Nasıl Bir Diyalog?

Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, diyalog üzerine bir kitap yazarak, insanın diyaloğa ihtiyacını, diyaloğun nasıl yapılması gerektiğini, birlikte yaşama sanatını, adâb-ı muaşereti, insan ilişkilerindeki anahtar doğallığı, beden dilini, biz ve ötekiler konularını ele almış. "NASIL BİR DİYALOG? Küreselleşen Dünyada Birlikte Yaşama Sanatı" ismini verdiği eserde, konuları yedi bölümde ele almış.

İnatlaşmanın yanlış olduğunu ve insanı nerelere kadar götürebileceğini bir anekdot ile şöyle anlatıyor:

Avcının biri, "Her attığımı vururum." dermiş. Bir gün arkadaşlarıyla iddiaya girmişler. Ertesi sabah bir sazlığa gitmişler. Ördekler uçmaya başlayınca avcı nişan alıp tüfeğini ateşlemiş. Fakat hiçbirini vuramamış. Avcı, ellerini açmış, "Yâ Rabb'i kudretin ne büyük; ölü ördekleri bile uçuruyorsun." demiş.

İyiliklerin yıllar sonra bile unutulmayacağını kendi başından geçen gerçek olaylar ile şöyle anlatıyor:

"Ortaokulda öğrenciyken, ateşli bir hastalığa yakalanmıştım. Doktora gitme ve ilaç alma yollarını bilmiyordum. Bir eczaneye gittik; parasını sonra vermek üzere hastalığımıza bir ilaç verip veremeyeceğini sorduğumuzda eczacı, hiç adımızı bile kaydetmeden gayet mütebessim bir çehreyle bize ilaçları verdi ve 'Geçmiş olsun!' diyerek bizi uğurladı. Meğer bu eczacı herkese böyle güzel davranıyormuş. Daha sonra isminin Said Mutlu olduğunu öğrendiğim bu değerli insanın çok güzel çalışmalarının olduğunu, Türkiye'de pek çok insan tarafından tanındığını, hatta kitaplarının mevcut olduğunu ve Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ın kitaplarını Fransızcadan çevirdiğini öğrendim. Eczanesinin ismi de Mutlu Eczanesi idi. Hâlâ onun bu iyiliğini unutmam mümkün değildir. Bu da en kısa diyalog yollarından birine örnektir."

"Hacettepe Üniversitesi'nden öğretim üyesi arkadaşım Prof. İbrahim Güllü, Avrupa'ya bir kongreye gittiğinde, toplantı arasında öğretim üyeleri kendi aralarında tanışırlarken, 'Ben Türk'üm.' diye kendisini tanıtınca orada bulunanlardan birisi, 'Bakın bu çok önemli... Başımdan geçen bir hâdiseyi anlatmak istiyorum.' der. Antalya'ya turist olarak gittiğini ve cebinde bozuk parası olmadığı için simidin parasının bir kısmını kendisinden almayan ve 'Sonra verirsin... Vermesen de önemli değil!' diyen bir simitçiyi anlatır. 'Burası (yani Türkiye) işte böyle bir ülke... Dünyanın neresinde para vermeden bir simit alabilirsiniz?' diyerek Türkiye'yi över. Bir simidin bile bir ülkenin çok farklı ortamlarda anlatılmasına vesile olduğunu da bu misalden görüyoruz."

"Bir Afrika ülkesinde Türk müteşebbisler tarafından bir okul açılır. Okula yeni gelen Türk öğretmen, zenci çocuklardan birini mümessil yapar ve başını okşar. İkinci derste öğretmen bu öğrenciyi göremeyince telaşlanır. Bütün okulu ararlar, öğrenciyi bulamayınca evlerine kadar giderler. Evde öğrenci ile annesinin ağladıklarını görürler ve şaşırırlar. Niye ağladıklarını sorunca da çocuğun annesi, oğlunun koşarak eve geldiğini, bir beyazın başını okşadığını, bunun onun için ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu anlatınca kendisinin ağladığını, oğlunun da ağlamaya başladığını anlatır. Neticede bir baş okşamanın bile ne kadar önemli olduğu ortadadır."

Azarlama ve kucaklama konusunda da Prof. Dr. Şerif Ali Bey, şu örnekleri verir: "Ankara'da tıp doktoru öğretim üyesi arkadaşım kendisi gibi öğretim üyesi olan bir arkadaşını bayram namazına davet eder. Arkadaşı ona 'Ben oruç tutmuyorum, namaz da kılmıyorum, diğer dinî vecibelerimi de yerine getirmiyorum, şimdi sadece bayram namazına gidersem hoca benim gibileri azarlar, bunun için ben gelmeyeyim.' der. Arkadaşımız çok ısrar edince onu kıramayıp birlikte camiye giderler. Hoca o esnada vaaz etmektedir. Bunlar girip oturduktan sonra hoca 'Aramızda bazıları, hem namaz kılmazlar, hem oruç tutmazlar, utanmadan da bayram namazına gelirler.' deyince, arkadaşımın bu dostu 'Kalk gidelim, gördün mü benim dediğim oldu.' der. Aynı senelerde de Bornova'da Fethullah Gülen Hocaefendi'nin vaaz ettiği camiye bayram namazı kılmaya gitmiştim. Vaazın bir yerinde Fethullah Gülen Hocaefendi aynen şöyle demişti: 'Ya Rabb'i, seneler var ki, Seni unuttuk! Namazlarımızı kılamıyoruz. İbadetlerimizi yapamıyoruz. Orucumuzu tutamadık, ama hiç olmazsa bir bayram namazına geldik. Sen bizi affet...' İşte, mücrim-masum herkesi kucaklayan engin şefkatin doruğu..."

İşte bunlar gibi pek çok misallerle süslü olan bu kitaptan bazı örnekler...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.