Müslüman, Gül Yaprağı Yüklenmiş Kimse Gibi mi olmalı?

Bazı konularda anlaşamadıkları bir yakını, okuyucuma sitemli bir soru sormuş, demiş ki: "Hoşgörü Müslümanlığı" diye bir isim taktınız, iyi ile kötüyü bir tutup hepsiyle de sohbet yaptınız.

Halbuki sizler iyinin yanında, kötünün de karşısında olmalı, herkesle diyaloğa girmemeliydiniz. Bu bana ters geliyor, yabancılarla diyaloğu yanlış buluyor, uzak kalıyorum...

Bu kardeşimizin sorusu bana Hazreti Mevlana'nın misalini hatırlattı. İzin verirseniz bu misali burada bir daha hatırlayalım. Belki konuya ışık tutacak, soruya da cevap vermiş olacak. Konya'da halka vaaz eden Hazreti Mevlana, bir ara aynı şeyleri söyler cemaate. Der ki:

–Sizler hep iyilerin yanında, kötülerin de uzağında olun, sakın kötülerin yanında ve desteğinde olmayın.

Ne var ki halka böyle konuşan Mevlana'nın, söylediklerinin aksini yaptığı da görülür.

Civarda kötü bilinenlerin yanında onlarla yüz yüze, göz göze sohbet ettiği de anlaşılır.

Bir gün yine kötü bilinen bir adamın dükkanında sohbette iken dışarıdan kendini gören biri, beklemeye başlar. Çıkınca da hemen yaklaşıp kızgınca sorusunu sorar:

–Sen değil miydin, der kürsüde "İyilerin yanında, kötülerinde uzağında olun." diyen?

–Evet bendim!

–Öyle ise nedir bu halin? Kötü adamın yanındasın. Göz göze, yüz yüze gelmiş sohbettesin? Kötülerle bu ne muhabbet?

Hazreti Mevlana şaşırtan cevabını verir:

–Ben der yetmiş iki buçuk milletle beraberim!

Adam büsbütün çileden çıkarak der ki:

–Zaten sizin gibileri bizim ahlakımızı bozuyor. Kürsüde öyle konuşuyorsunuz, sokakta da böyle davranıyorsunuz!

Mevlana tebessüm ederek:

–Ben bu sözünle de beraberim, der. Doğru olan, kürsüde ne söylüyorsak sokakta da öyle davranmaktır. Şunu ilave eder:

–Benim der sözümle özüm birdir, tezat yoktur. Aksini yapıyor değilim!

Adam bir öfkeye daha kapılır? Bunu gören Mevlana, şöyle açıklar durumunu:

–Ben der sırtında gül yaprağı yüklenmiş biri gibiyim. Vardığım yerlerde gül kokusu yayan biri olarak bulunurum. Sırtında gülü bulunmayanlar kötü kokulu yerlere varmasınlar. Şu benzetmeyi de ekler sözlerine:

–Biz vardığımız karanlık yerlerde şimşekler gibi çakar, oraya aydınlık getiririz. Vardığı yeri aydınlatacak nuru bulunmayanlar karanlığa girmesinler. Bunları dinleyen itirazcı adam düşünmeye başlar. Başı ayaklarının ucuna bakarken, şöyle mırıldandığı duyulur:

–Demek ki bilgi ve kültür yükü taşımayanlar, girmesinler kötülerin yanına. Yönelmesinler karanlıkta kalanların dehlizlerine; çünkü güzel kokuları yoktur ki kötü kokuyu bastırsınlar. Nurları yoktur ki karanlığı aydınlatsınlar... Bu farkı bilmemiz gerekirdi.

Bence mesele burada düğümlenmektedir. Vardığı yeri aydınlatacak kültürü bulunmayanlar, davasını dile getirip de güzelce savunamayanlar varmasınlar beğenmediklerinin yanına. Sırtında gül yükü bulunmayanlar elbette çekilsinler kötü kokulu yerlerden.

Ama elinde ilacı bulunanlar da uzak kalmasınlar hastalardan. Mum yakabilecekler seyirci kalmasınlar karanlığa da yaksınlar mumlarını, kurtarsınlar karanlıkta kalanları. Ayrıca ilacı olmayan, mumu bulunmayanlar da kızmasınlar bu köprü insanlara. Bilmem, hoşgörü Müslümanlığımızı hoş görmeyen, bu bakışımızı hoş görecek, bu cevabımızı makul bulacak mı? Bulmazsa ona da hoşgörü ile bakar hoşgörü Müslüman'ı.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.