O seni görüyor!

O seni görüyor!

Dinimizin aslını oluşturan üç temel kavram var: İman, İslâm ve ihsan. Ancak çoğu kez ilk iki kavram üzerinde durup, ihsanı unutuyoruz. İlahiyatçılara göre bu durum, Müslümanların en büyük problemi. İman ve ibadet, ihsan şuuru olmadan gerçekleştirilmeye çalışıldığında dinî anlamda birçok eksiklik ortaya çıkabiliyor.

Hz. Ömer anlatıyor: Bir gün Allah'ın Resulü'nün (sas) yanındayken beyaz elbiseli, siyah saçlı bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuk izi yoktu ama hiç kimse de kendisini tanımıyordu. Hz. Peygamber'in önünde diz çöküp oturdu. Dizlerini O'nun dizlerine dayadı. Ellerini de dizlerinin üzerine koyup sordu: "İman nedir?" Hz. Peygamber, "İman, Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmandır." buyurdu.

Beyaz elbiseli adam, "Doğru söyledin." diyerek söylenilenleri tasdik ettikten sonra "İslâm nedir?" diye sordu. Allah'ın Resulü, "İslâm, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna inanman, namaz kılman, zekât vermen, oruç tutman, gücün yeterse hacca gitmendir." cevabını verdi. Meçhul misafir tekrar, "Doğru söyledin." der; "İhsan nedir?" diye üçüncü bir soru sordu. Efendimiz, "İhsan, Allah Teâlâ'yı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da, O seni görmektedir." dedi. Misafir, kıyamet saatinden sorunca, Allah Resulü (sas) bu konuda soruyu sorandan daha fazla bir şey bilmediğini beyan etti, kıyametin alâmetlerini sıraladı.

Beyaz elbiseli adam soruları sorup cevapları tasdik ettikten sonra kalkıp gitti ve gözden kayboldu. Merak ve şaşkınlıkla onun kim olduğunu merak eden ashab-ı kirama Allah Resulü şöyle buyurdu: "O, Cebrail idi, size dininizi öğretmek için geldi."

Fethullah Gülen Hocaefendi, 'Kalbin Zümrüt Tepeleri' kitabında ihsan şuurunun, salih bir dairenin kapısını açan sırlı bir anahtar gibi olduğunu yazıyor.

İslâm âlimlerine göre Buhari'nin aktardığı bu hadis dini özetliyor. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ekrem Demirli, bütün Müslümanların bu hadisteki üç önemli noktadan ikisine dikkat ettiklerini, ancak üçüncüsünü yani 'ihsan'ı diğerleri kadar hatırlamadıklarını söylüyor. 'Cibril hadisi' olarak bilinen bu hadise göre dinin İslâm, iman ve ihsan olarak üç sacayağından oluştuğunu anlatan Demirli, ihsanın unutulmasının Müslümanların en büyük problemi olduğunu düşünüyor.

Mükafatı Rabb'inin katında...

İhsan; sözlüklerde iyilik, güzellik, uygun ve güzel olanı en güzel ve kusursuz bir şekilde yapmak, Allah'ın huzurunda olduğunu bilerek, O'nu gönül nuruyla görüyormuş gibi düşünerek kulluk görevlerini yerine getirmek anlamlarını karşılıyor. Bu anlamda ayet-i kerimede, "Kim ihsan sahibi olduğu halde kendini Allah'a teslim ederse, onun mükâfatı Rabb'inin katındadır." buyruluyor.

'İhsan' kavramı, hadis kitaplarında yer alan Cibril hadisi ile asıl mefhumunu bulmuş. Söz konusu hadiste İslâm dininin temel unsurları yer alıyor. Bunlardan birincisi iman ki, din inançla başlıyor. Dinde ikinci temel esas ise amel yani fiil. İslâmiyet'teki dinî fiiller topluca 'İslâm' kavramı içinde düşünülüyor. İlk iki maddeyle sınırlı kalındığı yani iman ve ibadet ihsan şuuru olmadan gerçekleştirilmeye çalışıldığı takdirde, dinin fert ve toplum plânında insandan beklediği amacın tam olarak gerçekleşemediği görülüyor. Yani bir kimse iman sahibi olduğunu söyleyip ibadetlerini yerine getirmeye çalıştığı halde bunları "Allah'ı görüyormuş gibi" yapamasa dinî anlamda ciddi eksiklikleri olabiliyor. Sözgelimi işinde hile yapıyor veya bencilce davranışlarda bulunuyor.

Adaletten cömertliğe geçiş

Hadisteki 'ihsan' kavramının ahlâkın temelini oluşturduğuna dikkat çeken İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Recep Alpyağıl, ihsanın adaletten cömertliğe giden bir davranış biçimi olduğunu söylüyor. Nisa Sûresi 36. ayette geçen "Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin." beyanındaki 'iyilik'in yani ihsan kavramının temel ahlaki öğretileri içerdiğini anlatıyor. İman-İslâm-ihsan sıralamasında, ihsanın en üst seviyeyi teşkil ettiğini söyleyen Alpyağıl, bu kavramın bir bakıma amaç maddesi durumunda olduğunu vurguluyor.

İhsan, hayatın her anında olmalı

Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Döndüren de ihsan şuurunun yalnızca ibadetle ilgili olmadığına dikkat çekiyor. Döndüren, ihsanın inananların bütün söz ve işlerindeki değişmez tavrı olması gerektiğini vurgulayarak, Kur'an'ın birçok ayetinde 'ihsan' sahibi müminlerin övüldüğünü ve cennetle müjdelendiğini hatırlatıyor. Döndüren, ihsan ve takvanın dereceleriyle ilgili olarak Mâide Sûresi 93. ayeti zikrediyor: "İman edip iyi işler yapanlara, -Allah'tan korktukları, inanarak iyi işler yaptıkları, Allah'tan korktukları, inanmaya devam ettikleri, yine Allah'tan korktukları ve iyi işler yapmayı sürdürdükleri sürece- daha önce yediklerinden dolayı bir günah yoktur. Çünkü Allah, iyi iş yapanları sever." Ayette, iman ve salih amelin iki defa, takvanın ise üç derecede nazara verildiğini söyleyen Döndüren, en güzel davranış olarak ihsan kavramının hedefe yerleştirildiğini söylüyor.

İhsan şuuru sırlı bir anahtardır

M. Fethullah Gülen Hocaefendi, 'Kalbin Zümrüt Tepeleri' kitabında ihsan şuurunun, salih bir dairenin kapısını açan sırlı bir anahtar gibi olduğunu yazıyor: "O kapıyı açan ve o aydınlık koridora adımını atan insan, yürüyen merdivenlere binmiş gibi, kendini sihirli bir yükselişin helezonunda bulur. Bir de, bu mazhariyetiyle beraber, iradesinin hakkını verip kendi de yürüyüşünü devam ettirirse, her adımda iki basamak birden yükselir ki; zannediyorum, ihsanın mükâfatı da başka değil, yine ihsandır." Gülen Hocaefendi, Rahman Sûresi'nde geçen, "Öyle ya, iyiliğin neticesi iyilikten başka mı olacaktı!" ayet-i kerimesini nazara veriyor. Nitekim Hz. Peygamber, bu ayet-i kerimeyi ashabına okur ve anlamını sorar: "Biliyor musunuz Rabb'iniz bununla ne anlatmak istiyor?" Ashab, "Allah ve Resulü en iyi bilir" cevabını verince, Hz. Peygamber sözlerine şöyle devam eder: "Cenab-ı Hak, 'Benim kendisine iman ve tevhidi ihsan eylediğim kimsenin mükâfatı başka değil, cennettir.' der."

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.