'Oku, Rabb'in sonsuz kerem sahibidir'

Oku, Rabb'in sonsuz kerem sahibidir

İlahî Beyan'ın "Oku!" emri ne hissettirdi bize? Efendimiz'in bir Ramazan gecesinde Hira'ya gidişi geldi aklımıza önce. Titreyişi, Hira'daki yalnızlığı düşündürdü bizi. Nebiler Serveri'nin (sallallahu aleyhi ve sellem) yaşadıklarını Alak Sûresi'nin mealiyle anlamaya çalıştık. Lakin "Oku" ayetinden ne çıkaracağımızı bilemedik tam manasıyla. Kafamız karıştı bazen. Neyi okuyacağımızı bilemediğimizden savrulduk belki de. İlmi anlayanlarımız bile ayetlerden öğrendikleriyle amel etmekten aciz kaldı. Öğrendiğimiz her şey dünyayla mesafemizi kısaltıp ahiretle aramızı açtı. Okudukça övündük, yazdıkça böbürlendik. Zaman zaman "Ben okuma bilmem." diyen Rahmet Peygamberi'nin hissiyatı geldi aklımıza. Birazcık toparlanır gibi olduk. Ama nafile. O da kısa sürdü. "O'nun bilmediğini bilmekle mi övündüm?" diyemedik.

Kütüphaneye uzanıyoruz. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 'Asrın Getirdiği Tereddütler' eseri koşuyor imdadımıza. Daha ilk cümlede Alak Sûresi'ndeki 'ikra'nın bir davet olduğu zikrediliyor. O'nun (sallallahu aleyhi ve sellem) zatında bütün müminlere idrak ve müşahede vazifesi veriliyor. Kalem tutan ellerimizle övünmenin boş olduğunu anlatıyor ayetlerin yorumu: "Müşâhede edilecek, mânâ ve muhtevası anlaşılacak, anlaşıldıkça da, Hâlık'ın nizam ve kudretinin büyüklüğüne ihtişâm ve güzelliğine vukûf kazanılacak olan bu kâinat, Levh-i Mahfûz'un bir tecellîsi ve yansımasıdır. Allah, insan haricindeki canlı ve cansız her varlığı 'kalem' olarak vazifeli kılmış, böylece de, her varlık kendisine tevdî edilen, kendisinde tecellî eden vak'aları kaydetmiş ve kaydetmektedir." Bugüne kadar canlı cansız her şeyi bir kitap gibi okuyamadığımız aşikâr oluyor bu ifadelerle. Hâlbuki Allah'ın birbirinden güzel isimlerini idrak etmeye kütüphaneler değil imanlı bir kalp gerek. "Gör, müşahede eyle!" yerine "Oku!" şeklinde bir emrin vâki oluşunun hikmetlerinden biri de bu. Öyle ki kitap ancak okunabilecekken ayetler her zerreyi kitaplaştırıyor adeta. Hocaefendi, insandan gayri bütün varlıkların sadece 'yazmak' ile mükellef tutulduklarını, insanınsa hem yazmak hem de 'okumak' ile şereflendirildiğini nazara veriyor. "Nasıl okuyacağız?" sorumuzun cevabı ise şöyle: "İnsan okuyacaktır. Okudukça anlamaya çalışacak, zaman zaman yanlış anlayacak, hatalar yapacak; tecrübelere girişecek; hata-sevâp potasından geçirdiği ilim cevherini itimat ve güvenirliğe, sağlamlığa ulaştıracaktır."

İlk ayetlerde izah buyrulan hakikatleri konularına göre sıraladığımızda, dünya hayatını cennete çevirecek bir çerçeve çizildiğini görüyoruz. Nitekim Allah'a döneceğimiz, inkârcı kişinin nasıl helak olunacağı, Efendimiz'e zulmetmeye kalkışan kişinin hali beyan ediliyor.

Bu devirde Allah'ı anlatmak cidden zor mu?

Alak'ın nazil olduğu esnada Efendimiz'in yaşadıklarını hatırlamak için bu defa İzzet Derveze'nin 'Et-Tefsirü'l-Hadis' eserine başvuruyoruz. Müfessir, ilk emirden sonra Merhamet Peygamberi'nin (sallallahu aleyhi ve sellem) hemen tebliğe başladığını izah ediyor. Müjdeleyen, ibadet eden, müşriklerin sapkınlıklarına karşı ayetleri savunan Nebi'nin Hira hissi devam eder bir yönüyle. Çünkü o azgın kişi gibi niceleri İslam'a engeldir hâlâ. Efendimiz, bu ayetler rehberliğinde otorite ve baskıya aldırmadan emri yerine getirir. Ahlâk yüceliğiyle şimşek gibi çakar sapkın toplumun üzerine.

Baskı ve zulüm atmosferinde yaşayan Nebiler Nebisi'nin nübüvvetini kavramaktan elbette aciziz. Dahası, küçük hadiselerde bile ümidimizi kaybedip, ceketimizi alıp gitmek geliyor içimizden. Değişemeyen ilkelerimiz şahsî ne yazık ki. Rahmet Peygamberi ve ashabın yaşadıklarını kendi devrinde değerlendirmek adetimiz olmuş meğer. Oysa her birimiz Kur'an'ın tek muhatabı gibi okuyacaktık Üstad Necip Fazıl'a kalırsa. Olmadı ne yazık ki. Yıldığımız iyiliğe davette saf dışı kaldığımız vakitlerde, bahanelerimizin arkası kesilmiyor. Derveze, tefsirinde, "Bu devirde Allah'ı anlatmak zor." diyen nefislerimize şöyle ikaz ediyor: "Alak Sûresi'nde ilmiyle her şeyi kuşatan Rabb'imiz, 'Allah'ın kendisini gördüğünü bilemedi mi o?' ayetiyle tek hükmedenin kendisi olduğunu hatırlatır. Böylece emirden kaçan, çevresel faktörlerle namaza ve ibadete yüz çevirenlerimizi uyarıyor."

Sûrede de zikredilen namaz her türlü yılgınlığa ve mağlubiyete karşı ilacımız. Değilse Alak Sûresi'nin ayet-i celilesindeki gibi bir akıbet yaşayabiliriz. Zira rahim duvarına yapışan bir hücreden yaratılan insan (alak) olarak bir gün bizim için de zebanilerin çağrılmayacağından emin değiliz.

Alak Sûresi

Yaratan Rabbinin adıyla oku, İnsanı (rahim cidarına) yapışan bir hücreden yaratan. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretendir. (6-7) Hayır! Rabbinin bunca nimetlerine rağmen kâfir insan kendisini ihtiyaçsız zannetti diye azar. (6-7) Hayır! Rabbinin bunca nimetlerine rağmen kâfir insan kendisini ihtiyaçsız zannetti diye azar. Ama dönüş elbette Rabbinedir! (9-10) Baksana şu namaz kılan, o mükemmel kulu engelleyen kimseye, (9-10) Baksana şu namaz kılan, o mükemmel kulu engelleyen kimseye, (11-12) Ne dersin, o hidâyette olsa ve Allah'ı sayıp O'na karşı gelmemeyi tavsiye etse, ne iyi olurdu! (11-12) Ne dersin, o hidâyette olsa ve Allah'ı sayıp O'na karşı gelmemeyi tavsiye etse, ne iyi olurdu! Ne dersin, o kul, dini yalan saysa ve haktan yüz çevirse iyi mi olurdu? O bilmiyor mu ki Allah, olan biten her şeyi görür? (15-16) Hayır! Hayır! Olmaz böyle şey! Eğer bu tutumundan vazgeçmezse, onu perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. Evet, o yalancı ve suçlu perçeminden tutup sürükleriz. (15-16) Hayır! Hayır! Olmaz böyle şey! Eğer bu tutumundan vazgeçmezse, onu perçeminden tutup cehenneme sürükleriz. Evet, o yalancı ve suçlu perçeminden tutup sürükleriz. İstediği kadar grubunu yardıma çağırsın! Biz de Zebanîleri çağırırız! Hayır! Ona boyun eğme! Rabbine secde et, O'na yaklaş!

Oku, Rabb'in sonsuz kerem sahibidir

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.