Gülen Konferansı ve Eleştirel Yaklaşım

ABD'de başlayıp Avrupa ve Orta Asya'ya taşınan ve yakın gelecekte dünyanın sair coğrafyalarına taşınacağına inandığım Gülen konferanslarının bir diğeri, geçtiğimiz hafta Berlin Potsdam Üniversitesi'nde yapıldı. 2 gün boyunca dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş saygın akademisyenler "Gelenek ve modernite arasında Müslümanlar: Kültürler arasında bir köprü olarak Gülen Hareketi" üst başlığı altına girebilecek birçok alanda hareketle alakalı dü şüncelerini dile getirdiler.

Açılış konuşmalarında Gülen Hareketi ile şüpheli yaklaşımların, aleyhte pozisyon alanların hatta bu pozisyonu düşmanlık seviyesine çıkartan kişi ve grupların varlığı ve bunların bazılarının birtakım davranışlarına cevap teşkil eden tarzda mealen şöyle denildi: "Buyrun; herkes eteğindeki taşı döksün. Taşların döküleceği en iyi mekân hiç şüphesiz dünyada hür düşüncenin merkezi üniversitelerdir."

Konferansa ev sahipliği yapan kurum yetkililerince dile getirilen bu yaklaşımın şahsen ben çok önemli olduğuna inanıyorum. Öteden bu yana Gülen konferansları ile alakalı değerlendirme yazılarımda hep bu hususa vurgu yaptım. Bu konferanslar Gülen Hareketi'nin kendini ameliyat masasına yatırıp; müspet ve menfi tepki ve eleştirilere bizzat hareketin kendi elleriyle hazırladığı zemindir dedim. Buraları, söyleyeceği sözü olanların, seviye ve üslubunu koruyarak, bilimsel terminolojiyi kullanarak, yalan ve iftiralara girmeden tespitlerini temellendirmek şartıyla konuşabileceği yerler olarak gördüm. Yeryüzündeki emsali başka camialarda görmediğimiz bir tarz bu. Meydan okuma değil; aksine eksik, yanlış ve hatalarının olabileceğini baştan kabulle beraber, meselenin uzmanları ile yapılan bir çeşit müzakere. Bir başka ifadeyle İslam'da muhasebe ve murakabe diye adlandırılan özeleştiriye malzeme temin etme çabası. Sonra; sonrası malum. Merkeze din, dil, cins, renk, ırk, ideoloji, dünya görüşü vb. insanları birbirinden ayıran tüm faktörleri geri plana iterek insan ve insanlığa hizmeti koyan hareketin, aktivitelerini bu düşünceler eşliğinde yeniden gözden geçirip en iyiyi, en güzeli, en doğruyu insanlığa sunmak.

KONFERANSTA MUHALİF SESLER VAR MIYDI?

Pekala, yapılan eleştirilerden istifade bir yana; gerçekten eleştiri yapıldı mı; yoksa bazılarının iddia ettiği gibi yanlı, taraflı, propaganda kokan tebliğler mi hakimdi konferansa? Açılış konuşmalarında başladı tenkitler. Mesela; konferansın alt başlığı olan "Kültürler arasında bir köprü olarak Gülen Hareketi" cümlesinin sonuna mutlaka soru işareti konulması gerektiğinden bahsetti bir ilim adamı. "İnternette bir araştırma yaptığınızda muhalif düşünce ve yorumlarını da görüyorsunuz Gülen Hareketi hakkında. Eleştirme eğer üniversitede olmayacaksa nerede olacak?" diyerek kapıyı açtı, "verimli tartışmalar diliyorum" diyerek kapattı.

Bir tebliğde, çokları ve özellikle Batılılar tarafından İslam'ın yumuşak karnı olarak görülen kadın ve kadının toplumsal alanda görünürlüğü nazara verilerek; hareket kurumları içinde bu sorunun yaşandığı dile getirildi. Gizli ajandanın varlığı, şeriat hukuku uygulama isteği, dinden dönmenin siyasi suç kapsamı içinde mütalaa edilerek günümüz şartlarındaki muhtemel cezası hakkında net bir içtihadın ortaya konulmaması bizzat tebliğ konuları arasındaydı. Hareketin okullarında iman-ilim dengesinin gözetilmediği ve buna örnek olarak Darwin öğretilerinin biyoloji derslerinde okutulmadığı söylendi bir başka tebliğde. Bunun, iman-ilim çatışmazlığı ile demokratik değerleri savunan hareketin öğretilerinde çelişki anlamına geleceği açıkça ifade edildi. Özel alan dışına çıkan her bir hareketin siyasi olduğu varsayımına dayanarak 'Gülen Hareketi siyasidir' diyenler oldu. Sadece tebliğ sunan ilim adamları değil, sorular soran bazı dinleyiciler de benzer düşünceleri dile getirdiler soru ve yorum formatında. Mesela, Fethullah Gülen'in devlet anlayışının Kur'an temeli üzerine oturduğunu, böylesi bir devlet anlayışına sahip olan kişinin temsil ettiği İslam anlayışının Avrupa'ya uygun olmadığını ifade etti bir dinleyici.

Özgür bir ortamda dile getirilen bu yaklaşımların her biri çeşitli müzakerelere konu oldu. Cevap bulan sorular oldu, bulmayanlar da vardı. Söylenen cevaplardan tatmin olanlar vardı, olmayanlar da. Yapılan müzakereleri yeterli bulup fikir ve kanaat değiştirenler olduğu gibi, kanaatlerinde sabit kadem kalanlar da vardı. Hasılı; akademik ortama yakışır müzakereler, sonra devam etmek kaydıyla ucu açık bırakıldı. 2 gün boyunca devam eden ve adeta herkes için bir fikir sofrasını andıran bu müzakerelere insafla ve önyargısızca bakan bazı bilim adamları bazı eleştirilerin seviyesine bakarak şunu deme ihtiyacı hissettiler: "Öyle eleştiriler getirdiniz ki; hareket içinde yer alan bazı kişiler buna tahammül edemez." Bir diğer ilim adamı çıktı, "Eleştirenleri de eleştiren kişiler olmalı bence." dedi. Ve benim şahsi kanaatime göre, bu istikamette söylenen düşüncelerin en güzeli şuydu: "Sayın Gülen yanılmazlık iddiasında değil ama biz onu hangi zaviyeden eleştiriyoruz, ona bakmamız lazım. Hukuk mu, insan hakları mı? Bu ikisini karıştırmamamız lazım." Olan ile olması gerekeni ne güzel ifade ediyor bu sözler. Ülkemizde yapılan eleştirileri bu zaviyeden değerlendirip zihin dünyanızda bir sonuca ulaşabilirsiniz!

"HANGİ ZAVİYEDEN ELEŞTİRİYORUZ?

Hasılı; çeşitli yönleri ile ülkemizde gazete ve TV haberlerine konu olan bu konferansı sadece eleştirel düşünce zaviyesinden ele aldık. Yakın bir zamanda konferans metin ve müzakereleri bir kitap olarak yayınlanacak. O zaman manzaranın bütününe vakıf olacağız. Şimdilik yaptığımız şey; sadece bir kesit sunmak. İsterseniz bu kesiti yine aynı istikamette yapılan müzakereler esnasında sarf edilen bir tespitle bitirelim: "Gülen Hareketi hakkında burada dile getirilen şüphelerin hepsi Türkiye'de ithal düşüncelerdir. Çok kültürlülüğe açık Müslüman olduğunu savunan, savunduğu bu düşünceleri İslam dininin asli kaynakları ile temellendiren bir hareket, Avrupa için de dünya için de tehlike değildir."

Duygu, düşünce, inanç, ideolojik olarak kendinden farklı olana "öteki" demeyen, onlarla insan ortak paydası, evrensel doğrular ekseni üzerinde buluşabileceğini, aynı gökkubbe altında birlikte yaşayabileceğini ifade ettiği halde buna inanmayan kişiler, keşke eleştirel düşüncelerinden bazı kesitler sunduğumuz mezkur yabancı ilim adamları kadar insaflı olabilseler.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.