Demokrasinin kara günü
14 Aralık 2014 demokrasi tarihine 'kara gün' olarak geçti. 'Makul şüphe yasasının onaylanmasından sonra, senarist, yönetmen ve yapımcıların da aralarında bulunduğu 'medyaya darbe' operasyonunda Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca gözaltına alındı. Dumanlı, operasyonu 'medyaya, basın ve düşünce özgürlüğüne darbe' olarak değerlendirdi.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının gündeme gelmesini engellemek amacıyla yaptığı 'özgür basına darbe' operasyonu dün başladı. Twitter fenomeni Fuat Avni'nin gözaltı listesi yayınlamasının ardından, Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ile avukatları bilgi almak için 12 Aralık Cuma günü Çağlayan Adliyesi'ne gitmişti. Başsavcı Hadi Salihoğlu'nun 'Benim böyle bir dosyadan haberim yok' demesinden ve vekili Orhan Kapıcı'nın bir soruşturma olmadığına dair imzalı belge vermesinden sadece bir gün sonra gözaltılar başladı. Dün 07.30 sularında polis, Zaman'ın Yenibosna'daki merkezine gelerek Ekrem Dumanlı'yı gözaltına almak istedi. Gazete çalışanlarının 'Özgür basın susturulamaz' şeklindeki tepkisi üzerine polis binadan ayrıldı. Dumanlı'nın "Ben buradayım. Emniyet mensubu arkadaşları bekliyorum." diye basın açıklaması yapmasından sonra ekipler öğle saatlerinde ikinci kez binaya geldi. Polisleri 'Hoş geldiniz' diyerek karşılayan Dumanlı, gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onaylamasının hemen ardından yapılan operasyonla 'makul şüphe' yasası da ilk kez uygulanmış oldu. İktidar eliyle medyaya darbe yapılan 14 Aralık 2014, 'demokrasinin kara günü' olarak tarihe geçti.
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının yıl dönümünde birkaç gün kala Türkiye ve dünyada büyük tepki çeken bir operasyona imza atıldı. Twitter fenomeni Fuat Avni'nin geçtiğimiz cuma duyurduğu 150'si gazeteci olmak üzere 400 kişi gözaltına alınacağına ilişkin iddia, dar kapsamda uygulamaya sokuldu. Fuat Avni, operasyonu yine önceden duyurdu. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Today's Zaman Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş'in de aralarında bulunduğu 47 kişinin gözaltına alınacağını yazdı. Bunun üzerine Zaman okurları, gazetenin Yenibosna'daki ana binasına akın etti. Tepkilerini dile getiren vatandaşlar, 'Bu millet sizinle gurur duyuyor', 'Herkes sussa Zaman susmaz' şeklinde slogan attı.
Beklenen operasyon, sabahın erken saatlerinde başladı. İlk önce Türkiye'nin en çok izlenen dizilerinden Sungurlar'ın yönetmeni Engin Koç ve yapımcısı Salih Asan, Eskişehir'de gözaltına alındı. Saat 07.00 sularında Zaman'nın merkez binasına gelen İstanbul TEM'e bağlı iki ekip, gazete binasına girdi. Dumanlı hakkında gözaltı kararını ısrarla avukatlarına göstermeyen polis ekipleri, gazete çalışanları tarafından "Özgür basın susturulamaz" pankart ve sloganlarıyla protesto edildi. Polisler, protestolar üzerine binayı terk etti. Saat 14.00 sularında tekrar Zaman'a gelen polisler, Ekrem Dumanlı'yı gözaltına aldı. Hidayet Karaca, eski İstanbul Asayiş Sube Müdürü Ertan Erçıktı, Eski İstanbul Organize Şube Müdürü Mutlu Ekizoğlu, Eski İstanbul TEM Şube Müdürü Tufan Ergüder de kendileri teslim oldu. Tunceli, Şırnak, Mardin, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa'da da gözaltılar yaşandı.
Başta medya dernekleri ve muhalefet partilerini ayağa kaldıran olaya ilişkin resmi açıklama İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'ndan geldi. Salihoğlu, 31 kişi hakkında "silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, örgüt kapsamında sahtecilik, iftira" suçlarından ifadeleri alınmak üzere şüpheli sıfatıyla gözaltına alınmaları talimatı verildiğini kaydetti. O isimler şöyle: "Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca, Fahri Sarrafoğlu, Ahmet Şahin, Nuh Gönültaş, Naci Çelik Berksoy, Ali Samim Noyan, Ali Kara, Elif Yılmaz, Radiye (Ebru) Şenvardar, Hikmet Tombulca, Salih Asan, Makbule Çam (Elamdağ), Engin Koç, Tufan Ergüder, Mutlu Ekizoğlu, Ertan Erçıktı, Mustafa Kılıçaslan, Ferdi Taşkaya, Ayhan Akça, Mehmet Ali Doğan, Ali Cihan, Mustafa Uyanık, Halit Akbulut, Çetin Öztürk, Rıfat Aslan, Erdem Kısa, Mustafa Altunbulak, Yakup Ergün, Recep Güleç, Hüseyin Gülerce." Şu ana kadar 12 kişi gözaltına alındı.
Başsavcı, 'dosyadan haberim yok' demişti'
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrası İstanbul Adliyesi Başsavcılığı'na getirilen Hadi Salihoğlu, göreve geldiği ilk hafta basın mensupları ile yaptığı tanışma kahvaltısında kendisinden habersiz operasyon yapılamayacağını ilan etmişti. Ekrem Dumanlı ile gözaltına alınacağı iddia edilen gazeteciler de geçtiğimiz cuma günü adliyeye giderek avukatları aracılığıyla Salihoğlu'na haklarında herhangi bir soruşturma olup olmadığını sordu. Başsavcı ise "Benim böyle bir dosyadan haberim yok" cevabını verdi. Bu ifadenin üzerinden daha 2 gün geçmeden söz konusu operasyon gerçekleşti.
Tahşiyecilere operasyon talimatını Köksal vermişti
Alınan bilgiye göre, gözaltı kararına gerekçe olarak 2009 yılında 'Tahşiye grubuna' yönelik operasyon gösterildi. Öne sürülen iddialara göre, Mehmet Doğan'ın başında bulunduğu grubun şiddetle ilgisi yoktu ancak polis bir tertip düzenleyerek söz konusu grubu şiddetle bağlantılı gösterdi ve 2010'da operasyon gerçekleştirdi. Ancak resmî belgeler, bu iddiayı çürütüyor. Resmî belgelere göre, dönemin İstihbarat Dairesi Başkanı Hüseyin Namal, operasyon hazırlığı hakkında dönemin Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal'ı bilgilendiriyor. Namal imzalı belgede, özellikle örgüt lideri Mehmet Doğan'ın şiddet talimatı verdiğine dikkat çekerek gerekli işlemlerin yapılması isteniyor. Köksal'ın onayının ardından da belirlenen adreslere eşzamanlı baskın düzenleniyor. Doğan'ın da aralarında bulunduğu bazı kişiler gözaltına alınırken, yapılan aramalarda 3 adet el bombası, 1 adet sis bombası, 7 adet tabanca ve tabancalara ait çok sayıda şarjör ele geçiriliyor.
Bu cemaat-hükümet meselesi değil, demokrasiye sahip çıkalım
İktidarın 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarını unutturmak için özgür basına darbe vurmak amacıyla başlattığı 150'si gazeteci 400 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin operasyonların ilki dün sabah saatlerinde başladı. Twitter fenomeni Fuat Avni (@fuatavnifuat) hesabı operasyonların 14-15 Aralık'ta başlayacağını duyurmasının ardından gözaltı listesi de yayınlandı. Twitter'da Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ismi ile birlikte Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Samanyolu Televizyonu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Todays Zaman Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş, Emre Uslu başta olmak üzere birçok gazetecinin, Tufan Ergüder, Mutlu Ekizoğlu, Gafur Ataç gibi polis müdürleri ile halen Silivri'de tutuklu bulunan Ömer Köse, Kazım Aksoy, Yurt Atayün, Hayati Başdağ'ın adının listede yer aldığı görüldü. Sosyal medyadaki haberlerden sonra gazetecilere destek vermek için binlerce vatandaş, gecenin ilerleyen saatlerinde Zaman ve Samanyolu'nun genel merkez binalarının önüne geldi. Yenibosna'daki Zaman Gazetesi genel merkezi önüne gelenlere Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı konuşma gerçekleştirdi. Medyaya yönelik muhtemel operasyonun, Türkiye'yi basın özgürlüğü konusunda 5 sınıf birden geriye götürecek despotik bir uygulama olduğunu söyledi. Dumanlı, "Bir anda 17 Aralık'ın yıldönümüne denk getirilerek 'sansasyonel bir şey yapacağız' diye suç icat etmek, doğrusu şaşırtıcı. Bu hakikaten acı ve komik bir durumdur." dedi.
Bu konuşmanın ardından sabah 07.30 sularında bir grup polis, gazetede Ekrem Dumanlı'yı gözaltına almak istedi. Gazete çalışanları tepkilerini 'Özgür Basın Susturulamaz' sloganlarıyla dile getirirken gelen polisler Dumanlı'yı gözaltına alamadan gazete binasından ayrıldı. Gerçekleşmeyen gözaltı işleminin ardından Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı iki kez basının karşısına çıkarak, gazetecilerin sorularını cevapladı. Dumanlı'nın yaptığı konuşma özetle şöyle:
Emniyet görevlileri 'ben küstüm dönüyorum'u tercih etti: Arkadaşlar 'Özgür Basın Susturulamaz' diye birkaç slogan attılar ama saygı ve nezaket sınırlarını bozmadan demokratik tepkilerini ortaya koydular. Fakat emniyet görevlileri 'ben küstüm, dönüyorum' gibi yol tercih etti. Emniyet mensuplarını 'buyurun odamıza gelin' dememizin sebebi hem arama kararı hem gözaltı kararından dolayıdır. 'Buyurun burayı arayın herhangi bir suç unsuru varsa ispat edin. Burada kürsüye çıkarak bekliyorum nereye istiyorsanız gelebilirim.' demiştim. Emniyetçiler giderken o zaman 'biz daha kalabalık ekiple geliriz' demişler buyursun gelsinler sabahtan beri bekliyorum. Veremeyecek hesabım yok. Buraya teşrif eden sayın emniyet yetkilisinin adını, unvanını bilmiyorum. Ama duyuyordur. Ben buradan ona hitap ediyorum: Sayın müdürüm lütfen gelin ve emanetinizi alın, bekliyorum. Yaklaşık 20 yıldır gazetecilik yapıyorum. 10 yıldır gazetenin genel yayın yönetmeniyim. Bu gazete de 30 yılına yaklaştı. 30 yıldır yayın faaliyeti yapan gazete hukuk dışı en ufak illegal bir şeyi yoktu da bugün mü çıktı? Başbakanlar, cumhurbaşkanları ile görüşme imkanı elde eden bir insan bir günde mi olağan şüpheli haline gelmiştir? Bize bir kağıt verildi sizinle ilgili herhangi bir soruşturma yoktur. Hemen bir gün sonra, yani makul şüpheli yasasından bir gün sonra her halde ilk defa genel çapta makul şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılıyorum. Bunu artık kamuoyunun vicdanına havale ediyorum.
Haberciyseniz haber yapın!: Bir üzüldüğüm noktayı basın mensuplarımızın huzurunda söylemeyi kendime bir vecibe sayıyorum. Kendine haber kanalı veren ismini veren bazı kanallar, bir gazetenin merkezine yapılan polis baskınını 'paralel operasyon' alt yazısıyla veriyor. Çok ayıp, çok yazık! O televizyonlarda çalışan yazı işleri müdürleri, genel yayın müdürlerini çok büyük teessüfle, mesleki bir sitemle, ayıplıyorum. Sonuçta bir gazetenin merkezine baskın yapılıyor. Paralel yapı olduğumuza dair hukuki tescilli bir karar mı var? Çok ayıp, çok yakışıksız, çok çirkin buldum. Haberciyseniz, habercilik yapın. Biz de bu mesleğin bir parçasıyız. Yaptığınız şeyle bizi de utandırmayın, kendinizi de utandırmayın. Tarihe de yanlış not düşmeyin! Gazeteye baskın yapılıyor. Gazetenin genel yayın yönetmeni işte burada. Şuradaki gerekçeler komik.
Basın Özgürlüğüne Darbe Yapıldı: Sevgili meslektaşlarım, korkmayın, korkunun sonu yok. 'Paralel baskın' diye, 'paralele darbe' diye bir şey yok. Medyaya darbe yapılmaktadır. Basın özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne resmen darbe yapılmaktadır. Bu hukuksuzdur, kanunsuzdur bir gün yargının karşısında hesap vermeye mecburdur. Yabancı basının uzaktan anladığı basına darbeyi, siz de anlayın artık. Mesele, cemaat-hükümet meselesi değil. Lütfen, demokrasiye sahip çıkalım. Yabancılara zor anlattık, yutkunduk, sıkıldık, yorulduk ama manzara ortada. Buraya kadar gelen meslektaşlarım üzülmeyin, Allah hakkın yanındadır. Elbette bugünler de geçer, zalim zulmüyle yâd edilir. Ama demokrat ve Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda arkasına bakmadan yürüyen insanları da tarih hayırla yâd edecektir.
Zaman okurları böyle uğurladı: 'Ekrem abi Allah'a emanet'
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını unutturmak için soruşturmanın yıldönümüne birkaç gün kala operasyon yapıldı. Operasyon kapsamında Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı da Zaman'ın Yenibosna'daki merkez binasında gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Dumanlı'yı, gazete çalışanları ve binlerce Zaman sevdalısı "Ekrem abi Allah'a emanet" diyerek alkışlarla ve sevgi gösterileriyle uğurladı. Gazeteden ayrıldığı sırada mesai arkadaşlarına sarılarak vedalaşan Ekrem Dumanlı, gözaltına alınması esnasında gazeteci Ahmet Şık'a Twitter'da mesaj yazarak verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
Sabah saatlerinde İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri öğleden sonra ikinci kez Zaman binasına geldi ve Ekrem Dumanlı'nın dördüncü kattaki odasına çıktı. Daha önce de "Ben buradayım. Emniyet mensubu arkadaşları bekliyorum." diyen Dumanlı, kendisini gözaltına almak için gelen ekipleri 'Hoş geldiniz' diyerek ayakta karşıladı. Bu sırada Dumanlı'nın oldukça rahat olduğu gözlendi. Polis yetkilileri gözaltı kararının olduğu belgeyi Dumanlı'ya takdim etti. Dumanlı ise "Polis arkadaşlar görevlerini yapsın, yardımcı olalım. Pardesümü alıp çıkalım." diyerek polis ekiplerine mukabelede bulundu. Daha sonra polis eşliğinde asansörle girişe inildi. Bu esnada gazete çalışanları hole bakan balkonlara çıkarak sevgi gösterilerinde bulundu. Dumanlı'yı alkışlarla uğurlayarak "Özgür basın susturulamaz" sloganı atıldı. Bu arada Millet ve Adalet Partisi (MİLAD) Genel Başkanı İdris Naim Şahin, Demokratik Gelişim Partisi (DGP) Genel Başkanı İdris Bal, İstanbul Bağımsız Milletvekili Hakan Şükür, gözaltına alınırken Dumanlı'ya eşlik etti. Ardından Ekrem Dumanlı, gazete çalışanlarının sevgi gösterisi ve alkışlar arasında dışarı çıktı. İçerideki büyük sevgi seline sabahın erken saatlerinden itibaren destek için dışarıda bekleyen yüzlerce Zaman sevdalısı okur katıldı. "Ekrem abi Allah'a emanet" diyerek sevgi gösterisinde bulunanlara Dumanlı, iki elini havaya kaldırarak "Allah'a emanet olun. Hakkınızı helal edin. Susmak yok. Demokrasiden dönüş yok. Zalimler için yaşasın cehennem. Özgür basın susturulamaz." karşılığını verdi. Dumanlı, polis aracına kadar tezahüratlar eşliğinde yürüyerek ilerledi. Daha sonra araca bindirilerek ifade vermek için Emniyet'e götürüldü.
Ekrem Dumanlı, gözaltına alınmadan hemen önce gazeteci Ahmet Şık'a teşekkür etti. Ahmet Şık'ın Twitter'dan paylaştığı, "Birkaç yıl önceki faşizm döneminin kudretli sahiplerinden Cemaat'in bugün yaşadığının adı da faşizmdir. Faşizme karşı çıkmak erdemdir." mesajına "Twit attığını duydum. Selamımı söyleyin, tebrik ettiğimi söyleyin." dedi. Ayrıca çıktıktan sonra ilk görüşeceği kişilerden birinin Ahmet Şık olacağını belirtti.
Hidayet Karaca: Alnımız ak başımız dik
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, medyaya yapılan operasyon kapsamında emniyete ifade vermeye kendisi gitti.
Samanyolu TV’den ayrılırken basın açıklaması yapan Karaca, “Biliyorsunuz ki demokrasilerde bazen bedel ödenir. Eğer bu bedelse milletimize feda olsun, ne olacak.” dedi. Karaca günlerdir sosyal medyadan duyurulan operasyonun gerçekleşmesi karşısında şaşkın olmadıklarını söyleyerek, her zaman için alınlarının açık, başlarının da dik olduğunu vurguladı.
Hidayet Karaca, hiçbir endişelerinin olmadığının altını çizerek şöyle devam etti: “21. yüzyıla gelmiş bir Türkiye’de maalesef bir medya grubu ki onlarca televizyonu radyoları ve internet medyası dergileri olan bir yayın grubuna, bugün bu şekilde muamelede bulunuluyor. Bu yakışmadı. Uluslararası bir medya grubuyuz. Ve bu manzaralar Türkiye’nin utanacak manzaraları olarak tarihe geçti. İstemezdik böyle manzaraları görmek. Burada günlerdir söyledik, biz demokrasiye, insan haklarına evrensel değerlere hizmet için buradayız. Birazdan hakkımızdaki iddialar nedir bunu öğrenmek için emniyete gideceğiz.”
‘Ne yaparlarsa yapsınlar yolsuzluğun üzerini örtemeyecekler’
Medyaya algı operasyonunda gözaltına alınan eski İstanbul Asayiş Şube Müdürü Ertan Erçıktı, İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden çıkışta açıklama yaptı. Erçıktı, “Yolsuzlukların üzerini örtemeyecekler. Bu bir yıldönümü operasyonudur.” dedi. 22 Temmuz’daki sahur operasyonunda gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan isimlerden Mustafa Uyanık da dün yine gözaltına alındı. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde adli muayeneden geçirilen Uyanık, gazetecilerin, neden gözaltına alındığı sorusuna “Ben de bilmiyorum neden gözaltında olduğumu.” cevabını verdi. Başkomiser Ferdi Taşkaya da aynı soru üzerine “Bilmiyorum.” ifadesini kullandı.
Susmayacağız... 14 Aralık Tiyatrosu!
Dün, Türkiye'de bir tiyatro oyunu sahnelendi. Askerî darbe şartları dâhil, hiçbir dönemde görülmemiş şekilde, ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi polis tarafından basıldı ve genel yayın müdürü gözaltına alındı.
Yine en büyük görsel yayın gruplarından birinin başkanının evi arandı; hakkındaki yakalama kararı doğrultusunda nezarete alındı. Hükümet medyasına ait bir gazete kupüründen hareketle yapılan gözaltıların gerekçesi, oynanan tiyatronun bayağılığını ortaya koymaya yetiyor.
Ekrem Dumanlı, sosyal medyaya yansıyan iddialar üzerine önceki gün kendi arzusuyla İstanbul Adliyesi'ne giderek hakkında bir soruşturma olup olmadığını başsavcılığa sordu. Başsavcılık, yazılı ve sözlü olarak böyle bir dosya olmadığını bildirdi. Aynı gün mesai saati bitimine dakikalar kala Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe giren 'yargıyı dizayn paketi', 'makul şüphe' keyfiliğini bu gözaltılara gerekçe yaptı. Yaşananlar, ne yazık ki Freedom House'un kısa bir süre önce Türkiye'yi 'özgür olmayan' ülkeler kategorisine indirmesinin tesadüf olmadığının ispatı.
Türkiye'de hükümet marifetiyle gazetecilere ve basın kuruluşlarına yıldırma ve yasal tacizler yaygın hale geldi. Her ne pahasına olursa olsun cesaret ve ısrarla görevimizi yapmayı sürdürdük. Tek suçumuz, büyük yolsuzluk vakalarının ve otoriter eğilimlerin üzerine gitmek. Özgür medyaya yönelik baskılar, akreditasyon adı verilen yasakçı yaklaşımdan, gazetecileri yıldırmaya hatta sınır dışı etmeye kadar uzandı. Şirketler, reklam vermemeleri için korkutulurken baskı sistematik bir hal aldı.
Hukukun değil, keyfiliğin eseri bu gözaltılar, iktidarın, bir taşla üç kuş vurma gayretini ortaya koyuyor: 17-25 Aralık soruşturmalarının yıldönümünde yolsuzluklar ve rüşvetin konuşulmasını engellemek, PKK ve İmralı ile yapılan müzakerelerin içeriğini halktan saklamak ve özgür basını susturmak...
Şüphe yok ki basını hükümetlerin emrine girmiş bir ülkede demokrasi ve özgürlüklerden söz etmek mümkün değildir.
Zaman, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da demokrasi, özgürlük ve barıştan yana tutumunu korkusuzca sürdürecektir. Genel Yayın Müdürü'müz Ekrem Dumanlı'nın ve diğer basın kuruluşlarından gözaltına alınan meslektaşlarımızın suçsuzluğundan ve en kısa sürede özgürlüklerine kavuşacağından şüphemiz yok. Fakat Türkiye'nin sürüklendiği uçuruma ve dünyada git gide eriyen itibarına bakarak üzüntü duyuyoruz. Dileriz siyasal iktidar benzer çılgınlıklara girişmez.
Demokrasinin kara gününde yurt içinden ve dışından bize destek veren tüm meslektaşlarımıza, meslek kuruluşlarına, sanatçı dostlarımıza, siyasi parti liderlerine, milletvekillerine ve hepsinden önemlisi okurlarımıza sonsuz şükran duyuyoruz. Zaman, Türkiye'nin sesi ve aydınlık yüzüdür. Zaman asla susmaz; herkesin bunu böyle bilmesini isteriz. Bu karanlık dönemin geride kalacağına ve ülkemizin özgür basınla ileri bir demokrasiye kavuşacağına inancımız tamdır.
Zaman Gazetesi Yayın Kurulu'ndan 7 dilde basın açıklaması: Asla boyun eğmeyeceğiz
Zaman Yayın Kurulu, gazeteyi hedef alan polis operasyonu hakkında 7 dilde basın açıklaması yaptı.
Basın özgürlüğüne büyük bir darbe daha vurulduğu belirtilen açıklamada, "Bugün Türkiye'de demokrasi ve basın özgürlüğü adına çok acı bir gün. Başta Genel Yayın Yönetmenimiz Ekrem Dumanlı olmak üzere meslektaşlarımız temelsiz suçlamalarla gözaltına alındı." denildi.
"Tek suçumuz, büyük yolsuzluk vakalarının ve otoriter eğilimlerin üzerine gitmek... Medya grubumuzdan ve diğer yayın kuruluşlarından arkadaşlarımıza bugün yapılan saldırı, yayınlarımızın doğruluğunu teyid etmektedir." ifadesine yer verilen açıklamada, "Asla korkuya esir olmayacağız ve zorbalığa boyun eğmeyeceğiz." vurgusu yapıldı.
Gazetenin 7 dilde yaptığı açıklamalar şöyle:
Özgür medya susturulamaz!
Bugün Türkiye'de demokrasi ve basın özgürlüğü adına çok acı bir gün. Başta Genel Yayın Yönetmenimiz Ekrem Dumanlı olmak üzere meslektaşlarımız temelsiz suçlamalarla gözaltına alındı.
Ülkemizde basın özgürlüğü son dönemde ne yazık ki sert bir düşüş yaşıyor. Dünyanın önde gelen gözlemci kuruluşlarından Freedom House da bunu tespit ederek kısa süre önce Türkiye'yi 'özgür olmayan' ülkeler kategorisine indirdi. Bugünkü toplu gözaltılar da geriye doğru atılmış bir başka büyük adım.
Medya grubumuz 1980'lerden bu yana Türkiye'nin özgürleşmesi, ileri demokrasiler ve Avrupa Birliği ile entegrasyonu, yurtta ve dünyada barış adına güçlü bir ses olmuştu. Özellikle hükümet marifetiyle gazetecilere ve basın kuruluşlarına yıldırma ve yasal tacizlerin yaygın hale geldiği son birkaç yıldır, her ne pahasına olursa olsun cesaret ve ısrarla görevimizi yapmayı sürdürdük. Tek suçumuz, büyük yolsuzluk vakalarının ve otoriter eğilimlerin üzerine gitmek. Zaman'ın da aralarında olduğu özgür basına yönelik baskı akreditasyon denilen medya yasaklarından, gazetecileri yıldırmaya hatta sınır dışı etmeye, şirketleri de bu yayın organlarına reklam vermemeleri için korkutmaya kadar uzanmakta ve maalesef bu baskı gittikçe artış göstermektedir. Medya grubumuzdan ve diğer yayın kuruluşlarından arkadaşlarımıza bugün yapılan saldırı, yayınlarımızın doğruluğunu teyid etmektedir.
Değerli okurlarımız, Türkiye halkı ve tüm dünya emin olsun ki; asla korkuya esir olmayacağız ve zorbalığa boyun eğmeyeceğiz. Bu karanlık dönemin birgün geride kalacağına ve Türkiye'nin, basını tamamen özgür, ileri bir demokrasi olacağına inancımız tamdır.
- tarihinde hazırlandı.