Devlet eliyle sahte delil, yatırımcıyı ürkütüyor
TUSKON Başkanı Rızanur Meral, ‘cadı avı’ ve ‘sahte delil üretimi planlarının’ siyasî iktidarlarla aynı görüşü paylaşmayanlarda haksız yere cezalandırılma endişesi doğurduğunu açıkladı. İş dünyasının yatırım yaparken hukukî güvence aradığına dikkat çeken Meral, “Planlar, hukuki güvence olmadığını düşündürüyor.” dedi.
Siyasi iktidarı elinde tutanların cadı avı niyetlerini açıkça ifade ettikleri bu dönemde eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın cevaplaması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdiği soru önergesinde, ‘sahte deliller oluşturularak’ Hizmet Hareketi’ni bitirme planlarını gündeme getirdi. Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Konfederasyonu (TUSKON) Rızanur Meral, Şahin’in soru önergesinde planların, “Türkiye’nin geleceği ve iş dünyası adına büyük bir endişe kaynağı olduğunu” açıkladı.
Toplumun bir kesiminin ilgilerinin bulunmadığı suçlardan dolayı ‘sahte delil oluşturularak’ cezalandırılması için devlet kurumlarının seferber edildiğine dikkat çeken Rızanur Meral, bu durumun siyasi iktidarlarla aynı görüşü paylaşmamaları halinde iş dünyasına, özellikle de yatırımcılara ‘yaptıkları ve yapacakları yatırımların hukuk tarafından güvencede olmadığını düşündürdüğünü’ kaydetti. Meral, “Bu yaklaşım ülkemizin kalıcı ekonomik büyümesinin önündeki en büyük engeldir.” dedi.
TUSKON Başkanı Rızanur Meral açıklamasında şunları vurguladı: “Gerçek bir demokraside, devletin birimleri ve çalışanları toplumun kendileri gibi düşünmeyen hiçbir kesimini bitirmek ve onları suçlu gibi göstermek için sahte delillerle çeşitli karanlık operasyonlar gerçekleştiremezler. Demokrasilerde ağır bir suç olan bu tür eylemlerin planlayıcıları ve uygulayıcıları da sonunda adalet önünde hesap verirler.
Cahillik, fakirlik ve kutuplaşma gibi insanlığın temel sorunlarına çözüm amacıyla yola çıkan ve her şart ve durumda müspet hareket etmenin önemini vurgulayan Hizmet Hareketi’ni, yasa dışı bir örgüt gibi göstermek maksadıyla gönül verenlerini hukuksuzca takip etmek, sevenlerini fişlemek, müesseselerini denetim adı altında baskı altına almak ve bunların da ötesinde ülkemizde geçmişte işlenmiş bazı cinayet ve katliamlarla ilişkilendirmeye çalışmak maalesef ülkemizin idarecilerinin büyük bir gururla yapacaklarını söyledikleri cadı avının bir sonucudur.”
Soru önergesinde gündeme getirilen planın ülkeyi hukuksuzluk ve karanlık günlere geri götürme endişesi taşıdıklarını vurgulayan Rızanur Meral şu uyarıyı yaptı: “Sayın Şahin’in soru önergesi ile varlığı tartışılmaya başlanan komplo planının devlet eliyle üretilmiş ve uygulanıyor olduğuna dair emarelerin ortaya çıkması nedeniyle, bu komplonun Türkiye’mizi, geçmişte kaldığını düşündüğümüz hukuksuz, karanlık günlerine geri götürmesinden milletimiz adına endişe ediyoruz. Bu tür planların yakın ya da orta vadede her inanç ve düşünceden dürüst ve namuslu insanlarımıza, kamu çalışanlarına, siyasi partilere, sivil toplum kurumlarına, şirketlere, işadamlarına, yatırımcılara, eğitim müesseselerine, üniversitelere, akademisyenlere, basın mensuplarına yönelik de uygulanabileceğinin aziz milletimizce fark edilmesini istiyoruz.”
Normalde hukuk sisteminde bir iddianın, iddia sahibinin ortaya koyacağı delillerin incelenmesi ve soruşturulması ile sonuca ulaştırıldığını belirten Rızanur Meral, “Ancak ülkemizde hukuk sistemi siyasilerin his, arzu ve vehimleri ile dile getirdikleri var olmayan suçlar için sonradan delil, tanık, itirafçı üretmeye zorlanacak şekilde tersten işletilmeye çalışılıyor.” dedi.
“Sahte delil üretiminin” siyasi iktidarlarla aynı görüşü paylaşmayan herkesi tehdit eden yeni bir durum olduğuna dikkat çeken Rızanur Meral şunları kaydetti: “Toplumun bir kesiminin olmayan suçlardan dolayı cezalandırılması için devlet kurumlarının seferber olması, siyasi iktidarlarla aynı görüşü paylaşmamaları durumunda iş dünyasına, özellikle de yatırımcılara yaptıkları ve yapacakları yatırımların hukuk tarafından güvencede olmadığını düşündürtmektedir. Bu yaklaşım ülkemizin kalıcı ekonomik büyümesinin önündeki en büyük engeldir.”
Ekonomik büyümenin demokrasi, düşünce özgürlüğü ve evrensel standartlarda işleyen hukuk sistemlerinin olduğu ülkelerde kalıcı ve hızlı olduğunun dünyadaki sayısız örnek ve akademik çalışmayla kanıtlandığını belirten Meral, açıklamasında şu ikazı yaptı: “Ülkemizin sürdürülebilir ekonomik kalkınma düzeyine erişmesi, cari açık ve benzeri kronik problemlerin çözümü, orta gelir tuzağından kurtulması için her şeyden önce düşünce özgürlüğü ve evrensel hukuk standartlarının hayata geçirilmesi ve siyasi iktidarlar ve emrindeki devlet kurumlarının toplumun farklı düşünen kesimlerini düşman olarak görmekten vazgeçmeleri şarttır.”
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/ekonomi_devlet-eliyle-sahte-delil-yatirimciyi-urkutuyor_2226389.html
- tarihinde hazırlandı.