Tüm seneyi bereketlendiren oruç: Eyyam-ı bîd
Bir heyecanla kapısını araladığımız mübarek Ramazan-ı Şerif ayını uğurlayalı çok olmadı. Tuttuğumuz oruçların feyzi hâlâ üzerimizde dolaşırken, bu mübarek ayı geride bırakmanın hüznü ile önümüzdeki yıl gelecek Sultan'ın hayalini kuruyoruz. Kimilerimizse bu feyzin devamı için gayret gösterip Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) "Kim oruçla geçirdiği Ramazan ayından sonraki Şevval ayında altı gün oruç tutarsa, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi olur." hadis-i şerifine tutunuyor.
İslâm'ın beş şartından biri olan oruç, ekseriyetle Ramazan-ı Şerif'e has bir ibadetmiş gibi yer alıyor zihnimizde. Fakat Cenâb-ı Hakk'ın "Oruç bana aittir. Onun mükâfatını ben veririm." dediği bu ibadet için, sadece Ramazan ve ardından gelen Şevval ayını beklemeye gerek yok. Çünkü oruç, bir aylığına yerine getirmemiz gereken ve sadece bize birtakım nostaljik duyguları yaşatan bir hatıra değil. Fethullah Gülen Hocaefendi de 1979 yılında Bornova Camii'nde yaptığı oruç vaazlarında bu konuya değiniyor. Orucun, İslâm'ın namaz gibi önemli rükünlerinden biri olduğuna ve Ramazan dışında da müminlerin hayatında yer etmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Öyleyse Ramazan ayı dışında oruç tutmanın bir kâidesi ve zamanı var mı? Orucun Ramazan dışında tutulmasının İslamî açıdan önemi ne? Nefsimize sormayı ihmal ettiğimiz bu soruların cevabını her şeyde olduğu gibi yine Peygamberimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) yaşantısında bulmak mümkün. İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk ve Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Hasan Yenibaş, Resûlullah'ın hayatı boyunca tuttuğu ve hadis-i şeriflerinde de ümmetine tutulması yönünde telkinlerde bulunduğu nafile oruçları nazara veriyor. Burada karşımıza pek çok oruç çıkıyor. Hz. Peygamber'in, Ramazan orucu farz kılınana kadar müminlere tutulmasını emrettiği aşure orucu, bu anlamda önemli nafile ibadetlerden. Kurban Bayramı'ndan önce tutulan on günlük Zilhicce orucu, müstehap (sevilmiş şey). Yani yapılması hoş görülüyor. Zilhicce orucunun son günü ise Kurban Bayramı arefesine denk geldiği için ayrı bir önemi haiz. Çünkü bir hadis-i şerifinde Efendimiz, "Arefe günü tutulan orucun bundan önce ve sonra birer yıllık günahları örteceği Allah'tan umulur." buyuruyor. Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak da tavsiye edilen nafilelerden. Nebiler Serveri, bugünleri neden oruçlu geçirdiğini, "İnsanların amelleri Allah Teâlâ'ya pazartesi ve perşembe günleri arz olunur; ben amelimin arzı sırasında oruçlu olmayı tercih ediyorum." sözleriyle anlatıyor hem sahabe efendilerimize hem de bizlere.
İsmini zikrettiğimiz bu oruçları pek çoğumuz biliyoruz bilmesine ama yine de uygulamada tembellik edebiliyoruz. Hasan Yenibaş'a göre, bu oruçlar, Hocaefendi'nin dinin çeyreği olarak gördüğü ibadeti yerine getirmek için birer fırsat. Ancak yeme, içme ve cismanî şeylere karşı kendimizi tutmamıza vesile olan bu ibadeti, tüm bir yıla yayabilme adına başvurabileceğimiz başka bir nafile daha var: 'Eyyam-ı bîd'.
Eyyam-ı bîd, Arapça 'beyaz' ya da 'aydınlık günler' manasına geliyor, her ayın 13., 14. ve 15. günlerinde olmak üzere 3 gün tutuluyor. İsmi pek çoğumuz tarafından bilinmeyen bu oruç, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından hiç ihmal edilmemiş. Hatta Yenibaş'a göre, Allah Resûlü ihmal etmediği bu nafileyi, oruç ibadetinde devamlılık kazanmak isteyenlere tavsiye ediyor. Peygamberimiz'in eyyam-ı bîd hakkındaki düşüncelerini öğrenmek için Hz. Ali'nin rivayet ettiği şu kıssaya kulak verebiliriz: "Resûlullah Efendimiz'in öğle vaktinde yanına geldim, selam verdim. Selamımı aldıktan sonra bana 'Ya Ali! Bana yaklaş, bu Cebrail'dir (as), sana selam söylüyor' dedi. Ben de 'Ya Resûlullah, ona ve sana selam olsun.' dedim. Bana 'Yaklaş.' dedi. Ben de yaklaştım. 'Ya Ali! Cebrail (as) sana diyor ki: Her aydan üç gün oruç tut, birinci günde tuttuğun oruca mukabil on bin sevaplar yazılsın. İkinci gün otuz bin sevap, üçüncü gün ise yüz bin sevap yazılsın.' Ben de: 'Bu sevaplar, hususî ile bana mı yoksa bütün insanlara mı?' deyince Resûlullah Efendimiz, 'Ya Ali, Allah Teâlâ bu sevapları sana ve senden sonra senin amelin gibi amel eden kimselere verecektir.' buyurdu. Ben 'Ya Resûlullah! Her aydan tutulacak bu üç gün hangileridir?' deyince, 'Eyyam-ı bîd olan on üç, on dört ve on beşinci günlerdir.' buyurdu."
Bir ömrü Ramazan'a yaymanın hülasası Hazreti Peygamber'in işaret buyurduğu ve mübarek kelimeleri ile çizdiği çerçevede yer alıyor. Hz. Ali (ra) dışında Ebu Hüreyre'nin (ra) şu rivayetini de orucu namaz gibi sürekli hale getirebilmemiz için kendimize pusula olarak alabiliriz: "Dostum (sallallahu aleyhi ve sellem) bana şu üç şeyi; her ay üç gün oruç tutmayı, iki rekat kuşluk namazı kılmayı ve uyumadan evvel vitir namazını eda etmeyi tavsiye etti." Yine eyyam-ı bîdin fazileti hakkında Abdullah İbni Amr İbni'l As'ın (ra) rivayet ettiği "Her aydan 3 gün oruç tutmak, bütün sene oruç tutmak gibidir." hadisi de bulunuyor.
Orucun kazandırdığı hasletler
Ramazan haricinde oruç ibadetini yerine getirmek için eyyam-ı bîd ve diğer nafile oruçları vesile kılmamızın sebebi ise bu ibadetin insana maddî ve manevî anlamda kazandırdıkları hiç şüphesiz. İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk, Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) nafile oruçlar tutmasını ve ümmetine bu oruçları tavsiye etmesini dinde ibadetin devamlılığı esasına dayandırıyor. Nitekim ibadetler, insan ömrüne çekidüzen verirken her ibadetin de insana kazandırdığı ayrı hasletler var. Hocaefendi de orucun Allah katında dengi olmayan bir ibadet olduğunu çünkü, ruhu geliştirip nefsi gemlediğini vurguluyor. Ardından tek tek insana kazandırdıklarına değiniyor. Ona göre oruç, sabahtan akşama kadar kulun Allah'ın hudutlarına riayet etmesini sağladığı için gizli ve aşikâr her zaman emanete riayet edilmesini öğretiyor, gün boyunca Allah'ın nimetlerinin anılmasını sağladığı için şükrü hatırlatıyor. İnsanı melekleştiriyor. Allah ahlâkı ile ahlâklanmanın yolunu açıyor. Dünya nimetlerinden istifadede ölçüyü muhafaza etmeyi, dünya ve ahiret dengesinin nasıl kurulacağını gösteriyor. En önemlisi ise günahlara karşı zırh giymemizi sağlıyor. Bu yüzden Efendimiz bir hadis-i şerifinde cismanî arzularına karşı koyamayanlara, "Ey gençler topluluğu! İçinizde evlenmeye güç yetiren evlensin. Bunu yapamayanlar da vakti gelinceye kadar oruç tutsun. Oruç, onun için bir kalkandır." tavsiyesinde bulunuyor.
Kur'an-ı Kerim'de pek çok yerde iman ve amel-i salih ile beraber zikredilen orucun, Ramazan haricinde de tutulması, Hocaefendi'nin bahsettiği bu hasletlerin insanın tüm hayatına yayılmasını sağladığı için önemli. Üstelik müminde olması gereken bu vasıfları kazanmak için önümüzdeki Ramazan'ı beklemeye gerek yok. Şentürk'ün ifadesiyle, nafile oruçlar özellikle de Eyyam-ı Bîd ümmetin tutunacağı bir dal olabilir. Zira eyyam-ı bîd ayda üç gün tutulması dolayısıyla hem insanı yormuyor hem de orucu hayatın içine katıyor.
- tarihinde hazırlandı.