaksın, böyle duracaksın." gibi protokole dair birçok şey söylese de Ali Bey, Mandela'nın odasına girince "No protokol" diyerek ona güzelce sarılır. Görüşme boyunca Kervancı'nın elini bırakmayan Mandela, külliyenin maketini inceleyip tebrik ettikten sonra, "Halkın sağlık sorunları var. Keşke bir köşesine klinik açsanız." der. Böylece proje güncellenerek bin metrekarelik alanda, 10 dalda hasta kabul edecek bir de klinik inşa edilmesine karar verilir.

Yerel yetkililerle yapılan görüşmelerde proje bir kez daha güncellenir. Cami ise Selimiye'den ilham alınarak yapılır. Ali Kervancı bunun sebebini "Yurtdışında bir şey yapıyorsak, Türkiye'deki en güzeline benzemesini istedim. Mimar Sinan'ın 'ustalık eserim' dediği Selimiye'nin bir benzerini yüzde 20 küçülterek tatbik etmeye karar verdik." sözleriyle açıklıyor.

Şartlar olgunlaşınca 1 Ekim 2009 tarihinde külliyenin temelleri, düzenlenen bir törenle atılır. Dökülen gözyaşları, yükselen dualar ve her minarenin temeline kesilen kurbanlar eşliğinde... Allah'ın inayeti ile inşaat hızla ilerler. Yaşanan sorunlarda Kervancı, "Rabb'imin yardımını hep hissettim." diyor.

İnşaat çalışması hızla ilerler. Malzemelerin çoğu ve ustalar Türkiye'den götürülür. Örneğin kubbelere Osmanlı havası vermesi için Türkiye'den götürülen kurşun miktarı 58 tonu bulur. Nakış, çini, doğrama, hat gibi birçok ince işçiliğin ustaları hep Türk'tür. 3 yıl süren inşaat boyunca Ali Bey, karavanında kalıp her ayrıntıyla bizzat ilgilenir. Tuğla tuğla yıllarca her ayrıntısını düşündüğü projesinin başında ter döker. Bir yandan külliyenin avlusunda 300 güvercin besler, diğer yandan da bahçesini kendi elleri ile diktiği 2 bin gülle donatır.

Eyaletin Başbakanı Kervancı'nin Manevî Kızı

Ali Kervancı, Güney Afrika'da çok sıcak dostluklar da kurar. Eyaletin kadın başbakanı Mokanyan ile Ali Bey'in samimiyeti o kadar ilerler ki, onu manevi kızı yapar. Bir iftar yemeğinde tanıştığı başbakanı, külliyenin inşaatına davet eder. Teklifi kabul eden başbakan, bütün programını iptal ederek yapıyı gezer. 5 dakika olarak planlanan ziyaret, tam 2 saat sürer. Bu arada Ali Bey, başbakana "Manevî kızım olur musun?" teklifinde bulunur. Başbakan da memnuniyetle kabul eder. Külliyenin açılışına, Devlet Başkanı Jacob Zuma'yı getirme sözü verir. Sözünü de yerine getirir. Ali Kervancı'nın kendi imkanlarıyla yaptığı caminin açılışını Güney Afrika Devlet Başkanı Zuma ve Türkiye Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan yapar. Başbakan Mokanyan, açılışta Ali Bey'in Türkiye'den getirttiği Osmanlı kaftanını giyer.

Ali Kervancı, şimdilerde adını sanını unutturmaya çalışıp hayalini kurduğu üniversite için kolları sıvasa da Nizamiye Külliyesi, Güney Afrika'da binlerce insanın ziyaret ettiği bir eser haline geldi. En önemlisi de ülke Müslümanlarına yönelik önyargıları kırmayı ve onları bir araya getirmeyi başardı. O coğrafyada daha nice güzelliklerin yaşanacağı müjdesini ise caminin gölgesinde yetişen nesiller veriyor.

Güney Afrika'daki ilk Osmanlı Diplomatı Külliyede Medfûn

Nizamiye Külliyesi'nde klasik külliyelerin bir parçası olarak bir de mezarlık bölümü ayrılmış. Mezarlığın şimdilik iki misafiri bulunuyor. Biri, I. Dünya Savaşı'nda cenazesi Türkiye'ye getirilemeyince Hıristiyan mezarına defnedilen, Osmanlı'nın Güney Afrika'daki ilk diplomatı Mehmet Remzi Efendi. Ali Kervancı, özel izinle mezarını taşıtarak Mehmet Remzi Efendi'yi gariplikten kurtarır. Diğeri ise Türk okulları hizmet kervanına katılarak geldiği Güney Afrika'da vefat eden Ömer Erol. Geçtiğimiz yıllarda kalp krizi sonucu vefat eden Erol, dönmemek için gittiği bu ülkede Anadolu insanının, gayreti ile yapılan külliyenin gölgesinde yatıyor.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.