Müslüman’ı bekleyen tehlike: Yeis

Müslüman’ı bekleyen tehlike: Yeis

Manevi hastalıklardan olan yeis, içine düşeni boğan bir bataklık. Oysa Allah’ın rahmetinden ümidi kesmemek gerekiyor. Umutsuz mümin kulluğunda ihsan şuurundan uzaklaşarak kendini boşvermişliğe salıyor.

Yeis öyle bir bataktır ki düşersen boğulursun,
Azmine sarıl sımsıkı, bak ne olursun,
Yaşayanlar hep ümitle yaşar,
Ümitsiz olan ruhunu vicdanını bağlar.

mısralarını ne güzel söylemiş milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy.

Fertlerde oluşan duygusuzluk ve adeta nebati hayat tarzında bir hareketsizlik, insana yeisle beraber misafir gelir. Plansız yaşama, esbaba riayetsizlik ve eşyanın yaratılışındaki tertibe uymama, yeisle beraber hüsranı getirir. Fert, cemiyet ve millet olarak kemale gidiş, önce bu hastalıktan şifa bulmakla mümkün.

Kur’an-ı Kerim, yeis hastalığına düşmemek için yapılması gerekeni Zümer Suresi’nin 53. ayetinde şöyle açıklıyor: “De ki: Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse bütün günahları mağfiret eder. Çünkü O, gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır).”

Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevi-i Nuriye’de dört çeşit hastalıktan bahseder. Birinci hastalığın yeis olduğunu belirten Üstad Hazretleri, “Arkadaş! Amele ve tâate muvaffak olamayan azaptan korkar, ye’se düşer. Böyle bir me’yusun gözüne, dinî meselelere münafi ednâ ve zayıf bir emare, kocaman bir burhan görünür. Böyle birkaç emareyi elde eder etmez, diğer emarelerin sâikasıyla ilân-ı isyan ederek İslâm dâiresinden çıkar, şeytanın ordusuna iltihak eder. Binaenaleyh, a’mâle muvaffak olamayanlar, ye’se düşmemek için şu âyete müracaat etsin.” der.

Yani Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, manevî hastalıklardan biri olan yeise, salih amel ve Allah’a itaate muvaffak olamayanların, azaptan korkanların düştüğünü zikreder. Yeis, Allah ile kul arasındaki irtibatı zayıflatır. Umutsuz mü’min, kulluğunda ihsân şuurundan uzaklaşır, kendini boşvermişliğe salar. Önce şüpheli şeylerde, sonra mekruhlarda, ardından da haramlar konusunda dikkatsiz ve hatta cesurca davranmaya başlar.

Yeis marazi bir ruh durumu

İmam Gazâlî Hazretleri, Allah (cc) korkusunun insanı günahlardan uzaklaştırıp, sevap atmosferine yaklaştırdığı yerlerde sürekli havf (korku) soluklamak, yeis çukurlarına düşmenin muhtemel olduğu zamanlarda da recâya (ümide) sarılmak gerektiğini anlatıyor. Merhameti engin Rabb’imiz buyuruyor ki: “Ben kulumun benim hakkımdaki zannı üzereyim.” Bu ifadeyle şöyle sesleniyor kullarına: “Benim hakkımda nasıl düşünürseniz, size öyle muamele ederim. Beni bol bol bağışlayan, hilm ü silm sahibi bilirseniz, size de öyle davranırım.”

Yeis; itimat, huzur ve sükûneti ortadan kaldırdığı gibi keder, şüphe, kaygı, yalnızlık ve gayesizlikle kendini gösterir. Aslında bütün iş, acziyeti ve yaratılış itibarıyla fakirliği anlayabilmekte. Rahmanın rahmet dergâhında rıza sofrasına ancak teslim ve tevekkülle oturulabileceği hatırdan çıkarılmamalı. O, zâtına hoşça bakan ve ümitsizliğin kelepçesini kırarak “Allah’tan ümit kesmeyiniz.” nidasının aydınlığında ruhunu arındırır. Bediüzzaman Said Nursi, Tarihçe-i Hayat’ta, hakikatin aydınlığından şöyle bahseder: “Evet, evet!.. Eğer sivrisinek tantanasını kesse, bal arısı demdemesini bozsa, sizin şevkiniz hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz. Zîra, kâinatı nağamatıyla raksa getiren ve hakaikın esrarını ihtizaza veren mûsıka-i İlâhiye hiç durmuyor, mütemadiyen güm güm eder.” İnsan, bu hakikatin nuruyla zatına hoşça bakmalı. Aksi hâlde dil zikirden, kalp şükürden, beden sabırdan ayrı durur. Bu da dünyayı bir zindan haline getirir insanoğluna…

Cüz’î irademize yüklediğimiz misyon o kadar büyük ki, küllî iradeye yer bırakmayız kendi ruh halimizde. Haliyle takatimiz kalmadığında ‘Her Şeye Gücü Yeten’e de el açıp dua dua yalvarmadıysak vay halimize. En vahimi de cennetten, Allah’ın rahmetinden ve bereketinden ümidi kesmek.

Allah dostlarının hiçbiri yeise düşmemiş

Fethullah Gülen Hocaefendi, ‘Kırın yeis zincirlerini!..’ adlı sohbetinde bir hikâyeyi şöyle anlatıyor: “Hayatını ibadetle geçiren Esved b. Yezîd en-Nehâî vefat ederken çok korkuyor ve çok ağlıyor. Diyorlar ki, “Nedir bu hıçkırıklar, günahlarından mı yoksa ölmekten mi korkuyorsun?” Hak dostu, “İnne’l-emra ciddün - Hayır hayır, iş çok ciddi, günahlarımdan ya da ölümden değil, küfür üzere ölmekten korkuyorum.” diyor. Vefat ettikten sonra rüyada görüyorlar Esved b. Yezîd’i, “Orada ne muamele gördün, nasıl karşılandın?” diye soruyorlar, “Vallahi, peygamberlerle aramda dört parmak bir mesafe kalmış gibi muamele ettiler.” cevabını veriyor.

Allah dostlarının hiçbiri ye’se düşmemiş. Çünkü Hazreti Üstad’ın ifadesiyle, yeis, mâni-i herkemâldir. Ümitsizlik hastalığına yakalananların kemale ve tamamiyete yürümeleri mümkün değildir. İnsanın kendisini yetersiz, eksik ve nâkıs görmesi onu ümitsizliğe değil, bilakis eksiklerini tamamlamak için daha ciddi bir cehd-u gayrete sevk etmeli.”

Yeis tuzağına düşmemek için dikkat edilmesi gerekenler

  • İnsan meleklerle aynı safta yer aldığını görse bile asla nefsine güvenmemeli,
  • Akıbet ve ahiret hesabına emniyette olduğunu sanmamalı,
  • Mutlak yeis kadar mutlak emniyetin de küfür olduğu unutulmamalı,
  • İnanan bir insan, kabzı ve bastı Allah’tan gelen bir imtihan bilmeli, bast (ruhen rahatlama) halinde gaflete, kabz (gönül darlığı) halinde de ümitsizliğe düşmemeli.
  • İnsan her zaman aynı yüksek ruh enginliğini yaşayamazken; bu durumu kabz halinden kaynaklanıyor düşüncesiyle müspet yolda değerlendirmeli,
  • Gönül darlığını basta açmanın yolunu bilmeli,
  • Hakiki mü’min, her şeye rağmen vefa ve sadakatle sürekli ‘Rahmet Kapısı’nın tokmağını çalmalı,
  • İç daralmalarına ve kalbî tıkanıklıklara maruz kaldığı dönemlerde de o eşikten asla ayrılmamalı.
Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.