Güm!
"... Onu kimin dinlettiği, neden dinlettiği henüz belli değil ama yapılan imalı açıklamalar, belirsizlikler olayın hayli önemli devlet içi çatışmaların sonucu olabileceğini gösteriyor. Hele de Tümgeneral'in "Orduyu dinletenler var" diyerek dinleyenlerin polis olabileceğini ima etmesi ve dahası polis içinde bir örgütlenmeyi işaret etmesi, Başbakan'ın ordu ile hükümet arasındaki gerilimleri azaltma yolundaki çabalarını yoğunlaştırdığı bu dönemde, bu çabalara hayli sert darbe vurabilecek bir gelişmedir. (...) Bu son olayın Şemdinli'nin devamı olarak bazı çevrelerde yorumlanması da bu kuşkuları güçlendirmektedir. Olayda hiçbir şey henüz daha net değildir ve netleşeceği de şüphelidir çünkü devlet içinde yaşanan bir gelişme söz konusudur burada. (...) Bu ülkede devlet içinde bir gerilim bir süreden beri yaşanmaktadır, daha açık söylemek gerekirse; ordu ile polis arasında güç kavgası yaşanmaktadır. Daha spesifik olarak polis içinde genelde Fethullahçı olarak nitelendirilen bir örgütlenmenin olduğu kulaklara fısıldanmaktadır. Bunun söylentisinden bile ordunun rahatsızlık duyduğu bilinmektedir. Tüm bu söylenti ve imaların sonunda devlet içi bir istihbarat savaşı ne yazık ki başlamış görülmektedir. (...) Başbakan bu konuda soğukkanlı olmalı ve olayda tarafmış görünümü katiyen vermemeye dikkat etmelidir. Yoksa olay tamamen kontrolden çıkabilir. Ama asıl görev devletin başı cumhurbaşkanına düşmektedir. O, bu konuda son derece aktif olmalı ve devlet içinde disiplini tekrar sağlayarak, devlet içi savaş görünümünü hemen ortadan silmeye çalışmalıdır."
Halbuki aynı gün bir başka genel yayın müdürü, Hürriyet'te, titiz bir haberci sezgisi ile tam tersi bir hüküm geliştiriyordu. Ertuğrul Özkök'ün yorumu şuydu: "Büyükanıt, kendisiyle aynı dünya görüşünü paylaştığı ısrarla söylenen bir komutanın 'ipini' niye çeksin? O zaman bu olayın, Taşkesen'in iddia ettiği 'ideolojik komplo' dışında bir nedeni olmalı. Benim yorumum şu: Taşkesen, bu olaya, gerçekleri hayli aşan ideolojik bir görünüm vermeye çalışıyor."
Konu hakkındaki en mâkul haberi dünkü Milliyet'te okuduk: Paşa'nın telefonlarını kimse dinlememişti; bilakis, vaktiyle gönül ilişkisi yaşadığı "sivil bir kadın", günün birinde lazım olur fikriyle ve kendi imkanlarıyla görüşmeleri kaydetmiş, lâzım olunca da kayıtları Genelkurmay'a göndermişti!
...
Sizin de kulağınıza "güm!" diye bir ses geliyor mu?
- tarihinde hazırlandı.