Dünyaya Açılan Türk Okullarında Başarının Sırrı...
"Mezun olan genç öğretmenlerimizden bir grup yarın Türk devletlerinde görev almak üzere yola çıkacaklar. Sizin de bir konuşma yapmanızı istiyorlar, gelir misiniz?" dediler. Daveti kabul edip hem de bir cami köşesindeki konuşma yerine vaktinde ulaştım. Bu genç öğretmenlere dedim ki: Gideceğiniz Türk devletlerinde hizmet edeceğiniz çocukların dedeleri, İslam'a unutulmaz hizmetler vermişler, hadisleri onlar toplamış, tasavvufu onlar geliştirmiş, Osmanlı'ya hizmet veren alperenleri onlar yetiştirmişlerdir. Geçmişte bize bu hizmeti vermiş olanların torunlarına hizmete gidiyorsunuz." Konuşmamın sonunda yarın yola çıkıyorsunuz inşallah, dönüş ne zaman? diye sordum. Hepsi de başlarını öne eğdiler, cevap vermediler. İçlerinden biri iki dizi üzerine kalkarak beni şaşırtan şu açıklamayı yaptı. "Hocam, arkadaşlarımız geri dönme niyetiyle gitmiyorlar, onun için cevap vermiyorlar!"
Bu açıklama düşünce dünyamda şimşekler çakmasına sebep oldu. Hizmet aşk ve şevki ile dolu bu gençlerin verdiği ümitle döndüğüm evimde, bir ara televizyona baktım. Burada da bir gençlik kitlesi, bir türkücünün arabesk ezgilerini sallana sallana dinliyor, bazılarının bir elinde jilet, bir elinde de sigara, sinelerini jiletle çiziyor, kan revan içinde bırakıyorlardı kendilerini.
Bu manzara karşısında da yıkılıp kaldım. İki nesil!.. Biri, geri dönmeyi düşünmeyecek kadar idealist hizmet nesli, öteki de türkücünün ezgileri karşısında göğsünü jiletle parçalayacak kadar boşlukta jiletçi nesil.. İzahından aciz kaldığım bu iki görüntüyü, fikrine itimat ettiğim bir dostuma açtığımda beni rahatlatan çarpıcı bir yorum yaptı. Doğrusu, onu dinlemeseydim yıkılmışlığımı gideremeyecektim. O yorumu dinledikten sonra iki olayın sırrını çözmekte zorlanmadım. Dostum iki görüntüyü nasıl yorumladı bakın:
-Hocam dedi, şaşırmana hiç gerek yoktur gördüğün iki gençlik karşısında. Dönmeyi düşünmeyecek kadar hizmet aşk ve şevki içinde bulduğun idealist öğretmen gençler var ya, onlarla bir elinde sigara bir elinde de jiletle sinelerini parçalayan jiletçi gençler arasında hiçbir kabiliyet ve kapasite farkı yok. Her ikisi de aynı milletin çocuklarıdırlar. Onların öylesine fedakar ve feragat sahibi oluşları, öylesine inanmış eğitim mimarlarının tezgahından geçme şansına sahip olmalarındandır. Bunların böylesine jiletçi gençlik durumuna düşüşleri de, öyle eğitim mimarlarının tezgahına ulaşamamış olmalarındandır. Şayet bunlar da o eğitim mimarlarının tezgahından geçmiş olsalardı onlar gibi olacaklardı. Onlar da bunların maruz kaldığı eğitime mahkum olsalardı böyle olacaklardı. Olayın sırrı, yetiştirenlerin zihniyetindedir! Hiç şaşırma!..
Bu çarpıcı yorum, aydınların 'Dünyaya Açılan Türk Okulları' kitabıyla övdükleri okullardaki başarının sırrını açıklıyor gibi geldi bana. Siz ne dersiniz bilemem.
- tarihinde hazırlandı.