Çatışmaya Koşan Dünyaya Sağduyu Çağrısı
Mektupta, derginin internet adresi veriliyor ve istenirse içeriğine de ulaşılabileceği belirtiliyordu. Heyecanla hemen internete girip adresi denediğimde, siteye giriş için abonelik gerektiğini görünce üzüldüm.
Ancak kısa bir süre sonra Amerika'ya gittiğimde dergiyi elde edebildim. Yeşil rengin İslam'la özdeş görülmesinin etkisiyle olacak, derginin kapağı yemyeşildi. İslam ve Hıristiyan-Müslüman ilişkileri üzerine yoğunlaşan ve 1938'den beri Hartford Seminary'nin katkılarıyla yayın hayatını sürdüren derginin kapağında, büyük puntolarla "Özel Sayı" yazıyordu. Hemen altında ise dosya konusu belirtiliyordu: "Modern Türkiye'de İslam: Fethullah Gülen'in Katkıları". Kapakta ayrıca John Carrol Üniversitesi öğretim görevlisi Zeki Sarıtoprak'ın özel sayının misafir editörü olduğu ifade ediliyordu.
Kültürlerarası Diyalog Niçin Önemli?
Derginin başeditörlerinden Dr. İbrahim M. Abu-Rabi, "Neden Gülen özel sayısı?" sorusuna şu cevabı veriyordu: "Gülen fenomeni günümüz Türkiye'sinde önemli. Gülen eğitim modelinin başarısı, bu önemi açıklayan sebeplerden biri. Gülen'in global bir bakışı var. Dinlerarası, kültürlerarası ve medeniyetlerarası diyaloğa ilgisi harika. İslam dünyasının bu modelden öğreneceği çok şey var."
Thomas Michel, Lester R. Kurtz, Elizabeth Özdalga gibi kendi alanlarında önemli isimlerin kaleme aldığı makaleleri sırasıyla karıştırırken, derginin sonuna doğru hoş bir sürprizle karşılaşacağımı bilmiyordum. Bu, bir röportajdı. Gülen'le şimdiye kadar sayısız röportajlar yapılmıştı. Ama bunların çoğu gazeteciler tarafından ve genel okuyucuya hitap eden röportajlardı. Belki de ilk kez İngilizce yayınlanan, bu çapta bir akademik yayında, özellikle akademik dünyaya hitaben Gülen ile bir röportaj yapılıyordu. Sorular, çetrefil ve tartışmalı konulardan seçilmişti: İslam'da devlet ve birey ilişkisi, günümüzde hilafetin konumu, İslam'da kadın, teröre bakış, vb. Acaba röportaj orijinal miydi, yoksa eskilerden yapılan bir derleme miydi? Dergi için yapılmış özel bir röportaj olduğunu öğrenmek zor olmadı. Bu röportajı, diğerlerinden ayıran bazı farkları da vardı. Genellikle mülakatlarda, sorulara irticalen cevap vermeyi tercih eden Gülen, ilk kez bu röportajda cevapları bizzat kendi eliyle hazırlamayı tercih etmişti.
Bunları öğrendikten sonra, gazetecilik dürtüsüyle, "Bu röportaj Zaman'da da yayınlanamaz mı?" diye sordum. Cevap olumlu olunca, sevinmiştim. Zaman'da 5 günlük bir seri halinde röportajın Türkçesi yayımlandı. Ardından da 3 bölüm halinde akademik dünyanın röportajla ilgili değerlendirmelerine yer verildi. Özel sayı sadece röportajdan ibaret değildi. Gülen'in fikirlerini çeşitli açılardan inceleyen 8 makale daha vardı. Zaman'daki dizide, bunların ancak birer paragraflık kısa özetlerini yayımlayabildik. O sırada birçok okurdan, "Derginin tamamını neden Türkçe bir kitap olarak çevirmiyorsunuz?" şeklinde baskı geliyordu. Kitap Zamanı'nın editörü Can Bahadır Yüce, bir değerlendirme yazmam için, "Sağduyu Çağrısı" kitabının prova baskısını elime tutuşturduğunda, içimden "işte okuyucuların arzusu yerine geldi" dedim.
Kitap, temelde dergiye dayanıyor; ama bazı farkları da var. Ana konu Gülen olmasına rağmen, kapakta bununla ilgili bir ifade ya da fotoğrafın yer almaması dikkat çekiyor. Çevirinin amacı doğrultusunda, bazı makaleler kitaba alınmamış, bazıları ise özetle aktarılmış. Bu noktada yayınevi "Neden hepsi değil?" sorusuna muhatap olacak gibi görünüyor. Ele alınan bazı konuları derinleştirmek amacıyla, kitabın sonuna Fethullah Gülen Hocaefendi'nin diğer eserlerinden ekler konulmuş.
Kitaptaki diğer bir yenilik, "Geleneğin Modern Çağa Tanıklığı" adlı kitabıyla, önemli bir portre çalışması ortaya koyan M. Enes Ergene'nin makale hacmindeki önsözü. Ergene, insanı kutsaldan ve yeryüzü mirasçılığından uzaklaştırıp egoizm ve tüketim çılgınlığına hapseden modernitenin sorunlar haritasında bir gezinti yapıyor. Ardından da sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın pençesinde kıvrandığı bu sorunlar karşısında Gülen'in çağrısını ele alıyor. İslam medeniyetinin kodlarını nesilden nesile taşıyan İslam ulema geleneğinin çağdaş temsilcisi olarak tanımladığı Gülen'e göre çağdaş medeniyeti tehdit eden yıkım, ancak insanı sevgi, hoşgörü, diğerkamlık, fedakarlık temelinde yeniden inşa edilerek önlenebilir.
Harekete Yeni Pencereden Bakış
Makalesinde Fethullah Gülen'in düşüncesinde tasavvuf ile modernitenin nasıl telif edildiğini inceleyen Prof. Dr. Thomas Michel ise onun seküler-İslami, modern-geleneksel, dinî-bilimsel şeklindeki kutuplaşmaları giderecek yaklaşımının altını çiziyor. Bu fikirlerin test yeri olarak gördüğü Türk okullarının, Gülen'in modernite ile manevi değerleri uzlaştırma gayretinin geçerliliğini kanıtladığını ifade ediyor. Ayrıca Michel, okulların birçoğunu ziyaret ederek, öğretim kadrolarıyla, Müslüman ya da gayrimüslim öğrenci ve aileleriyle görüşerek bu sonuca vardığını not ediyor.
Dine bağlılık ile hoşgörünün birbirinden uzak ve çelişen kavramlar olduğu tezinden yola çıkan Prof. Lester Kurtz, makalesinde Gülen'in bu ikisini bir araya getirmeyi başardığı sonucuna varıyor. Doç. Dr. Zeki Sarıtoprak ise İslam'da barış ve şiddet karşıtlığının teolojik temellerini incelediği makalesinde, Gülen'in düşünce kaynaklarını ve onun diyalog fikrini nasıl temellendirdiğini ele alıyor.
Yurtdışında hareket üzerine büyük ilgi olduğu biliniyor. Konu, birçok ülkede doktora tezlerine, özel araştırmalara, seminer ve konferanslara konu oluyor. Bu ve benzer çalışmalar, geleceğe umutla bakmanın zorlaştığı günümüzde, insanlık ve barış adına umut vadeden en önemli hareketlerden birinin anlaşılmasına katkı sağlıyor. Hareketle bir biçimde ilişki içinde olanlara ise kendilerine bir de dışarıdan bakma imkanı sunuyor. Tabii bir de içerideki kısır tartışmalar yüzünden, bu meselenin önemini anlama fırsatını kaçıranlara, tanıklıklarına güvenebilecekleri yabancı isimler üzerinden yeni bir pencere açıyor. Tabii bu pencereden bakmak isterlerse...
- tarihinde hazırlandı.