Asrın Dertlisi
Böyle bir insanı anlatmaya nereden başlamak lazım? Bilemiyorum.
Birçok önemli hasletleri ve güzel sıfatlarının yanında bence en çok "dertli" kelimesi uyuyor kendisine.
Adeta bütün İslam aleminin, hayır hayır insanlığın bütün dertlerini sırtında taşıyor.
Müthiş bir ıstırap ve endişe!. Ne olacak bu insanlığın hali? Bizim dil ucuyla sorduğumuz bu soruyu o ta ruhunun en ücra köşelerinde, en ufak zerrelerinde bütün acısıyla hissediyor.
O derin imanı, hakk'al-yakin derecesindeki müşahedeleri, umman gibi tevekkülü ve müthiş bir vazife aşkı olmasa, ıstıraplar içinde kendi kendini yiyip bitirecek.
İnsanlığın geleceği için duyulan müthiş endişe ve kaygı, alemin dertleriyle hemdert olma, iman, tevekkül ve vazife aşkıyla birleşince müthiş bir manevi enerji patlaması vukuu buluyor. Bir volkan. Hayır yaşayan sınırsız manevi güç kaynağı gibi o. O kaynaktan kalp ve gönüllerini dolduranlar durdurak bilmiyor koşuyor insanlığın hizmetine. Asya steplerine, Afrika çöllerine, Avrupa içlerine ve Amerika uçlarına hak rızası, insanlık hizmeti için.
Onu sevenler ve ona aşkla bağlı olanlara ima ve işareti yetiyor. Söze gerek yok. Sözün bittiği yerde duygu, his iletişimi başlıyor. Onun sevinci ırmak olup çağlıyor sevenleri arasında, sevgisi yayıldıkça ummanlaşıyor. Hüznü büyük ıstıraplara sebep oluyor. Bütün bunların meyvesi fiil ve aksiyon, hak rızası ve insanlık sevgisi için. Buradan ikiyüz yıllık ıstırabımızı durduracak ve insanlığı kurtaracak bir sosyal hareket doğuyor.
Ama hareketin lideri olarak hiçbir başarıyı hiçbir muvaffakıyeti üstlenmiyor. Hepsi lütf-u ilahi. Bu kadar çok lütuflara layık mıyız acaba? Ne yaptık, ne yapabildik ki diye iki büklüm inliyor.
Tam bir mahviyet ve tevazu içinde. Onu görmesem tevazu kelimesinin ne anlama geldiğini bilebilir miydim acaba? Derin bir kulluk içinde. Kulluktan daha büyük bir paye görmüyor. Tam sıfır noktasında. Onun için merkezde ve kendisi de merkez oluyor tabiatıyla. Dünyevi hiçbir şeye, mal-mülke, makam-mansıba, payeye, şöhrete talip değil ve yanına bile yaklaştırmıyor. O sebeple tam özgür. Bu haliyle özgürlük ne büyük bir şey. Aman Allah'ım ne kadar da güzel.
Her halinden burada misafir olduğu belli. Bizler sanki burada mukimiz o ise misafir. Hemen yarın ötelere gidici gibi duruyor. Ama çok mu çok hazır. Hatta daha çok ötelerde mukim, ve ara sıra buralara da uğruyormuş intibaı veriyor. Dost ilinden "gel" olsa bir saniye dahi bekleyemeyecek. Uçup giderecek dost iline.
Bedeninin türlü türlü hastalıklarının verdiği ıstırapla, insanlığın hali pür-melalinin verdiği acı yüzüne aksediyor. Bazen kaynağını bilemediğimiz olayların sebep olduğu kış tufan, bazen bir ötelerden bir bahar esintisi, bazen bir sonbahar hüznü yansıyor çehresine. Etrafındakiler bütün bu hallerin sebeplerini deşifre etmeye çalışıyorlar. Her bir halden bir hal, bir fikir kazanıyor ve bir fiile koşuyorlar.
En çok da sükutu sevdim. İkinci kat ne kadar sakin ve huzur dolu. Bazen çok kalabalık oluyor o mekan ve fakat sükunetinden hiçbir şey kaybetmiyor. İnsanlar hep küçük harflerle konuşuyorlar. Orada insanın içine huzur doluyor ve insanın ruhu sükuneti adeta emiyor. Sükunet o kadar derin ki insan orada sanki ruhanilerin ayak sesini duyacakmış gibi oluyor. Hizmetindekiler sanki yere basmadan yürüyorlar.
İşte bu asrın dertlisi. Ahlakî ve manevi varoluşumuza, yeniden dirilişimize küresel çapta kaynaklık eden insan, tam bir insan-ı kamil!..
- tarihinde hazırlandı.