Kınalı Küheylanlar

Kaynak Yayınları'ndan arkadaşımız Harun Tokak'ın "Kınalı Küheylanlar" isimli kitabı çıktı...

Bu kitaba muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi "Yıkık Rüyalardan, Mamur Hülyalara" başlıklı bir takdim yazısı yazmış. Bazı bölümlerini aktarayım:

"İnanıyordum, gündüzü kadar gecesi de o şanlı günlerimizin aydınlığına denk 'eyyamullah' diyeceğimiz o ışıktan çağların dönüp geleceğine, köy-kent, şehir-kasaba her tarafın bir kere daha İrem Bağları gibi cennetlere döneceğine... Ve inanıyordum; kendi ruhundaki dinamiklerden güç, 'Altın Çağ' insanından feyz alan, vesâyet bilmeyen, öz kaynaklarından beslenen, mefkûresine ibadet hassasiyeti içinde bağlı, ilimde, sanatta, fikirde, siyâsette, yani hayatın her sahasında liyakatiyle kendine yer bulan, cismaniyet ve nefsâniliğe rağmen ruhanilerin kendilerine gıpta ile baktığı, esnafıyla-memuruyla, siviliyle-askeriyle, beyiyle-çobanıyla bütün milletimizin yeniden kendine geleceğine, asırlık uykudan uyanıp, 'Ben de buradayım' diyeceğine... Evet bütün bunlara inanıyordum. Birtakım bedbin ve karamsar insanlar bunlara inanmadı. Hayal dedi, düş dedi ve göremediler her şeyin bir inayet eliyle hazırlandığını fark edemediler; her şeyin kelepleşip tarih şuuru tığının ucunda ve yepyeni bir kanaviçe ile irtibatlandığını; hep takılıp kaldılar sebepler dünyasındaki şeylere. Oysaki bir Kudreti Sonsuz'un kâinatta hâkim olan teennisine bakmalıydılar. Evet! O'nun 'Ol!' emriyle cihanı bir kere de var edebilecekken, kâinatı altı zamanda yarattığına, yavruyu anne karnında onca çile ve ızdırapla aylarca tuttuğuna, mercana denizin derinliklerinde nice kanlar kusturduktan sonra gün yüzüne çıkma izni verdiğine bakmalı değiller miydi? Elinizde tuttuğunuz bu kitap, bazen 'örnekleri kendinden' sözcükleriyle seslendirdiğimiz, bazen 'İnanıyoruz' ifadeleriyle anlattığımız, rüyaların, hülyaların tahakkuk etmesi için yıllar boyu gelişini intizar ettiğimiz, anadan-serden geçen o gül yüzlü yiğitlerin, adsız kahramanların ve adanmış ruhların dâsitânî hayatlarından sadece birkaç damla."

Tanrı Dağları'nın eteklerinde hizmet veren adanmış anlatıyor: "Adım Ali, Batmanlıyım. Buralara 1994'te Necâti ile birlikte geldik. Necâti o yıl herkesin can attığı İTÜ Bilgisayar Mühendisliği'ni kazanmasına rağmen hizmet için Asya topraklarına koşanlardandı. (...) Necâti, üniversite öğrencileriyle bir apartmanın yedinci katında kalıyordu. (...) Geldiğimizde odanın içerisi sanki hortumla kan sıkılmış gibiydi... Biraz önce başlarında siyah berelerle, evi basan vahşî suratlı eşkıyalar salonu savaş alanına çevirmişler. (...) Bir süre sonra Necâti'yi ameliyata aldılar. (...) Doktorlar ameliyata, ben de duaya durdum. Önünde durduğum bu kapıdan Necâti sağ çıkmazsa, anne-babasına ne derim diye ağladım... Biraz sonra, cennetten çıkarılıp gül yüzlü melekler eşliğinde dünyaya getirilen bir insan gibi beyaz elbiseli görevliler Necâti'yi sedye üzerinde odasına taşıdılar. Narkozun tesiriyle durmadan sayıklıyor ve: 'Sen ağlama ya Rasûlullah! Ben ağlayacağım. Ne olur Sen ağlama, Sana söz verdim ben ağlayacağım.' diyordu. Necâti kendine gelip biraz sakinleşince, 'Biliyor musun ameliyatta yanımda kim vardı? Ameliyat boyunca Peygamberimiz (sas) ve Fethullah Gülen Hocaefendi hep yanımdaydı. Efendimiz (sas) hep ağladı, Hocaefendi ameliyata yardım etti. Malcom X de geldi... Şu anda Peygamberimiz (sas) yine karşımda duruyor ve ağlıyor.' dedi. Sonra bana dönerek, 'Ne olur söyle, ağlamasın... Benim gözyaşlarımı sil de görmesin.' dedi. O sırada bir hemşire içeri girdi, iğne yapacaktı. Necâti, 'Üzerimi ört Efendimiz (sas) görmesin, ayıp olur.' dedi. Ağır bir gül kokusu gibi odada Rasûlullah'ın (sas) varlığını artık hepimiz hissediyorduk."

İşte "Kınalı Küheylanlar" kitabında bir baharı andıracak kadar güzel bir gül demeti hatıra.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.