Japon Dekanı Meraklandıran Kelimeler

Erzurumlu Hasan Erdem, bir eğitim gönüllüsü olarak memleketinden çok uzaklarda olan Moğolistan'ın Darhan şehrine gitmişti. İlk günlerde çok heyecanlıydı.

Hatta endişeliydi. Dilini bilmediği ve kültürünü tanımadığı bu gurbet diyarında ne yapacaktı? Hem burası Erzurum'dan daha soğuktu. Çok kısa zamanda bu endişeleri hemen siliniverdi. Çünkü 300 kişilik yurdun öğrencileri bu şaşkın ve ürkek bakışlı gencin etrafını hemen sarıvermiş ve Türkçe olarak "Merhaba âbi... Ne zaman geldiniz? Burada hangi üniversitede okuyacaksınız?" diye sorular sormaya başlamışlardı. Hasan, öğrencilerin bu çok güzel Türkçe ifadeleri karşısında derin bir oh çekmiş ve rahatlamıştı. Kendisi de kısa zamanda Moğolcayı çok iyi öğrenmiş ve bir belletmen olarak öğrenci velileriyle aracısız konuşmaya, onların dertlerini ve isteklerini dinlemeye başlamıştı. Rehberliğini yaptığı sınıfın öğrenci ve velileriyle o kadar kaynaşmıştı ki, hastalandığında onu yalnız bırakmamışlar, Erzurum'daki annesini ve babasını aratmamışlar, sonbahar ve kışın çoğunluğunun eksi yirmilerde geçtiği bu ülkede Hasan'a adeta Anadolu sıcaklığını yaşatmışlardı.

Dört yıl sonra Hasan, Moğolistan'da yapılan imtihanları başarıyla kazanarak Japon hükümetinin bursları ile lisans yapmaya hak kazanan 50'ye yakın öğrencisini ziyaret etmek için Tokyo'ya gelmişti. Uçaktan inip pasaport kontrolünden geçtikten sonra daha dışarıya adımını atarken "Hasan âbim" diyerek çok sevdiği öğrencisi Amraa boynuna sarılmıştı. İki öğrencisi de onu otele götürmek için tuttukları taksinin başında bekliyorlardı.

Darhan'dan anneleri babaları ve kardeşleri gelmiş gibi sevinen bu Moğol öğrenciler durmadan Hasan'a memleket haberleri soruyorlardı. Tokyo'da eğitim görenlerin hepsi de toplanıp hatıralarını beraberce yâd ettiler. Bir Tokyo gezisinden sonra Hasan ağabeylerini, Osaka'daki arkadaşlarını da ziyaret etmesi için yolcu ettiler.

İki gün de Osaka'da kaldıktan sonra Hasan, yirmiye yakın öğrencisinin bulunduğu Beppu şehrine geçti. Buradaki fakültenin dekanı, Moğol öğrencilerin bir misafirlerinin geleceğini öğrenmiş ve onunla görüşmek istemişti. Bunu öğrenen Moğol öğrenciler, hiç bekletmeden hemen ağabeylerini üniversiteye dekan hanımın odasına götürdüler.

Dekan Nakamura, Hasan'ı samimi ve sıcak bir şekilde içeri buyur etti. Dekan hanım, üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin içinde Moğol öğrencilerden Türk okulundan mezun olanların çok başarılı, disiplinli, tertipli ve düzenli olduklarını söyleyip, "Hasan Bey! Hazır siz buraya gelmişken bizim çoktandır merak ettiğimiz bir şeyi sormak istiyorum: Sizin okullarınızdan gelen öğrenciler, ilk günden itibaren dikkatimizi çekiyor. Japonca hazırlık sınıfında öğrencilerimizin dili daha iyi öğrenebilmeleri için birçok kompozisyon yazma ödevi veriyoruz. Ödevleri kontrol ederken bu öğrencilerin yazdıklarında dikkatimizi çeken bir şey var. Hepsi de hemen hemen bütün kompozisyonlarında anne, baba ve aile temalarının yanı sıra 'âbi, abla ve yurt' kavramlarını o kadar sık kullanıyor ve onlarla ilgili o kadar çok hatıralarını anlatıyorlar ki, 28 yıldır, eğitim sektöründe çalışıyorum, şimdiye kadar hiçbir öğrencide böyle bir bağlılık görmedim. Hasan Bey nedir bu âbi, abla ve yurt, bize anlatır mısın?" dedi.

Hasan Bey, okullarını ve öğrenci ve velileriyle olan münâsebetlerini anlatınca Bayan Nakamura, Hasan Bey'den bir an önce bu okulları yakından tanıtması ve gezdirmesi için ısrarla ricada bulundu. Üç ay sonra Hasan Bey de Dekan Nakamura'yı Ulan Bator ve Darhan'daki okul ve yurtları gezdirmek için Moğolistan'a getirdi...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.