İrtica

1. Fethullah Hoca'nın yurtiçinde ve yurtdışında açtığı okulların sayısı ve uluslararası düzeyde gösterdikleri başarı akıllara durgunluk veriyor. Fethullah Hoca tek başına bir insan. Kendini bu yola vakfetmiş; etrafında toplanan insanlarla gece gündüz çalışarak dört kıta üzerinde okullar ağı kurmuş. Her dilden her renkten ve her dinden çocuklar bu okullarda okuyor. Buğun ulaştığı rakam 52 ülkede 257 okul ve yedi üniversite; toplam harcama yaklaşık bir milyar dolar. Önümüzdeki hedefi okul şayisini 500'e, üniversite sayısını 50'ye çıkarmak.

Bence bu dünyada tek örnek. Sivil, kendi başına ve uluslararası ağı bu kadar yaygın tek örnek. Türk devleti istediği kadar uğraşsaydı -hiç öyle bir düşüncesi olmadı ya- ne bu yaygınlıkta okul açabilirdi, ne de açsaydı yürütebilirdi. Bu okullarda İslami ilimler değil, modern bilimler okutuluyor. Türkiye'deki okulların ve eğitimin içinde bulunduğu yürekler acısı durum ortada. Kesintisiz eğitimle, eğitim adeta göçtü; ama ideolojik ve politik gözlükler bu gerçeği başka gösteriyor. Peki, Fethullah Hoca bir gerici mi? Onun hareketi bir irtica hareketi mi? Orta ve uzun vadede devletin hedefleriyle Fethullah Hoca'nın hedefleri arasında tam bir örtüşme olmadığını kim söyleyebilir? Fethullah Hoca hem uzun vadede devletin çıkarlarını pekiştiriyor, hem de modern araç ve yöntemler kullanıyor. Ama Fethullah Hoca, dinine bağlı bir insan. Bütün bunları da din gayretiyle yapıyor.

2. Şimdi Kombassan gibi "İslami sermaye" sıfatını alan iktisadi şirketlere gelelim. Finans kaynaklarının çoğu yurtdışında çalışan isçilerden ve yurt içinde faize bulaşmak istemeyen dindar insanlardan oluşmuş bu şirketler, atıl vaziyetteki büyük bir sermayeyi harekete geçiriyor. İktisadi hayata katıyorlar. Türkiye'de 75 milyar dolar altından ve sadece Alman bankalarında 120 milyar marktan bahsediliyor. Bir hesaba göre, yastık altındaki paranın toplamı 200 milyar dolar. Müthiş bir rakam. Bu paranın piyasaya girişini engelleyen en önemli faktörlerden biri din. Kombassan, Yimpaş vb. şirketler insanların dini meşruiyet krizlerini çözerek paralarını bir araya getiriyor ve piyasaya dahil ediyorlar. Kombassan'ın gazetelere sahife boyu verdiği ilanları okuyorum. Verimlilik, etkinlik, rasyonalite, daha çok üretim, yeni pazarlar ve refahın tabana yayılması gibi mesajlar veriyor. Niçin Japonya bizden ileri diye soruyor, bizleri adeta daha çok sermaye birikimi ve üretim için tahrik ediyor. Diyeceksiniz ki, bunlar takiyye yapıyor. Hayır. Modern ve rasyonel kurallara göre çalışmak zorunda olan her iktisadi isletme ve kuruluş, sonunda rasyonelleşir ve modernice olur. Anadolu sermayesi Anadolu'yu modernleştirici motordur. Bunlar, hiç merak etmeyin, İslamiyet'i Protestanlaştırıp toplumu modernleştiriyorlar.

3. Son olarak Refah Partisi'ne gelelim. Refah diye bir dava varsa, bu davanın iki hedefi var: Bir, Türkiye'nin sanayide, bilimde ve iktisatta kalkınması (maddi kalkınma); iki, kültürel ve manevi temelleri güçlü bir Türkiye (manevi kalkınma). Kısaca milli temelde güçlenmiş bir Türkiye'nin bölgede ve dünyada lider ülke olması istenmektedir. Bu her iki hedef de hem modern, hem millidir. Bu hedef gerçekleştiğinde insanların hangi düzeyde dini/İslami, hangi düzeyde din-dişi/seküler düşünmeye başlayacaklarını hiç bilemeyiz. Demek istediğim şu: Türkiye'de yapıları, yöntemleri ve araçları farklı olsa da, büyük İslami cemaatlerin ortak hedefi, güçlü ve modern bir ülke projesidir. Bu projeleri dolayısıyla hiçbirine "İrticai" sıfatı takılamaz. Hatta Bati ve Japon modernleşmesinin ruhunu iyi bilenler, Türkiye'yi de sadece bu dindar ve puriten insanların gerçek manada ve kısa zamanda modernleştirebileceğini yakinen bilir. Ancak yine de devlet içinde bazı odaklar, "irtica"yi dillerinden düşürmüyorlarsa, bunun hesabini ve sebeplerini başka şeylerde aramak gerekir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.