Canbullu Ğalim
Üçüncüsü; hizmette hâlisan çalışanlara gevşeklik geldiğinde şefkat tokadı ile uyarmak...
Doksanlı yılların başında Orta Asya'ya bir eğitim seferberliği başlar. Mutahhar Bey de o sırada Karadeniz'de bir eğitimci olarak bulunmaktadır. Bakar herkes atalar yurdu, ana yurda gidiyor. O da bir kafilenin peşinde Kazakistan'ın uzak bir şehrine (Canbul'a) gider. Üç gün câmiye gider gelir; fakat mahalli dili bilmediği için kimseyle bir konuşma imkânı olmaz. Canı sıkılmaya başlar. Yine bir namaz vakti câmiye gider. Uzaktan birisi ona "Ha uşak burada ne ararsın?" diye bağırır. Sonra yanına gelen ve seneler önce dedeleri oralara gelmiş olan bu Trabzonlu ile konuşmaya başlar. Ona derdini anlatır. O da sahip çıkıp, orada bir Türk kolejinin açılmasına vesile olur.
Geçenlerde Kazakistanlı bir doktora öğrencisiyle karşılaştım. Bana Kazakistan'ın Canbul şehrinden geldiğini, doktorasını bitirmek üzere olduğunu, bitirince ülkesine gideceğini söyledi. Ben kendisine Mutahhar Bey'in hikayesini anlattım... O da "Evet, ben onların açtığı koleji bitirip buraya doktora yapmak için geldim... Bitirmek üzereyim, Allah onlardan râzı olsun." dedi.
***
İki eğitim gönüllüsü, Madagaskar'a bir eğitim yuvası açmak için yola çıkarlar. Ama hiç kimseyi tanımamaktadırlar. Uçaktan inerler ve havaalanında "Nasıl yapsak, nereye gitsek?" diye konuşmaya başlarlar. O sırada birisi yanlarına yaklaşıp "Siz Türk müsünüz?" diye sorar. Onlar da "Evet... Ama sen kimsin?" diyerek ona sorarlar. O da "Ben Kerkük Türklerindenim. Burada bir şirkette çalışıyorum. Patronum beni buraya uçakla gelecek bir misafirini karşılamam için gönderdi. Fakat uzun zamandır bekliyorum. Bir türlü karşılaşamadık. Artık ben döneceğim. İsterseniz sizi uygun bir otele götüreyim." der. Tabii onların da canına minnet, hemen teklifini kabul edip taksisine binerler. Giderken Kerküklü onlara niçin geldiklerini ve ne gibi bir iş yapmak istediklerini sorar. Onlar eğitimci olduklarını, bir okul açmak istediklerini, ama hiç kimseyi tanımadıklarını, bir müddet kalıp araştırma yapacaklarını sonra imkân bulurlarsa okul açacaklarını söylerler.
Onları bir otele yerleştiren Kerküklü, patronun yanına dönünce çok beklediğini; fakat misafiri bulamadığını, onun yerine havaalanında karşılaştığı iki Türk'ü otele götürdüğünü söyler. Patronu "O Türkler buraya niçin gelmişler?" diye sorunca, eğitimci olan bu kişilerin okul açmak için geldiklerini söyler. Bu durum patronun dikkatini çeker: "Yarın sabah onları benim yanıma kahvaltıya davet et ve buraya getir." der.
Kerküklü, onları otelden alıp patronunun yanına getirir. Müslüman olan patron, merakla onların eğitimle ilgili sohbetlerini dinler sonra da "Anlattıklarınız çok güzel... Yeni de geldiniz... Kimseyi tanımıyorsunuz. Şimdi ben size arsalarımı göstereceğim... Uygun bulup beğendiğiniz yeri size vereceğim... Okulunuzu orada açabilirsiniz!.." der.
İyi niyetle, kudsî bir hizmet için harekete geçenlere Cenab-ı Hak, önceden zemini hazırlıyor ve onları oraya sevk ediyor işte... Bunun o kadar çok misalleri var ki... Yeter ki, samimi ve temiz bir niyetle Allah'a güvenip dayanarak yola çıkalım...
- tarihinde hazırlandı.