Yol arkadaşlarının gözünden: Hacı Ata
Dava insanı olmak, iman hizmetinde bulunmak 'yeri doldurulamaz bir aksiyon adamı' olmak... Orta Asya'daki okulların ilk mimarlarından Hacı Kemal Erimez Abi, vefat edeli 15 sene oluyor. Biz de bu anlamlı zamanda Tacikistan'a giden öğretmenlerden 'Hacata'yı anlatmalarını istedik...
Hacı Kemal Erimez... O, Türkiye'de başlayıp bütün dünyayı saran eğitim seferberliğinin, unutulmayan ve unutulmayacak sembol isimlerinden. 22 Nisan 1926'da Samsun'da doğdu. Ailesiyle birlikte lisedeyken, Aydın İncirliova'ya yerleşti. Fethullah Gülen Hocaefendi'yle tanışana dek, daha çok İncirliova- İzmir hattında devam eden bir hayat sürdü. Ege'de evlendi, çocukları yine burada dünyaya geldi. Zengindi; yedi sülalesine yetecek zeytinlikleri ve bir de sayılı kişilerde bulunan elmas madeni vardı. Hayır işlerini bu bölgede gerçekleştirdi. 1962'den sonra ise bambaşka bir hayatın kapılarını araladı. Edirne Müftüsü Yaşar Tunagür'ün İzmir'e merkez vaizi olarak tayin edilmesinin bunda etkisi çoktur kuşkusuz. Çünkü Erimez, Tunagür Hoca'yla tanıştıktan sonra eğitime adayacağı hayatının ilk tohumlarını ekmek için gayret gösterir ve bir okul açar. Ancak okulun heyecanını yaşayamadan Yaşar Tunagür, Diyanet İşleri başkanı yardımcısı olur ve Ankara'ya gider. Bu tayin, başka bir atamaya vesile olur. Çünkü eğitim hizmetlerine beraber devam edeceği Fethullah Gülen Hocaefendi, Tunagür Hoca tarafından İzmir merkez vaizi olarak atanır.
Hacı Kemal Erimez, Hocaefendi ile tanıştıktan sonra Yaşar Tunagür'le açtığı okulun üzerine yenilerini de ekler. 1980'den sonra gönüllüler hareketinin önden giden atlılarının en yorulmazlarından olur. Bundan sonra dur durak bilmez. İstanbul'a gider, Anadolu'ya uzanır. Yurdun her yerinde dershane ve kolejlerin açılması için uğraşır.
Takvimler 1990'ı gösterdiğinde Hocaefendi, "Orta Asya'ya gidin. Ülkemizde rüşdünü ispat etmiş, nice başarılara imza atmış, eğitim alanında model olmuş bu okullardan oralara da açın..." der. Erimez, işaret edilen ülke sınırlarını aşacak bu eğitim faaliyetlerinin içinde de yer almak ister. Yaşı 60'ın üzerindedir. Çevresindekiler, bu yüzden ona, "Sen hastasın, yaşlısın; orada perişan olursun, mahvolursun gitme. Sen görevini fazlasıyla yaptın." diye uyarıda bulunur. Ancak o, bunlara aldırış etmez ve hicret eri olduğunu şu sözlerle tesciller: "Ben asıl oraya gitmezsem mahvolurum, asıl o zaman ölürüm. Bırakın beni, bu hizmet ve hicret sevabından mahrum kalmayayım."
1992 yılı Mart ayında yaşına ve hastalıklarına aldırış etmeden Orta Asya yollarına koyulur. Kırgızistan, Azerbaycan, Özbekistan... Bu ülkeleri tek tek ziyaret edip oradaki eğitim hizmetlerinin başlamasına vesile olur. Ama Hacı Kemal Erimez ile özdeşleşen yer, asıl durak Tacikistan'dır. Tacikler, ülkelerini savaştan dolayı terk ederken o Tacikistan'a gider. Bu vefakâr ve asil tavır karşısında kahraman olur. Taciklerin deyişiyle Hacı Ata...
Hacı Ata, ömrünün geri kalanını bu ülkeye hizmetle geçirir. Orada okul açılmasına ve eğitimli gençlerin yetişmesine vesile olur. İhtiyarlığına aldırış etmeden her daim genç ruhuyla yorulmadan, geri durmadan, sorgulamadan hizmet yolunda koşturur. Ancak dünyadaki görevi bitmek üzeredir artık. Tarihler 13 Mart 1997'yi gösterdiğinde Hakk'ın rahmetine kavuşur Hacı Ata. 71 yıl yaşadığı dünyada yaptıklarıyla unutulmayacak, örnekleri kendinden bir hareketi gösterir arkadan gelenlere... Fatih Cami'nde, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kıldırdığı, binlerce kişinin saf tuttuğu cenaze namazı ile ahiret yurduna gider.
Hacı Kemal Erimez'in bu imrenilecek hayatı sona ereli 15 yıl oldu. Geçtiğimiz salı günü ölüm yıldönümüydü. Biz de bu vesileyle, Tacikistan'da ona eşlik eden ilk öğretmenleri bulduk. Ona dair anılarını, hikâyelerini ve hislerini paylaşmalarını istedik.
İnsanlarla, tercüman olmadan anlaşırdı!
Halil İbrahim Yıldırım (54), Tacikistan'a Hacı Kemal Erimez'le ilk giden eğitim gönüllülerinden. 33 yaşındayken eşini, çocuklarını Milli Eğitim'deki öğretmenliğini bırakıp gitmiş Tacikistan'a. Orada Erimez'le ve iki arkadaşıyla birlikte Tacikistan'ın ilk Türk Koleji'nin açılmasını sağlarlar. Orada 3 yıl kalır. Açılan okulun müdürü olur. Bu yüzden 'Hacı Ağabeyim' dediği Erimez'le ilgili çok anı var hayatında. Ama o, bunları cümlelere sığdıramadığından, aklında kalanları sıralıyor: "70 yaşında olmasına rağmen, yapacağı işlere karşı çok iştahlıydı. Her güne yeni bir heyecanla uyanırdı. Bu heyecanı, insanlarla tercümansız anlaşmasını sağlardı. Kıyafetlerine, yaşından beklenilmeyecek bir özen gösterirdi. Ütüsüz dışarı çıkmazdı. Sadece kıyafetlerinde değil, işlerinde de mükemmeliyetçiydi. Okul binalarını öyle kolay beğenmiyordu."
İtibarın ne demek olduğunu onda gördüm!
Sahir Sabankaya, Azerbeycan'a eğitim gönüllüsü olarak giden bir arkadaşına özenince yurtdışında öğretmenlik yapmayı düşünür. Talebini, Azerbaycan'a giden o arkadaşına söyler. Çok geçmeden cevap gelir: "Tacikistan'da Hacı Kemal Erimez'in yanında ihtiyaç var, oraya git!" Hiç düşünmez, birkaç gün içinde hazırlanır ve yola çıkar. 24 yaşındadır. Hayatının 3 yıllık Tacikistan dönemi başlar böylece. Bu dönemde de zihninde en çok yer edinen Hacı Kemal Erimez'dir. "Gerçekten adanmıştı. Bir gün bizimle kahvaltı yaparken, '25 yıldır eşimle kahvaltı etmiyorum ben.' dedi. Sarsılmıştım, o zaman anlamıştım adanmışlığın ne demek olduğunu. Yine çok zeki ve nerede nasıl davranacağını çok iyi bilen biriydi Hacı Ağabey. Herkesin gönlüne girmeyi başarırdı. Onunla birlikte hem Türkiye'de hem de Tacikistan'da önemli kişileri ziyaret ettim. İtibarın ne demek olduğunu insanların ona gösterdikleri sevgi ve saygıda gördüm. Benzersiz bir insandı..."
Yanında yorulduk demeye utanırdık
Afyon'da öğretmenlik yapan Halil Kıllı 1993'de eşi ve çocuklarıyla gelmiş Tacikistan'a. 2000 yılına kadar orada kalmış. Tacikistan'da gönüllüler hareketinin hangi şartlarda büyüdüğünün canlı şahidi o. Hacı Kemal Erimez'le eğitim için yaşanmış pek çok hatıranın da sahibi. Anlat anlat bitiremiyor yaşadıklarını Halil Hoca: "Hacı abi yaşına rağmen öyle çok çalışırdı ki biz, yorulduk demeye utanırdık . Yine böyle çok çalışmamız gereken bir gündü. Cumhurbaşkanı'nı okula davet ettik. Hazırlıklara bir gün önce sabah namazında başladık. Gece '1' oldu, Hacı Abi 'bana mısın?' demiyor, çalışıyor. Ben de tedirginim. Tacikistan'da savaş çok ciddi boyutlarda o sıralar, tek başına sokakta gezmek mümkün değil. Evde oturulmuyor. Hatta bazen kurşun gelir diye odalarda değil de, koridorda yatıyorduk. O yüzden ben, o gün izin istedim. Çok anlayışla karşıladı. Ertesi gün sabah namazdan sonra geldiğimde ise hâlâ ayaktaydı. Hiç yatmamıştı."
Tam bir İstanbul beyefendisiydi
Şu an Yamanlar Koleji müdürlüğünü yürüten Şakir Vural, Tacikistan'a 1994'te gidenlerden. 1972 doğumlu, Marmara Üniversitesi matematik öğretmenliği mezunu. Vural'ın meslekteki serüvenini Erimez çizmiş: "Ben Orta Asya'da öğretmenlik yapmayı çok istiyordum. Mezun olunca nasip oldu. Beni ve ailemi İzmir'den tanıyan Hacı Kemal Ağabey, beni Tacikistan'a çağırdı." diyor ve ilave ediyor: "O tam bir İstanbul beyefendisiydi. İnce ve parlak kumaştan dokunmuş fularlar takardı. Bir defasında giyimine gösterdiği özenle ilgili 'Evladım, ben hayatımda ütüsüz iç çamaşırı giymedim.' demişti." Vural'ın Hacı Ağabey'ine dair söyleyecekleri sadece bunlardan ibaret değil. En çok ifade etmek istediği vefatından önceki bir anısı. Vural ve arkadaşları, Erimez'in son günlerini geçirdiği hastaneye giderler. Durumu ciddi olduğu için odaya alınmazlar. Bir yolunu bulup yine de odaya girmeyi başarırlar. Erimez oracıkta, "Hocent'te okul açmak hayalimdi." der.
- tarihinde hazırlandı.