Toplumsal Hafıza ve AKP

Toplumsal hafızamızın çok kuvvetli olmadığı, Türk milleti adına yapılan eleştirilerin başında gelir. Diğer toplumlar aynı mevzuda ne denli eleştirilere tabi tutulabilir bilmiyorum; fakat benim de mensup olduğum toplum adına öne sürülen söz konusu eleştiride haklılık oranının yüksek olduğu muhakkak. Bu çerçevede bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Bundan yaklaşık 7–8 yıl önce fikri bağlamda öncüsü olduğu hizmetlerle Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran Fethullah Gülen –şu anda içinde bulunduğu pozisyon bir hakim edasıyla ifadeye çalıştığımız tespite engel teşkil etmiyor bana göre. Tarih boyunca toplumsal çapta büyük projelere imza atan niceleri çağdaşı insanlar ve sistemler tarafından anlaşılamamıştır. Sadece yakın çağ geçmişimizi bu perspektiften ele alsanız çeşitli alanlarda onlarca, yüzlerce isim sıralayabilirsiniz– diyalog münasebetleri çerçevesinde gittiği bir toplantıda demokrasi için; "Demokrasi geriye dönülmez bir süreçtir." demişti. Demişti; ama Fethullah Gülen'i bu sözü söylediğine pişman edecek bir tavır içine girmişlerdi birileri.

Kimler mi?

'Duygu, düşünce ve inanç açısından onun karşısında yer alan cephe' diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Aksine sadece dinimiz ve ülkemiz adına yapılacak hizmet metotlarında farklı düşünen; ama bunun ötesinde, sayılamayacak kadar çok ortak paydaları olan dost kitle idi o tavrı sergileyenler. Sadece demokrasi özelinde insanlığın yönetim biçimi açısından bugünkü geldiği yeri ve geleceğe ait bir öngörüyü belirten bu cümleden dolayı, ona kafir diyenlerden tutun, baştan sona ayet ve hadislerle güya! destekledikleri demokrasi karşıtı görüşlerinin yer aldığı mecmuaları dükkan dükkan gezerek dağıtan, cami önlerinde simit satar gibi hem de "bedava!" naraları atarak satan gruplardı bunlar.

Ne o günlerde, ne de daha sonraları hiç kimse Fethullah Gülen'in bu çevrelere karşılık verdiğini görmedi. Yalan ve yanlışlarla dolu, sonraki nesillerin yanlış anlayacağı türden sataşma, iftira ve benzeri türdeki yayınlarda tekzip davası açması genel tavrı iken, bu meselede hiçbir şey yapmadı. Bir gün gelip o çevrelerin dahi kendisini anlayacağı, yanlış düşündüklerini itiraf edecekleri ve belki de özür dileyecekleri zamanı beklemeye koyuldu. Zaten gerçek İslam adına sulhun, barışın, emniyetin temsilciliğini ve öncülüğünü yapan, her fırsatta ve her zeminde herkese bunu tavsiye eden birisine başka türlüsü de yakışmazdı.

Burada en önemli nokta ise, demokrasi özelinde söylenen bu tespit ile tarihin bir kere daha onu haklı çıkarmasıdır.

Nasıl mı?

Yeni bir seçimden çıktık. Seçimde AKP veya şöyle diyelim, sayılamayacak kadar çok ortak paydaya sahip dost kitle ezici bir üstünlükle tek başına iktidara geldi. –Bu nitelememle birilerini iğneliyor değilim. Yani 'dün Fethullah Gülen'in demokrasi hakkındaki kısacık demecine muhalif olanlar arasında, bugün demokrasinin nimetlerinden istifade ile tek başına iktidar olanlar da vardı' demek istemiyorum. İğnelememe gerek yok. Varsa da, yoksa da onlar kendilerini biliyor. Toplumsal hafızamız zayıf da olsa, arşivler ortada duruyor.– Fakat şu gerçek kabullenilmelidir, AKP'yi tek başına iktidara taşıyan süreçte ve seçim sonrası başta anamuhalefet partisi ve basın olmak üzere hemen herkesin seçim sonuçlarını kabullenme içerikli verdiği mesajlarda esen demokrasi havasında Fethullah Gülen'in öncüsü olduğu diyalog çalışmalarının rolü olduğudur.

Şimdi, "Demokrasi geriye dönülmez bir süreçtir." dediğinde tekfir edenlerden tutun, yıkıcı veya yapıcı eleştiri yapan herkesin ona özür borcu olduğunu düşünüyorum. Radikal görüşlerin sahibi olup, din ve demokrasiyi birbirinin karşıtı görenler bir tarafa, hiç olmazsa, bugün demokrasi havarisi kesilenler özür dilemeli ondan. 'Seni anlayamamışız' demeliler. Gerek teorik düzlemde din ve demokrasi, gerekse pratik düzlemde Türkiye gerçekleri açısından bazı şeyleri sonradan fark ettik demeliler. Onun bugün seçim sonrası esen havadaki katkısını kadirşinas bir edayla anmalılar.

Yanlış anlaşılmasın, AKP'ye oy verme anlamında katkı değil Hocaefendi'nin yaptığı. Bunu zaten kendisi seçim öncesi yaptığı beyanatta açıkça ifade etti. 60 küsur yıllık hayatında siyaset ve siyasilere karşı mesafesini hep koruyan Fethullah Gülen, "Her partiye aynı yakınlıktayım. Yakınlarım dahil hiç kimseye şu partiye oy verin yönlendirmesinde bulunmadım." dedi. Onun yaptığı katkı, gerek AKP'nin değiştim söylemlerine, gerekse taban kitlede bu mesajların anlaşılması ve kabullenilmesine zemin oluşturmasıdır.

Son seçimlerle siyasi tarihimizin çöplüğüne gönderilen bazı siyasilerin önceki seçimlerde yapagelmiş oldukları propaganda, seçtikleri sloganlardan hareketle, bu sonuçların söz konusu parti/partiler lehine o zaman alındığını tahayyül ederseniz, ne demek istediğim daha rahat anlaşılacaktır sanırım.

Bütün bu düşünceleri bir kadirşinaslık göstergesi olarak kaleme aldım. Birileri –hak edip/etmedikleri tartışılır– başkalarının hazırladığı zemin üzerinde bir yerlere gelecek; ama bu sonucun alınmasında küçümsenmeyecek katkısı bulunanlar da diyar–ı gurbette adeta sürgün hayatı yaşayacaklar.

Tarih Mustafa Sabri Efendi, Mehmet Akif ve benzeri örneklere bir yeni halkanın eklendiğine şu an itibarıyla şahit oluyor. İnanıyorum ki gelecek nesiller bu zulmü ona reva görenleri affetmeyecek, o affetse bile. Ama başta dedik, herhalde bu durum başta söylediğimiz gibi büyüklerin kaderi olsa gerek.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.